ARABULUCU KİMDİR?
Arabulucu, hukuki uyuşmazlıkların taraflar arasında dostane bir şekilde çözülmesini sağlamak amacıyla faaliyet gösteren bir uzmandır. Arabulucuların görevlerini yerine getirebilmeleri için belirli şartları sağlamaları gerekmektedir.
Arabulucu olmak isteyen bir kişi, hukuk fakültesi mezunu olmalı ve Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen yeterlilik sınavına girmek ve bu sınavdan gerekli puanı almak zorundadır. Bu yeterlilik puanını alan bireyler, arabulucu siciline kayıt yaptırmaya hak kazanır. Ancak, arabuluculuk faaliyetinde bulunabilmek için yalnızca sınavı geçmek yeterli değildir; kişinin arabulucu siciline kayıtlı olması şarttır. Sicile kaydı bulunmayan hukukçular, yeterlilik puanına sahip olsalar dahi arabuluculuk yapamazlar.
Son dönemde yapılan bir düzenleme ile mesleki kıdemi 20 yılı aşan hukukçular için sınava girmeden doğrudan arabulucu siciline kayıt olma hakkı tanınmıştır. Bu düzenleme, tecrübeli hukukçuların arabuluculuk sistemine daha kolay katılımını sağlamaktadır.
Arabulucular, görevlerini 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve bu Kanun kapsamında çıkarılan Yönetmelik uyarınca yerine getirir. Ayrıca, Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından yayımlanan tebliğ ve talimatlara uygun şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.
Arabulucular, hukuki uyuşmazlıkların çözümünde tarafsız bir üçüncü kişi olarak görev yapar ve adil bir uzlaşma ortamı sağlar. Bu yönüyle arabuluculuk süreci, yargılamaya alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak önem kazanmaktadır.
ARABULUCU NASIL OLMALIDIR?
Arabulucular, hukuki uyuşmazlıkların çözüm sürecinde taraflara rehberlik eden, uzlaşma sağlanması için tarafsız bir şekilde yönlendirme yapan uzmanlardır. Etkili bir arabulucunun sahip olması gereken özellikler şunlardır:
- Tanıtım ve Bilgilendirme: Arabulucu, taraflara kendini tanıtmalı ve sürecin işleyişi hakkında detaylı bir açıklama yapmalıdır. Açılış konuşması sırasında tarafların arabuluculuk faaliyetinin amacını ve yöntemlerini anlamalarını sağlamak büyük önem taşır.
- Dürüstlük ve Tarafsızlık: Arabulucunun dürüst, tarafsız, güvenilir ve şeffaf olması, tarafların güvenini kazanmak ve süreci başarıyla yönetmek açısından esastır.
- Sabır ve Öfke Kontrolü: Arabulucu, uyuşmazlık sırasında tarafların duygusal tepkilerini sabırla karşılamalı ve öfke kontrolü sağlayarak süreci sakin bir şekilde yönetmelidir.
- Esneklik ve Çözüm Odaklılık: Arabulucu, sürece esnek bir yaklaşım göstermeli ve sorunların tespiti ile çözüm önerileri geliştirme konusunda katkı sağlamalıdır.
- Empati Yeteneği: Tarafların duygularını ve ihtiyaçlarını anlayabilmek için empati yapabilme yeteneği, etkili bir arabulucu için vazgeçilmez bir beceridir.
- İyi Dinleyici Olma: Arabulucu, etkin bir dinleyici olarak tarafların görüşlerini dikkatle dinlemeli ve bu doğrultuda onları sürece dair bilgilendirmelidir.
- Etkin İletişim ve Süreç Yönetimi: Arabulucu, elverişli bir iletişim ortamı oluşturmalı ve süreci doğru bir şekilde yönlendirerek taraflar arasında anlaşma zemini hazırlamalıdır.
Etkili bir arabulucu, tüm bu nitelikleri sergileyerek uyuşmazlıkların dostane bir şekilde çözülmesini kolaylaştırır ve taraflar arasında kalıcı bir uzlaşma sağlanmasına yardımcı olur.
ARABULUCULUK BAŞVURUSU NASIL YAPILIR?
Türk hukukunda arabuluculuk başvurusu, zorunlu ve ihtiyari arabuluculuk olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir. Her iki türde de arabuluculuk başvuru süreci farklılıklar göstermektedir.
Zorunlu Arabuluculuk Başvurusu:
- Zorunlu arabuluculuk, belirli türdeki uyuşmazlıklarda, mahkemeye başvurulmadan önce arabulucuya başvurulmasını gerektiren bir süreçtir.
- Arabuluculuk başvurusu, ilgili adliyede bulunan arabuluculuk bürosuna yazılı olarak yapılır. Arabuluculuk bürosu, başvuruyu aldıktan sonra, arabulucu siciline kayıtlı bir arabulucuyu görevlendirir.
- Zorunlu arabuluculuk başvurusunun yapılabilmesi için taraflar arasındaki anlaşmazlık, zorunlu arabuluculuk kapsamına giriyor olmalıdır.
