doktor hatası tazminat

Index

TIBBİ MALPRAKTİS VE DOKTOR HATASININ HUKUKİ BOYUTU

Tıbbi malpraktis, modern sağlık sistemlerinde önemli bir hukuki ve etik mesele olarak öne çıkmaktadır. Hekimlerin teşhis, tedavi ve bakım süreçlerinde mesleki standartlara uygun davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak bu yükümlülüğün ihlali, doktor hatası olarak nitelendirilen çeşitli ihmallerle sonuçlanabilir ve hasta sağlığını ciddi şekilde tehlikeye atabilir.

TIBBİ MALPRAKTİS NEDİR?

Malpraktis, Latince kökenli bir kelime olup, “yanlış uygulama” anlamına gelir. Tıbbi bağlamda, bir sağlık profesyonelinin bilgisizlik, deneyimsizlik veya ihmali sonucunda hastasına zarar vermesi olarak tanımlanır. Türk Tabipleri Birliği tarafından belirlenen meslek etik kurallarına göre, hekimlerin bilgi ve beceri eksikliği veya ilgisizlik nedeniyle neden oldukları zararlar, malpraktis kapsamında değerlendirilir.

HANGİ DURUMLAR DOKTOR HATASI OLARAK KABUL EDİLİR?

Doktor hatası, hekimlerin mesleki sorumluluklarını yerine getirirken yaptıkları hatalar sonucu hastaların zarar görmesine yol açan durumları ifade eder. Bu tür hatalar genellikle şu kategoriler altında incelenir:

  • Yanlış Teşhis: Hekimin hastanın semptomlarını hatalı değerlendirmesi sonucunda yanlış bir teşhis koyması.
  • Uygunsuz Tedavi: Hastaya uygun olmayan veya yanlış dozda ilaç reçete edilmesi, yanlış tedavi yöntemlerinin uygulanması.
  • Cerrahi Hatalar: Gereksiz cerrahi müdahalelerin gerçekleştirilmesi veya operasyon sırasında yapılan hatalar.
  • Hatalı Tıbbi Uygulamalar: Standart tıbbi prosedürlerin ihlali veya dikkatsiz bir şekilde uygulanması.
  • Hasta Haklarının İhlali: Hastanın bilgilendirilme ve rıza hakkının ihlal edilmesi.

HATALI TIBBİ UYGULAMA VE KOMPLİKASYONUN AYRIMI

Bir tıbbi müdahale sonucunda hastanın zarar görmesi durumunda, doktorun hukuki sorumluluğunun belirlenebilmesi için malpraktis (hatalı tıbbi uygulama) ile komplikasyon kavramlarının doğru şekilde ayrıştırılması büyük önem taşımaktadır.

Malpraktis, doktorun tedavi sürecinde tıp biliminin kabul ettiği standartları ihlal etmesi, yeterli bilgi ve beceriye sahip olmaması veya hastaya gerekli tedaviyi sağlamaması nedeniyle oluşan zararları ifade eder. Buna karşılık, komplikasyonlar tıbbi müdahalelerin doğasında bulunan, tüm önlemler alınmış olsa dahi ortaya çıkabilen risklerdir.

Dünya Tabipler Birliği’nin “Malpraktis” Bildirisi’nin 2. maddesi de bu ayrımı net bir şekilde ortaya koymaktadır. Buna göre, malpraktis ile hekimin kusuruna dayanmayan ve tedavi sürecinde öngörülemeyen durumlar birbirinden ayrılmalıdır:

  • Doktor hatası, doktorun tıbbi standartlara uygun hareket etmemesi, bilgi veya beceri eksikliği nedeniyle hastaya zarar vermesidir.
  • Buna karşılık, tıbbi müdahale sırasında tüm kurallara uyulmasına rağmen meydana gelen ve hekimin öngöremediği komplikasyonlarda doktorun hukuki sorumluluğundan söz edilemez.

