yurtdışından alınan maaşın vergisel boyutu

TÜRKİYE’DE İKAMET EDERKEN YURTDIŞINDAN ÜCRET ALINMASININ HUKUKİ BOYUTU

Bilgisayar teknolojilerinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte, veri aktarımının hızlanması ve kolaylaşması uzaktan çalışmayı daha erişilebilir hale getirmiştir. Özellikle Covid-19 pandemisi, uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Birçok şirket, pandemi sürecinde işlerini sürdürebilmek adına uzaktan çalışma modeline geçmiş ve bu modelin verimliliği fark edilmiştir. Sonuç olarak, pandeminin etkilerinin azalmasına rağmen, uzaktan çalışma uygulamaları kalıcı bir çözüm olarak iş dünyasında yerini almış ve çalışma karşılığı yurtdışından ücret alınması durumu yaygınlaşmıştır.

Bu dönüşüm, sadece yerel işverenler için değil, aynı zamanda uluslararası işverenlerle çalışma fırsatları için de kapılar açmıştır. Türkiye’de yaşayan ve çeşitli alanlarda uzmanlaşmış profesyoneller, yabancı işverenlere uzaktan hizmet vererek yurtdışından gelir elde etmeye başlamıştır. Bu durum, hem bireyler hem de ekonomiler için birçok avantaj sunmaktadır.

Yabancı firmaların Türkiye’deki personeline yurtdışından gönderdiği ücretlerin vergi mevzuatı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) karşısındaki durumu, son yıllarda giderek daha fazla önem kazanan bir konudur. Özellikle Covid-19 pandemisi ile birlikte uzaktan çalışma yaygınlaşmış ve birçok Türk vatandaşı, yabancı işverenler için uzaktan çalışarak gelir elde etmeye başlamıştır.

Ancak, yurtdışından elde edilen gelirler ve yurtdışından maaş almanın vergisel boyutu başta olmak üzere bazı hukuki sorunları ve karmaşayı da beraberinde getirmiştir.

Özellikle, bu yurtdışı gelirinin Türkiye’de nasıl vergilendirileceği ve sosyal sigorta kapsamında nasıl değerlendirileceği konuları belirsizlik yaratmaktadır. Türkiye’de yaşayan ve yurtdışına hizmet veren personellerin elde ettikleri gelirlerin doğru şekilde beyan edilmemesi durumunda yüksek vergi cezaları ile karşı karşıya kalmaları mümkündür. Ayrıca, sosyal sigorta primlerinin ödenmesi konusunda da karmaşa yaşanabilir, çünkü uluslararası çalışma durumunda sosyal güvenlik sistemlerinin nasıl entegre edileceği net olmayabilir. Bu belirsizlikler, personeller için yüksek mali riskler ve hukuki sorunlar doğurabilir.

Dolayısıyla, yurtdışından elde edilen gelirlerin Türkiye’de nasıl vergilendirileceği ve sosyal sigorta kapsamında nasıl değerlendirileceği gibi hukuki konuların netleştirilmesi büyük önem taşımaktadır.

GELİR VERGİSİ KANUNU Madde 7 – (Değişik: 27/3/1969-1137/1 md.) Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye’de elde edildiği aşağıdaki şartlara göre tayin olunur:

1. (Değişik: 31/12/1981-2574/1 md.) Ticari kazançlarda: Kazanç sahibinin Türkiye’de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasiyle sağlanması (Bu şartları haiz olsalar dahi iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlardan, ihraç edilmek üzere Türkiye’de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye’de satmaksızın yabancı memleketlere gönderenlerin bu işlerden doğan kazançları Türkiye’de elde edilmiş sayılmaz.)

PERSONELİN TÜRKİYE’DE YAŞAMASI VE İŞVERENİNİN YURTDIŞINDA OLMASI DURUMUNDA YURTDIŞINDAN MAAŞ ALMANIN VERGİSEL BOYUTU

Yurtdışından alınan maaşın vergilendirilmesi konusunda, Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/14 üncü maddesi önemli bir yer tutmaktadır. Bu maddeye göre, Türkiye’de yaşayan ve yabancı bir firmadan ücret alan kişiler, belirli şartlar sağlandığında bu ücretlerden gelir vergisi muafiyeti elde edebilmektedir. İşverenin bulunduğu ülkede genellikle vergilendirilmeyen bu ücretler, vergilendirme hakkı Türkiye’ye ait olmasına rağmen, belirtilen şartların sağlanması durumunda yurtdışından alınan ücretler gelir vergisine tabi tutulmamaktadır. Bu istisnanın uygulanabilmesi için, çalışanın Türkiye’de ikamet etmesi ve işverenin Türkiye’de bir işyeri veya temsilciliğinin bulunmaması gerekmektedir.

  • Gelir Vergisi Kanunu Kapsamında Türkiye’de Elde Edilen Ücret Gelirleri

GVK’nın 7/3-a maddesine göre, bir kişi Türkiye’de ikamet ederek ücret geliri elde ediyorsa, bu ücret işveren yurtdışında bile olsa Türkiye’de elde edilmiş sayılmakta ve dolayısıyla gelir vergisine tabi olmaktadır.

  • Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları, iç mevzuata göre öncelikli hükümlere sahiptir. Bu anlaşmalara göre, Türkiye’de ikamet eden ve yurtdışındaki bir firmaya hizmet veren personelin elde ettiği yurtdışı geliri vergilendirme hakkı Türkiye’ye aittir. Bu durum, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının “Bağımlı Faaliyetler” başlıklı (genellikle 15. madde) maddelerinde belirtilmiştir.

  • Gelir Vergisi Kanunu 23. Madde 14/a Bendi Uyarınca İstisnalar

GVK’nın 23. maddesindeki 14/a bendi şu şekildedir:

“14. a) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler;”

Buna göre, yabancı bir firmanın Türkiye’deki personeline ücretin döviz olarak ödenmesi ve işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançlardan ödenmiş olması şartıyla yurtdışı ücret gelirleri, gelir vergisinden istisna edilmiştir.

  • 147 Nolu Gelir Vergisi Tebliği Uyarınca İstisna Şartları

147 no.lu Gelir Vergisi Tebliği’nin c bölümünde bu istisnanın şartları şöyle açıklanmıştır:

    • İşveren sıfatıyla personele ücret ödemesinde bulunan kurumların Türkiye’de herhangi bir kanuni merkezi veya iş merkezi bulunmamalıdır. Türkiye’de kanuni ve iş merkezi olmayan kurumların, tam mükellef oldukları devlette hangi statüyü taşıdıkları, tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığı veya herhangi bir iktisadi işletmelerinin varlığı ya da yokluğu önemli değildir.
    • Türkiye’de hizmet arz eden gerçek kişinin işveren sıfatıyla bağlı olduğu dar mükellef kurum, bu kişiye döviz olarak ödediği ücretleri doğrudan yurtdışında elde ettiği gelirden vermeli ve bu ücretleri hiçbir zaman Türkiye’de elde edilen kazanç ile ilişkilendirmemelidir. Bu çerçevede, ücreti alanın Türkiye’de tam mükellef veya dar mükellef statüsünde olması önemli değildir. Ödeme, yurtdışında elde edilen gelir üzerinden yapıldığından, Türkiye’deki faaliyetler nedeniyle bu ücretler GVK’nın 40. maddesi hükmüne göre gider olarak dikkate alınmayacaktır.

yurtdışından ücret alınması

YURTDIŞINDAN MAAŞ ALMANIN VERGİSEL YÜKÜMLÜLÜĞÜ HAKKINDA ÖZELGELER

Yurtdışından maaş almanın vergisel yükümlülüğü ve yurtdışı geliri vergilendirme istisnaları hakkında net bir şekilde kuralları belirten özelge örnekleri aşağıda paylaşılmıştır.

  • Özelge 1: Yurtdışından Alınan Ücretin Gelir Vergisinden İstisna Olabilmesi İçin Aranan Şartlar

Bir özelgede, yurtdışından maaş almanın vergisel açıdan istisna sayılabilmesi için şu şartlar belirtilmiştir:

  1. Dar Mükellef Kurum Olma Şartı: Türkiye’de hizmet arz eden gerçek kişinin işvereni dar mükellef bir kurum olmalı ve bu kurum Türkiye’de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunmamalıdır.
  2. Hizmet Erbabı ve Ücret Niteliği: Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbabı olması ve yapılan ödemenin ücret/maaş niteliğinde olması gerekmektedir.
  3. Yurtdışı Kazançlarından Karşılanma: Dar mükellef kurumun Türkiye’deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurtdışı kazançlarından karşılanması şarttır.
  4. Döviz Olarak Ödeme: Ücretin döviz olarak ödenmesi gerekmektedir.
  5. Gider Kaydedilmeme: Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye’deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi şarttır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, merkezi yurtdışında bulunan kuruluşun Ankara ve Hatay’da açmış olduğu Türkiye temsilciliğinde görev yapan personele doğrudan doğruya yurtdışındaki ana merkezden gönderilen ve döviz olarak ödenen ücretler, yukarıdaki şartların sağlanması halinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. maddesinin 14. bendi uyarınca gelir vergisinden müstesna olacaktır.

  • Özelge 2: Danışmanlık Hizmetlerinde İstisna Uygulanmaması

Başka bir özelgede şu şekilde belirtilmiştir:

“Bu hüküm ve açıklamalara göre yurtdışında mukim şirkete internet üzerinden verdiğiniz proje danışmanlık hizmeti dolayısıyla tarafınıza doğrudan yurtdışından döviz olarak ödenen ücret, işveren firmanın kazanç elde etmesine DANIŞMANLIK YAPARAK katkı sağlandığından Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/14 fıkrasında yer alan istisnaya ilişkin olarak 147 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yer alan şartların ihlal edildiği anlaşıldığından Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. maddesinin 14 numaralı bendine göre gelir vergisinden müstesna olması mümkün değildir. Bu nedenle ücret gelirinin Gelir Vergisi Kanunu’nun 95. maddesine göre yıllık beyanname ile beyan edileceği tabiidir.”