İhtiyari Arabuluculuk Başvurusu:
- İhtiyari arabuluculukta ise taraflar, arabuluculuk sürecine katılmaya karar verdiklerinde kendileri başvuru yapabilirler. Bu başvuru, adliyelerdeki arabuluculuk bürolarına yapılabileceği gibi, tarafların kendi belirleyeceği bir arabulucuya ya da arabuluculuk merkezine başvuru yapılabilir.
ARABULUCULUK FAALİYETİNDE SÜRELER
Arabuluculuk faaliyetlerinde süreler, uyuşmazlığın türüne ve niteliğine göre değişiklik göstermektedir. İşçi-işveren uyuşmazlıkları, tüketici uyuşmazlıkları ve 2023 yılı Eylül ayı itibariyle dava şartı kapsamında değerlendirilen diğer uyuşmazlıklarda süreç şu şekilde işlemektedir:
Dava Şartı Arabuluculuk Süreleri
- İşçi-İşveren ve Tüketici Uyuşmazlıkları: Arabuluculuk faaliyetinin tamamlanması için öngörülen süre 3 haftadır. Gerekli hallerde bu süre 1 hafta daha uzatılabilir.
- Ticari Uyuşmazlıklar: Ticari uyuşmazlıklarda ise arabuluculuk faaliyetinin çözülmesi için 6 haftalık bir süre belirlenmiştir. Bu süre en fazla 2 hafta daha uzatılabilir.
Belirtilen süreler içerisinde anlaşma sağlanamayan durumlarda taraflar, ihtiyari arabuluculuk yöntemiyle çözüm arayışına devam edebilir.
Arabuluculukta Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler
- Dava Şartı Arabuluculukta; Arabuluculuk faaliyetinin başlatılmasıyla birlikte zamanaşımı ve hak düşürücü süreler durmaktadır. Bu düzenleme, taraflara daha geniş bir zaman aralığında uyuşmazlıklarını çözme imkânı sunar.
- İhtiyari Arabuluculukta; İhtiyari arabuluculukta zamanaşımı ve hak düşürücü süreler durmaz. Taraflardan birinin 30 gün içerisinde arabuluculuk teklifine cevap vermemesi halinde, teklif reddedilmiş sayılır.
Dava Açılması Sonrası Arabuluculuk Başvurusu
Dava açıldıktan sonra ihtiyari arabuluculuğa başvurulması halinde, dava 3 aya kadar ertelenebilir. Bu süre, taraflara çözüm odaklı görüşmeleri sürdürebilmeleri için ek bir zaman tanır.
Belirtilen süreler, arabuluculuk sürecinin etkin ve hızlı bir şekilde yürütülmesini amaçlar. Zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin etkisi ile dava şartı ve ihtiyari arabuluculuk süreçleri, taraflara çeşitli esneklikler sunmaktadır.
ARABULUCULUK SÜRECİNE KİMLER KATILABİLİR?
Arabuluculuk müzakerelerine katılım, uyuşmazlığın türüne ve tarafların temsil durumuna göre değişiklik gösterebilir. Arabuluculuk sürecine katılım gösterebilecek kişiler şunlardır:
1. Taraflar ve Temsilcileri
- Taraf Asilleri: Uyuşmazlık konusu üzerinde hak sahibi olan kişiler arabuluculukta müzakerelere doğrudan katılabilir.
- Kanuni Temsilciler: Tarafları temsil etmeye yetkili kanuni temsilciler (örneğin veli, vasi) müzakerelere katılım sağlayabilir.
- Avukatlar: Tarafların avukatları, arabuluculuk müzakerelerinde tarafları temsil ederek hukuki destek sunabilir.
2. Uzman Kişiler : Arabuluculuk başvurusundan sonra uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak bilgi ve tecrübeye sahip uzman kişiler, tarafların talebi ve arabulucunun kabulü doğrultusunda oturuma dahil olabilir (HUAK madde 15/6).
3. İş Uyuşmazlıklarında Katılım: İş uyuşmazlıklarına ilişkin arabuluculuk faaliyetlerinde, işverenin açıkça yetkilendirdiği personeli de oturumlara katılım gösterebilir. Bu yetkilendirme, işverenin temsiliyetinin sağlanması için önemlidir.
4. Komisyon Bulunduran Taraflar: Müzakereye katılması gereken taraf bir komisyon (örneğin bir kurul ya da heyet) ise, oturuma komisyon üyelerinin tamamının katılımı gereklidir. Ayrıca tüm üyelerden imza alınması zaruri bir şarttır.
Arabuluculuk müzakerelerine katılım, hem tarafların etkin temsili hem de uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlanması açısından geniş bir katılımcı yelpazesine olanak tanır. Tarafların ve temsilcilerinin yanı sıra, uzman kişilerin ve yetkilendirilmiş personelin katılımı, süreçte daha sağlıklı bir iletişim ve çözüm ortamı oluşturulmasını destekler.
ARABULUCULUK FAALİYETİNE KATILMAK ZORUNLU MUDUR?