Sonuç olarak, bir tıbbi hata söz konusu olduğunda doktor sorumlu tutulabilirken, tıp kurallarına uygun şekilde gerçekleştirilen bir müdahale neticesinde oluşan komplikasyonlar doktorun sorumluluğunu doğurmaz.

DOKTOR HATASI DAVALARINDA HUKUKİ SORUMLULUK

Doktor hatası iddiaları, hukuki süreçlerde hasta mağduriyetini gidermek amacıyla ele alınır. Hastalar, doktor hatası nedeniyle maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi için hukuk yoluna başvurabilirler. Mahkemeler, ilgili tıbbi standartları, bilirkişi raporlarını ve uluslararası tıp kılavuzlarını inceleyerek karar vermektedir.

Türk hukuk sisteminde doktor hatası nedeniyle açılan davalar, hem ceza hukuku hem de tazminat hukuku kapsamında değerlendirilebilir. Doktorun ağır ihmali veya kasıtlı bir hatası bulunması durumunda ceza hukuku devreye girerken, hastanın uğradığı zararın giderilmesi için tazminat talepleri de gündeme gelebilir.

Tıbbi malpraktis, hasta haklarını doğrudan etkileyen ve hekimlerin sorumluluğunu belirleyen kritik bir konudur. Doktor hataları, hasta sağlığını tehdit eden ciddi sonuçlar doğurabilir ve bu tür vakaların hukuki süreçleri titizlikle yürütülmelidir. Tıp etiği ve hukuki düzenlemelere uygun hareket edilmesi, hem hasta güvenliğini sağlamak hem de sağlık sistemine duyulan güveni artırmak açısından büyük önem taşımaktadır.

DÜNYA TABİPLER BİRLİĞİ MALPRAKTİS BİLDİRİSİ

Tıbbi yanlış uygulama, tıbbi bakım ve tedavi sırasında ortaya çıkan ancak hekimin hatasından kaynaklanmayan durumlardan ayrılmalıdır.

a) Tıbbi yanlış uygulama (malpraktis), doktorun standart tedavi yöntemlerini uygulamaması, beceri eksikliği göstermesi veya hastaya gerekli tedaviyi sağlamaması sonucu ortaya çıkan zarardır.

b) Tıbbi uygulama sırasında öngörülemeyen bilgi veya beceri eksikliği nedeniyle oluşan istenmeyen sonuçlar, hekimin sorumluluğunda değildir.

DOKTOR HATASINDA HUKUKİ SORUMLULUK ŞARTLARI

Doktor hatasında hukuki sorumluluk, sağlık hizmeti sunan profesyonellerin, hastalarına verdikleri tıbbi bakımda herhangi bir hata veya ihmalkarlık nedeniyle ortaya çıkan zararları gidermeye yönelik sorumluluklarını ifade eder. Bu sorumluluğun doğabilmesi için, öncelikle doktorun hasta ile arasında bir sağlık hizmeti sözleşmesinin bulunması gereklidir. Ayrıca, doktorun tıbbi müdahalede bulunduğu sırada dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal etmesi, hastanın zarar görmesine neden olması ve zarar ile doktorun hatası arasında nedensellik ilişkisi bulunması şarttır. Bu şartların bir araya gelmesi, doktorun hukuki sorumluluğunu doğurur ve ilgili dava süreçlerini başlatır.

doktor hatası davası

  • Doktor Hatasında Sözleşmeden Kaynaklanan Sorumluluğun Şartları

Sözleşmeye dayalı hukuki ilişkilerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini sözleşme hükümlerine uygun şekilde yerine getirmesi esastır. Sözleşmeye aykırı eylemler nedeniyle hukuki sorumluluğun doğabilmesi için bazı koşulların bir arada bulunması gerekmektedir:

  • Taraflardan birinin sözleşmeye aykırı bir fiilde bulunması,
  • Bu fiilin kusura dayanması,
  • Fiilin sonucunda zarar meydana gelmesi,
  • Kusurlu fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması.