Görüldüğü gibi, Türkiye’den hizmet veren kişinin DANIŞMAN olduğu (personel konumunda bulunmadığı), başka bir deyişle serbest meslek erbabı sıfatıyla hareket ettiği durumlarda, GVK’nın 23/14-a maddesindeki istisna hükmü uygulanmamaktadır. Danışmanlık hizmeti sonucu elde edilen yurtdışı gelirinin vergilendirilmesi gerekmektedir.

İstisna hükmünün yurtdışı geliri vergilendirmesinde uygulanabilmesi için taraflar arasındaki ilişkinin işçi-işveren ilişkisi olması gerekmektedir. Bu ilişkinin kanıtlanmasında en önemli belge, taraflar arasında yapılmış olan ve tarafları işçi-işveren olarak tanımlayan iş akdidir.

Böyle bir iş akdinin mevcut olması ve diğer istisna şartlarının yerine getirilmesi durumunda, işçi-işveren ilişkisi yalnızca belirli bir proje ile sınırlı veya süreli olsa bile, yurtdışından alınan ücrete vergi istisnası uygulanabilir.

SGK AÇISINDAN YURTDIŞINDAN MAAŞ ALMA DURUMU

5510 Sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu”, işçi-işveren ilişkisi çerçevesinde yapılan ücret ödemelerinde sosyal güvenlik primi aranacağını belirtir. Ancak, Kanun’da belirtilen işverenler Türkiye’de mukim kişi ve kuruluşlardır. Dolayısıyla, işverenin yurtdışında mukim olduğu durumlarda personelin yurtdışından maaş alma durumu varsa bu Kanun hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

Bu nedenle, Türkiye’de yaşayan kişilerin yurtdışındaki işverenlerden, işçi sıfatıyla elde ettikleri ücretler Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primlerine tabi değildir. Yurtdışından ücret alınması; SGK primi ödenmesi gerektiği anlamına gelmez.

İŞ KANUNU AÇISINDAN YURTDIŞINDAN MAAŞ ALMA DURUMU

4857 sayılı İş Kanunu, iş akdi yapmış olan tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenler. Ancak, bu Kanun hükümleri işverenin Türkiye’de mukim olması durumunu göz önünde bulundurur. Her ülkenin yasal mevzuatı farklı olduğu için iş hukuku kapsamında da işverenin bulunduğu yer hukuku uygulanacaktır. Bu sebeple, işverenin yurtdışında bulunduğu durumlarda İş Kanunu hükümleri uygulanamaz.

Sonuç olarak, işverenin yurtdışında bulunduğu hallerde hem SGK hem de İş Kanunu’nun geçerli olmadığı dikkate alınmalıdır.

yurtdışı geliri vergilendirme

YURTDIŞINDAN ÜCRET ALINMASININ VERGİSEL SONUÇLARI

Yurtdışından maaş almanın vergisel boyutu önem arz etmektedir. Türkiye’de yaşayan bireylerin, yurtdışında bulunan işverenlerden elde ettikleri ücret gelirleri, GVK’nun 23/14-a maddesi ile 147 no.lu Gelir Vergisi Tebliği’nde belirtilen şartları yerine getirmek koşuluyla gelir vergisinden istisna edilmiştir. Yurtdışından maaş almanın vergiden muaf olması için istisnaların sağlanması gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, merkezi yurtdışında bulunan kuruluşların Türkiye temsilciliklerinde görev yapan personele doğrudan yurtdışındaki ana merkezden döviz olarak ödenen ücretler, belirli şartların sağlanması halinde GVK’nın 23. maddesinin 14 numaralı bendine göre gelir vergisinden müstesna olacaktır. Ancak, danışmanlık hizmetleri gibi serbest meslek faaliyetleri bu istisnadan yararlanamamaktadır. Bu nedenle, yabancı işverenlerin Türkiye’deki personeline yapılan ödemelerin vergilendirilmesinde ilgili şartların dikkatlice değerlendirilmesi önemlidir.

İşverenin yurtdışında olması durumunda SGK primi alınması veya İş Kanunu’nun uygulanması mümkün değildir.

Diğer faaliyet alanlarımızı buradan inceleyebilir ve hukuki destek talepleriniz için info@cbhukuk.com üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

YASAL UYARI: Web sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Orbay Çokgör’e aittir ve tüm makaleler elektronik imzalı zaman damgalı olarak hak sahipliğinin tescil edilmesi amacıyla yayınlanmaktadır. Sitemizdeki makalelerin, kaynak link vermeden kopyalanarak veya özetlenerek başka web sitelerinde yayınlanması durumunda, hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.

Önceki yazı
Marka Tescil Süreci ve Marka Hakkı İhlali
Sonraki yazı
Mirastan Mal Kaçırma Durumunda Muris Muvazaası Davası
keyboard_arrow_up