Arabuluculuk faaliyetlerine katılım, ihtiyari veya dava şartı arabuluculuk süreçlerine göre değişiklik göstermektedir:
1. İhtiyari Arabuluculuk Katılım
- İhtiyari arabuluculuk, tarafların gönüllü olarak katıldığı bir süreçtir.
- Arabuluculuk davetine karşı tarafın 30 gün içinde yanıt vermemesi veya toplantıya katılmaması durumunda, arabuluculuk süreci anlaşma sağlanamamış olarak kabul edilir.
- Bu süreçte katılım zorunluluğu yoktur, ancak tarafların iş birliği yapması uzlaşma sağlanması açısından önemlidir.
2. Dava Şartı Arabuluculuk Katılım
- Dava şartı arabuluculukta, tarafların arabuluculuk faaliyetlerine katılımı yasal olarak zorunludur.
- Geçerli bir mazeret sunmaksızın ilk toplantıya katılmayan taraf için önemli yaptırımlar bulunmaktadır:
- Faaliyetin sona ermesine sebep olan tarafın adı tutanakta açıkça belirtilir.
- Katılmayan taraf, dosyada haklı veya kısmen haklı çıksa dahi yargılama giderlerinden sorumlu tutulur.
- Katılmayan tarafa lehine vekalet ücreti hükmedilmez (HUAK madde 18/A/11). Ancak bu düzenleme, tüketicilerin aleyhine uygulanmamaktadır (6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun md. 73/A/2).
Dava şartı arabuluculuk süreçlerinde katılım yasal zorunluluk taşıdığı için uyulmaması halinde ciddi sonuçlarla karşılaşılabilir. İhtiyari arabuluculukta ise katılım tarafların iradesine bağlıdır. Her iki durumda da, sürece aktif katılım, uzlaşma sağlanması ve hukuki sonuçların doğru şekilde değerlendirilmesi açısından önemlidir.
ZORUNLU ARABULUCULUK NEDİR?
Zorunlu arabuluculuk, belirli türdeki uyuşmazlıkların çözülmesi için arabulucuya başvurmanın yasal olarak zorunlu olduğu bir süreçtir. Yani, bazı davalarda taraflar, arabuluculuk sürecini geçmeden doğrudan mahkemeye başvuramazlar. Bu uygulama, belirli hukuki uyuşmazlıklarda yargı yükünü hafifletmek ve taraflar arasında daha hızlı, ekonomik ve etkin çözüm sağlamak amacıyla hayata geçirilmiştir.
Zorunlu arabuluculuk, “dava şartı” olarak uygulanır. Bu sebeple dava şartı arabuluculuk olarakta adlandırılabilir. Bu, belirli bir uyuşmazlıkta, arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması durumunda, davanın esasa girilmeden reddedileceği anlamına gelir. Yani, zorunlu arabuluculuk sürecine katılmak, mahkemeye başvuru için bir ön koşuldur. Eğer taraflar, zorunlu arabuluculuk başvurusu yapmadan mahkemeye başvururlarsa, dava usulden reddedilir ve arabuluculuk aşamasına geri dönülmesi gerekebilir.
Tüketici Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun‘un 73/A maddesi, tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklar için arabulucuya başvurmayı dava şartı haline getirmiştir. Bu düzenleme ile, tüketici mahkemelerinde açılacak davalarda, öncelikle arabuluculuk başvurusu yapılması gerekmektedir.
Ancak, arabuluculuk başvurusu zorunluluğu belirli durumlar için geçerli değildir. 73/A maddesinde belirtilen istisnalar şu şekildedir:
- Tüketici Hakem Heyetinin Görevi Kapsamındaki Uyuşmazlıklar: Tüketici hakem heyetinin yetki alanına giren uyuşmazlıklar için arabuluculuk şartı aranmaz. Bu tür uyuşmazlıklar doğrudan hakem heyetlerine başvuru ile çözülebilir.
- Tüketici Hakem Heyeti Kararlarına Yapılan İtirazlar: Tüketici hakem heyeti tarafından verilen kararlara karşı yapılan itirazlarda, arabuluculuk zorunluluğu bulunmamaktadır.
- 73/A Maddesinin Altıncı Fıkrasında Belirtilen Davalar: 73/A maddesinin altıncı fıkrasında yer alan davalar, arabuluculuk şartına tabi değildir. Bu davaların türü ve kapsamı, arabuluculuk dışı bırakılmıştır.
- 74. Maddede Belirtilen Davalar: Tüketicinin korunması amacıyla düzenlenen ve 74. maddede yer alan davalar da arabuluculuğa tabi olmayan davalar arasında yer almaktadır.
- Tüketici İşlemi Mahiyetinde Olan ve Taşınmazın Aynından Doğan Uyuşmazlıklar: Taşınmazın aynından doğan ve tüketici işlemi mahiyetinde olan uyuşmazlıklarda da arabuluculuk şartı aranmaz.
Bu düzenleme ile, belirli türdeki uyuşmazlıklar dışında, tüketici mahkemelerine başvurmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilmiş olup, bu süreç, tarafların anlaşmazlıklarını daha hızlı ve etkin bir şekilde çözmelerine olanak tanımaktadır.
Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/a maddesi, Türk Ticaret Kanunu (TTK) 4. maddesinde belirtilen tüm ticari davalar ile diğer özel kanunlarda yer alan ticari davalar için arabuluculuk başvurusu dava şartı olarak getirmiştir. Bu düzenleme ile, alacak ve tazminat talepleri gibi ticari uyuşmazlıklar, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasını zorunlu kılmaktadır.
Ticari davalar, iş dünyasında sıklıkla karşılaşılan anlaşmazlıklar olup, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri gibi durumları içerir. Bu tür davalarda, doğrudan asliye ticaret mahkemesine başvurulmadan önce, tarafların arabuluculuk yoluna gitmeleri gerekmektedir.
Arabulucu, kendisine yapılan arabuluculuk başvurusu sonrasında altı hafta içerisinde çözüm sağlamaya çalışır. Bu süre, zorunlu durumlar söz konusu olduğunda arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. Böylece, ticari davaların çözümü için daha esnek bir zaman dilimi sağlanırken, tarafların çözüm sürecinde yer alarak uzlaşma şansı daha da artar.
Arabuluculuk süreci sonunda taraflar anlaşmaya varamadıkları takdirde, arabulucunun düzenleyeceği son tutanak ile taraflar, dava açma hakkını elde ederler. Bu da ticari uyuşmazlıkların mahkeme aşamasına geçmeden önce, daha az maliyetli ve daha kısa sürede çözülmesini sağlayan önemli bir adım olur.
Gayrimenkul Hukukunda Arabuluculuk
Gayrimenkul hukuku, taşınmazlarla ilgili çeşitli anlaşmazlıkların çözümünde önemli bir yer tutar. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 17/B maddesi, taşınmazların devri veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıkların arabuluculuk süreciyle çözülebileceğini belirtmiştir.
Tarafların yazılı olarak anlaşması ve arabulucunun bu anlaşmayı tutanak altına alması durumunda, arabuluculuk faaliyetinde tasarruf yetkisinin kısıtlandığına dair tapu siciline şerh verilmesi mümkün olur. Ancak bu şerh, yalnızca arabuluculuk süreciyle sınırlıdır ve üç aylık süreyi geçemez. Taraflar anlaşamaz veya şerhin kaldırılmasına karar verirlerse, arabulucunun talebiyle bu süre sonunda şerh kendiliğinden kalkar.
Gayrimenkul hukukunda, dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusu yapılması gereken bazı durumlar da bulunmaktadır. Bu durumda, aşağıdaki uyuşmazlıklarda arabuluculuk başvurusu dava şartı olarak kabul edilir (6325 sayılı Kanun m.18/B):
- Kiralanan taşınmazlarla ilgili uyuşmazlıklar: 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yoluyla tahliye hükümleri hariç olmak üzere, kira ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklar zorunlu olarak arabuluculukla çözülmelidir.
- Taşınır ve taşınmazların paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesi: Bu tür anlaşmazlıklar, gayrimenkul üzerinde ortaklık ilişkilerinden kaynaklanıyorsa, tarafların arabuluculuk başvurusu yapması gerekmektedir.
- Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklar: 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu, apartman veya site yönetimi ile ilgili düzenlemeleri içerdiği için, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözülmesi zorunludur.
- Komşu hakkı: Komşular arasındaki sınırlandırmalar, gürültü, hava kirliliği gibi durumlar nedeniyle doğan uyuşmazlıklar da arabuluculukla çözülmelidir.
Dava şartı arabuluculuk süreci, gayrimenkul hukukunda daha hızlı ve etkili çözüm arayan taraflara yöneliktir ve mahkemelerin yükünü hafifletmeye yardımcı olur.
İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk
İş hukuku kapsamında işçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde 01.01.2018 tarihinden itibaren zorunlu arabuluculuk yolu getirilmiştir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesi, işçilik alacakları (yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, maaş vb.) ile işten çıkarılma tazminat talepleri (ihbar tazminatı, kıdem tazminatı vb.) gibi iş hukukuna dair uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurulmasını dava şartı olarak düzenlemiştir. Arabulucuya başvurulmadan iş mahkemesinde işçi hakları için dava açılamaz ve bu nedenle davalar usulden reddedilir.
- İşe İade Davaları: İş sözleşmesi geçerli bir sebeple feshedilen işçi, fesih bildiriminden itibaren bir ay içinde arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşma sağlanmazsa, işçi iki hafta içinde iş mahkemesine başvurabilir.
- Kıdem Tazminatı: İş akdi feshinden sonra doğacak kıdem tazminatı alacağı ile ilgili uyuşmazlıklar da zorunlu arabuluculuk yoluyla çözülmelidir. İşçi, kıdem tazminatını alamadığında dava açmadan önce arabuluculuk başvurusu yapmalıdır.
- İhbar Tazminatı: İş akdinin haksız feshi nedeniyle işçi ihbar tazminatı talep ediyorsa, bu da önceikle arabuluculuk ile çözülmelidir.
- Fazla Çalışma Ücreti: Haftalık 45 saati aşan çalışmalardan doğan fazla mesai alacakları de arabuluculuk başvurusu yapılması zorunlu olan konular arasındadır.
- Yıllık Ücretli İzin, Maaş ve Tatil Ücretleri: Yıllık ücretli izin, maaş, bayram tatili ücretleri gibi alacaklar için de dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılması gereklidir.
- Hakaret ve Zarar Verme: İşçi ile işveren arasında hakaret ya da işyerindeki iş malzemelerine zarar verilmesi gibi durumlardan kaynaklı iş mahkemesinde görülecek uyuşmazlıklar zorunlu arabuluculuk kapsamına girmektedir. Taraflar, bu tür uyuşmazlıklar için doğrudan dava açmadan önce arabuluculuk başvurusu yapmak zorundadırlar.
İş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle maddi ve manevi tazminat davaları, arabuluculuk sürecine dahil edilmemiştir. Bu tür davalar doğrudan iş mahkemesinde açılabilir.
İHTİYARİ ARABULUCULUK NEDİR?
İhtiyari arabuluculuk, tarafların aralarında anlaşarak başvurabilecekleri bir yöntemdir ve herhangi bir yasal zorunluluk bulunmaz. Taraflar, uyuşmazlıklarını mahkeme sürecine girmeden, daha hızlı ve daha ekonomik bir şekilde çözmek için ihtiyari arabuluculuğu tercih edebilirler. Ancak, bazı davalarda (örneğin, kamu düzenini ilgilendiren veya kişisel hakların doğrudan etkilendiği davalarda) ihtiyari arabuluculuk uygulanamaz.
İhtiyari arabuluculuk, tarafların zorunlu olarak arabulucuya başvurması gerekmediği, ancak buna karar verdikleri tüm özel hukuk uyuşmazlıklarında başvurulabilen bir çözüme kavuşturma yöntemidir. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 1/2. maddesine göre, taraflar üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm özel hukuk uyuşmazlıklarını ihtiyari arabuluculuk yoluyla çözebilirler. Bu tür uyuşmazlıklar, kamu düzenini etkilemeyen, yalnızca taraflar arasındaki hakları ilgilendiren davalardır.
İhtiyari Arabuluculukla Çözülebilecek Uyuşmazlıklar Nelerdir?
- Ticaret Hukuku ve Sigorta Hukuku Uyuşmazlıkları: Ticari alacaklar, ticaret sözleşmeleri, sigorta talepleri ve sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar gibi konular, taraflar arasında serbestçe çözülebilecek ihtiyari arabuluculuk kapsamına girer.
- Maddi ve Manevi Tazminat Davaları: Kişisel zararlar sonucu ortaya çıkan maddi ve manevi tazminat talepleri, ihtiyari arabuluculuk ile çözülebilir. Taraflar arasındaki anlaşmazlıklar, mahkemeye gitmeden önce ihtiyari arabuluculukla çözülmeye çalışılabilir.
- Mirasta Mal Paylaşımı ve Miras Hukuku Uyuşmazlıkları: Mirasla ilgili olarak mirasta mal paylaşımı, saklı pay nedeniyle tenkis davaları, muris muvazaası gibi hukuki uyuşmazlıklar da ihtiyari arabuluculukla çözülebilir.
- Boşanma Sonrası Mal Paylaşımı ve Tazminat: Boşanma davası kesinleştikten sonra mal paylaşımı, maddi ve manevi boşanma tazminatı talepleri gibi boşanma konularındaki uyuşmazlıklar arabuluculuk yoluyla çözülebilir. Ayrıca, katkı veya katılma alacağı gibi talepler de ihtiyari arabuluculuk kapsamında yer alır.
- İş Hukuku Uyuşmazlıkları: İşçi ile işveren arasındaki kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti alacakları, iş kazası nedeniyle maluliyet tazminatı, destekten yoksun kalma tazminatı gibi talepler ihtiyari arabuluculukla çözülebilir.
- Gayrimenkul Hukuku Uyuşmazlıkları: Gayrimenkul ile ilgili olarak, vekalet görevinin kötüye kullanılması, muris muvazaası, tapu iptal ve tescil davaları, işgal tazminatı (ecrimisil), şufa (önalım) davaları, ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davaları, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gibi uyuşmazlıklar ihtiyari arabuluculuk yoluyla çözülebilir.
- Kira Hukukundan Kaynaklanan Uyuşmazlıklar: Kira hukukundan doğan, taşınmazın ihtiyaç sebebiyle tahliyesi, kira artışına itiraz ve kira bedeli tespit talebi gibi uyuşmazlıklar, ihtiyari arabuluculuk yöntemiyle çözümlenebilir.
- Miras İntikal İşlemleri: Miras paylaşımı sonrası, mirasın intikal işlemlerinin yürütülmesi sürecinde taraflar, ihtiyari arabuluculuk yöntemi ile anlaşmaya varabilirler.
ARABULUCULUĞA BAŞVURULAMAYACAK UYUŞMAZLIKLAR NELERDİR?
Arabuluculuk, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hukuki sorunlara yönelik bir çözüm yoludur. Ancak, bazı uyuşmazlıklar, kamu düzenini ilgilendirdiği veya tarafların üzerinde tasarruf edemeyeceği haklar söz konusu olduğu için arabuluculuk yoluyla çözülemez. Bu tür davalarda, hukuki çözümler yalnızca belirli yargı yolları ile elde edilebilir.
- Ceza Davaları: Ceza muhakemesi, suç işleyen kişilere karşı devletin kovuşturma başlattığı alan olduğu için ceza davalarına arabuluculuk uygulanamaz. Ceza davaları, yalnızca devletin ilgisini ve toplumun güvenliğini ilgilendirir.
- Kamu Hukuku Uyuşmazlıkları: Kamu hukuku kapsamında yer alan uyuşmazlıklar arabuluculuk yoluyla çözülemez. Örnek olarak terekenin tespiti davaları kamu hukukunu ilgilendiren uyuşmazlıklardandır.
- Serbestçe Tasarruf Edilemeyen Uyuşmazlıklar: Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği uyuşmazlıklar arabuluculuğa uygun değildir.
- Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi veya Değiştirilmesi Davaları: Kişinin kimlik bilgileri ile ilgili nüfus kaydının düzeltilmesi veya değiştirilmesi davaları da arabuluculuk kapsamı dışında kalır. Bu tür davalar, ilgili nüfus dairesinin yetkisindedir ve kamu düzeni ile ilişkilidir.
- Boşanma ve Evliliğin Feshi Davaları: Boşanma davaları ve evliliğin feshi davaları arabuluculuk kapsamında değildir.
- Babalık Davası: Babalık davası, arabuluculuk yoluyla çözülemeyen bir uyuşmazlıktır.
- Çocuğun Velayeti: Çocuğun velayeti ile ilgili uyuşmazlıklar, çocuğun en iyi çıkarlarını gözetmek amacıyla yalnızca mahkemeler tarafından çözülmelidir. Aile içindeki bu gibi haklar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edilemeyecek kadar önemli olduğundan arabuluculuk yoluyla çözülemez.
- Aile İçi Şiddet İddiası: Aile içi şiddet iddiaları, toplumda ciddi mağduriyetlere ve güvenlik risklerine yol açabileceği için bu tür davalarda arabuluculuk yapılması yasaktır. Şiddet, kamu güvenliğini tehdit eder ve adli makamlar tarafından soruşturulmalıdır.
- İdari Yargının Yetkisine Giren Davalar: İdari yargı alanında yer alan tam yargı davaları (kamu kurumlarının eylemleri veya işlemleri ile ilgili davalar) ve iptal davaları da arabuluculuk yoluyla çözülemez. Bu tür davalar, idari yargı mahkemelerinde görülür.
- İmar Kanunundan Kaynaklanan Davalar: İmar Kanunu ile ilgili uyuşmazlıklar da arabuluculuk ile çözülemez.
- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunundan Kaynaklanan Davalar: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na dayanan uyuşmazlıklar da arabuluculuk yoluyla çözülemez.
- Kat Mülkiyeti Kanunundan Kaynaklanan Bazı Davalar: Kat mülkiyetinden kaynaklanan bazı davalar da arabuluculuk yoluyla çözülememektedir.
- İflâs ve İflâsın Ertelenmesi Davaları: İflâs ve iflâsın ertelenmesi davaları arabuluculuk kapsamı dışındadır.
- Vergi Hukuku Uyuşmazlıkları: Vergi borcu gibi vergi ile ilgili uyuşmazlıklar, devletin vergi tahsilatına ilişkin düzenlemeleri ve denetimleri içerdiği için, bu tür uyuşmazlıklarda arabuluculuk yapılması yasaktır. Vergi davaları, vergi mahkemelerinde çözülmelidir.
- Hizmet veya İş Kazası Tespiti: İş kazası veya hizmet tespiti gibi davalar, iş hukuku kapsamında olmasına rağmen, arabuluculuk yoluyla çözülemez. Bu davalar, özellikle sigorta ve sosyal güvenlik haklarıyla ilgili olduğu için devletin müdahalesini gerektirir ve mahkemede görülmesi gerekir.
Bu tür uyuşmazlıklar, devletin müdahalesi veya kamu düzeni ile ilgilidir ve yalnızca mahkemeler veya ilgili kamu kurumları tarafından çözülebilir. Arabuluculuk süreci, bu tür durumlar için geçerli bir çözüm yolu değildir.
ARABULUCULUK BAŞVURU SÜRESİ
Uyuşmazlığın tarafları, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurusu yapma konusunda anlaşabilirler. Arabuluculuk faaliyeti, tarafların kararına bağlı olarak uyuşmazlığın her aşamasında devreye girebilir.
- Dava Öncesi ve Dava Sonrası Arabuluculuk Başvurusu: Taraflar, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilir. Bu nedenle, tarafların arabulucuya başvurma kararı, uyuşmazlığın her aşamasında geçerlidir.
- Arabulucuya Başvuru Teklifi: Dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra, taraflardan biri diğer tarafa arabulucuya başvurma teklifinde bulunabilir. Eğer karşı taraf, bu teklife 30 gün içinde olumlu bir yanıt vermezse, teklif reddedilmiş kabul edilir (6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu md.13).
- Mahkeme ve Arabuluculuk: Dava açıldıktan sonra, mahkeme tarafları arabulucuya başvurmak konusunda bilgilendirebilir veya teşvik edebilir. Eğer taraflar birlikte arabulucuya başvuracaklarını bildirirlerse, mahkeme yargılamayı üç ayı geçmemek üzere erteleyebilir. Bu süre, tarafların mahkemeye yeniden birlikte başvurması halinde üç aya kadar uzatılabilir (6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu md.15).
Bu süreler, tarafların arabuluculuğa başvurmak için gerekli adımları atabilmesi için belirlenmiştir ve sürecin ne zaman başlayıp bitmesi gerektiğini düzenler.
ARABULUCULUK FAALİYETİNDEKİ MASRAFLAR VE ARABULUCUNUN ÜCRETİ
Arabuluculuk sürecinde masraflar ve arabulucunun ücreti, ihtiyari veya dava şartı arabuluculuk süreçlerine göre farklılık göstermektedir.
1. İhtiyari Arabuluculukta Masraflar ve Arabulucunun Ücreti
- Arabulucu, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi‘nden az olmamak kaydıyla hizmet karşılığında ücret ve masraf talep etme hakkına sahiptir.
- Taraflar arasında farklı bir anlaşma yapılmadığı sürece, arabulucunun ücreti taraflarca eşit şekilde ödenir.
- Arabulucu, gerekli gördüğü durumlarda taraflardan avans talep edebilir.
2. Dava Şartı Arabuluculukta Masraflar ve Arabulucunun Ücreti
- Anlaşmazlık Durumu: Dava şartı arabuluculuk faaliyetinde anlaşmaya varılamazsa, ilk 2 saate kadar olan arabulucu ücreti Adalet Bakanlığı ödeneğinden karşılanır. Ancak dava sonucunda haksız bulunan taraf veya toplantıya katılmayan taraf, bu ücreti üstlenmek zorundadır.
- Anlaşma Durumu: Anlaşma sağlanması halinde, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi’nde belirlenen arabulucunun ücreti, taraflar arasında aksi kararlaştırılmadığı sürece eşit şekilde paylaşılır.
Bu düzenlemeler, hem ihtiyari hem de dava şartı arabuluculuk süreçlerinin taraflara yüklediği mali sorumlulukları dengelemek ve sürecin etkinliğini artırmak amacıyla yürürlüğe konulmuştur. Arabulucular, ücretlendirme ve masraflar konusunda taraflara gerekli bilgilendirmeyi yaparak sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlamalıdır.
ARABULUCULUK SON TUTANAĞI NEDİR?
Arabuluculuk sürecinin sonunda, taraflar uyuşmazlığın çözümüne ilişkin olarak:
- Görüşmeye Katılmama,
- Anlaşma
- Anlaşmama
sonuçlarından biriyle süreci sonlandırabilir.
Bu durumda, arabulucu süreci resmen sona erdirerek bir son tutanak düzenler ve toplantıya katılan taraflarla paylaşır. Eğer süreç anlaşmama ile sonuçlanırsa, dava şartı kapsamında olan uyuşmazlıklarda başvurucu, arabulucudan alacağı son tutanağı dava dilekçesine eklemek zorundadır.
ANLAŞMA BELGESİ NEDİR?
Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar arasında bir anlaşmaya varılması durumunda anlaşma belgesi düzenlenir ve bu anlaşma HUAK 18/5 gereğince bağlayıcıdır.
- Anlaşma Belgesinin Özellikleri: Anlaşılan konular üzerinde daha sonra dava açılamaz. Anlaşma belgesinin açık, net ve anlaşılır olmalıdır. Anlaşma belgesi uyuşmazlığa özgü hazırlanmalı ve genel ifadelerden kaçınılmalıdır. Anlaşma şartları, anlaşma tarihi ve uyuşmazlık konusu gibi ayrıntılar belirli bir şekilde metne dahil edilmelidir.
- Anlaşma Belgesinin Düzenlenmesi: Anlaşma belgesi, Arabulucu tarafından yazılı olarak düzenlenir ve tarafların ıslak imzası ya da e-imzaları alınır.
- İcra Edilebilirlik Şerhi: Anlaşma belgesine mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınmadan ilamlı icra takibine konu edilmesi mümkün değildir.
ANLAŞMA BELGESİ İÇİN İCRA EDİLEBİLİRLİK ŞERHİ NASIL ALINIR?
Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar bir anlaşmaya varmışsa ve bu anlaşma belgesinin ilamlı icraya konu edilmesi isteniyorsa, icra edilebilirlik şerhi alınması gerekmektedir. Bu şerh, anlaşmanın icra ilamı niteliği kazanmasını sağlar. İcra edilebilirlik şerhi alınma süreci şu şekilde işler:
- İcra Edilebilirlik Şerhi Gerekliliği: Tarafların anlaşması sonucunda hazırlanan anlaşma belgesinin, ilamlı icraya konu olabilmesi için icra edilebilirlik şerhi alınması gerekmektedir (HUAK madde 18, Yönetmelik 21/2). Ancak, tüm tarafların ve taraf vekillerinin birlikte bulunduğu bir anlaşma sonrasında düzenlenen anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi alınmasına gerek yoktur. Bu durumda anlaşma belgesi zaten ilam niteliği taşır.
- İcra Edilebilirlik Şerhinin Alınması: Anlaşma belgesinin ilam niteliği kazanması için, arabulucunun görev yaptığı yerin Sulh Hukuk Mahkemesi’ne talepte bulunulması gerekmektedir. Eğer dava devam ederken arabuluculuk faaliyeti sonucu anlaşma sağlanmışsa, davayı gören mahkemeye de başvuru yapılabilir.
- Mahkemenin İnceleme Süreci: Mahkeme, bu talebi çekişmesiz yargı işlemi olarak değerlendirir ve dosya üzerinden inceleme yapar. Verilecek karara karşı, taraflar istinaf başvurusu yapabilirler. İstinaf başvurusu, maktu harca tabidir.
- Şerh Verilmeyen Durumlar: Anlaşma belgesinde emredici hukuka veya kamu düzenine aykırı bir husus varsa, mahkeme bu anlaşmaya şerh veremez ve icra edilebilirlik şerhi düzenlenemez.
Bu süreç, anlaşmanın hukuki bağlayıcılığını sağlamak ve tarafların anlaşmayı resmi yollarla icra ettirebilmeleri için gereklidir.
TÜRK VATANDAŞI OLMAYAN YABANCILARIN ARABULUCULUK BAŞVURUSU YAPMASI MÜMKÜN MÜ?
Türk vatandaşı olmayan yabancılar, Türkiye’de arabuluculuk başvurusu yapma hakkına sahiptir. Yabancıların arabuluculuk başvurusu yapmalarında herhangi bir engel bulunmamaktadır. Bu durum, hem Türk hukuk sisteminin hem de uluslararası hukukun genel ilkeleriyle uyumludur. Arabuluculuk, tarafların anlaşmazlıklarını çözmek için mahkeme dışı bir çözüm yolu sunar ve bu süreçte, yalnızca Türk vatandaşı olan kişiler değil, yabancı uyruklu bireyler de eşit şartlarda faydalanabilir.
Arabuluculuk, bazı uyuşmazlıklarda zorunlu hale gelmişken, taraflar bu sürece katılmazsa, dava şartı yokluğundan dolayı açtıkları dava reddedilebilir. Zorunlu arabuluculuk uygulamaları, özellikle ticari uyuşmazlıklar gibi bazı belirli alanlarda geçerli olup, başvuruda bulunulmaması durumunda yargı yolu kapanmış olur. Yabancı kişilerin de Türk hukukuna tabi bu zorunluluğa uyması gerekmektedir.
Bununla birlikte, yabancıların Türk kanun ve mevzuatlarını tam olarak bilmesi beklenemeyeceğinden, arabuluculuk başvurusu yaparken bir avukattan yardım almaları önemlidir. Avukatlar, yabancı taraflara hem Türk hukukunu hem de arabuluculuk faaliyetini detaylı şekilde açıklayarak, başvurunun doğru bir şekilde yapılmasına yardımcı olabilirler. Ayrıca, Türkçe bilmeyen yabancılar için tercüman desteği de sağlanabilir, bu da iletişim sorunlarının önüne geçilmesini sağlar.
Sonuç olarak, Türk vatandaşı olmayan yabancılar, Türkiye’de arabuluculuk başvurusu yapabilmekte olup, bu süreçte yasal destek almak, hem süreç açısından hem de hukuki hakların korunması açısından büyük önem taşır.
ARABULUCULUK MERKEZLERİNİN GÖREVLERİ
Arabuluculuk merkezleri, arabulucuların faaliyetlerini yürütmek amacıyla oluşturulmuş ve Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na bağlı olan merkezlerdir. Bu merkezlerin temel görevi, arabuluculuk mevzuatına uygun olarak, etik ve profesyonel kurallara riayet ederek hizmet sunmaktır. Ayrıca, gerektiğinde uzman ve bilirkişi desteği alarak, arabuluculuk faaliyetlerini etkili bir şekilde yürütmek de bu merkezlerin sorumluluğundadır.
Arabuluculuk merkezleri, hem dava şartı arabuluculuk başvurularını kabul etmek için Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilebilir, hem de tarafların başvurusu üzerine gönüllü (ihtiyari) arabuluculuk süreçlerini başlatarak uyuşmazlıkların sulh yoluyla çözüme kavuşturulmasını sağlamak konusunda yetkilidir.
C&B Hukuk Bürosu bünyesinde kurulan arabuluculuk merkezimiz, hem dava şartı arabuluculuk başvurularını almak için Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilmektedir, hem de tarafların talebi üzerine ihtiyari arabuluculuk süreçlerini uzman arabulucu ekibiyle yürütmekte ve taraflar arasındaki uyuşmazlıkları barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturmayı hedeflemektedir.