Doktorun, hastasına karşı sözleşme ile üstlendiği yükümlülükleri ihlal ederek tıbbi müdahalede bulunması ve bunun sonucunda hastanın zarar görmesi halinde, doktorun sözleşmeye dayalı sorumluluğu doğar. Bu durumda hasta, uğradığı zararın tazmini için maddi veya manevi tazminat talebinde bulunabilir. Sözleşmeye aykırılık iddiasının değerlendirilmesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği, yükümlülüklerin kapsamı ve sözleşme hükümlerine uygunluk düzeyi dikkate alınır.

Öte yandan, doktorun hukuka aykırı eylemleri neticesinde hastanın ölümüne ya da bedensel zararına sebebiyet vermesi halinde, durum yalnızca hukuki sorumlulukla sınırlı kalmayıp Türk Ceza Kanunu kapsamında taksirli veya ihmali suç olarak da değerlendirilebilir. Bu gibi durumlarda, doktor hakkında cezai yaptırımların uygulanması gündeme gelebilir.

  • Estetik Amaçlı Sözleşmelerde Sorumluluk

Estetik ameliyatlar, diş protezi yapımı ve benzeri güzelleştirme amaçlı tıbbi işlemler, eser sözleşmesi niteliği taşımaktadır. Bu tür sözleşmelerde doktorun temel yükümlülüğü, hastanın talep ettiği sonucu gerçekleştirmek, hastanın ise belirlenen ücreti ödemektir. Eser sözleşmelerinde, doktor yalnızca özen göstermekle değil, aynı zamanda taahhüt ettiği sonuca ulaşmakla da yükümlüdür.

Doktorun asıl borcunun yanı sıra, yerine getirmesi gereken birtakım ek yükümlülükler de bulunmaktadır. Bunlar şunlardır:

  • Doğru teşhis koyma,
  • En uygun tedavi yöntemini belirleyip uygulama,
  • Hastanın aydınlatılmış açık rızasını alma,
  • Sadakat ve özen yükümlülüğüne riayet etme,
  • Tedaviyi bizzat gerçekleştirme,
  • Kullanılan malzemelerin kalite standartlarına uygun olmasını sağlama,
  • Tıbbi kayıtları eksiksiz tutma,
  • Hastanın mahremiyetine saygı gösterme ve sır saklama.

Bu yükümlülüklerden herhangi birinin eksik ya da hatalı şekilde yerine getirilmesi halinde sözleşmeye aykırılık meydana gelir ve doktorun hukuki sorumluluğu doğabilir. Taahhüt edilen sonuca ulaşılamaması veya sürecin hatalı yönetilmesi durumunda hasta, eser sözleşmesine dayanarak tazminat talebinde bulunabilir.

  • Tedavi Amaçlı Sözleşmelerde Sorumluluk

Tedavi sürecine ilişkin hukuki ilişkiler, genellikle vekalet sözleşmesi kapsamında değerlendirilir. Vekalet sözleşmesinde doktorun temel yükümlülüğü, hastanın hastalığını teşhis ve tedavi etmektir. Bu tür sözleşmelerde belirli bir sonucun garanti edilmesi beklenmez; önemli olan, doktorun teşhis ve tedavi sürecini tıp biliminin gerekliliklerine uygun şekilde, gerekli özeni göstererek yürütmesidir.

Doktorun asli yükümlülüğünün yanı sıra, yerine getirmesi gereken ek sorumluluklar da bulunmaktadır. Bunlar şunlardır:

  • Hastanın aydınlatılmış açık rızasını alma,
  • Sadakat ve özen yükümlülüğüne uyma,
  • Tedaviyi bizzat gerçekleştirme (istisnai durumlar hariç),
  • Hastanın menfaatlerini gözeterek hareket etme,
  • Tıbbi riskleri en aza indirme ve zararları önleme,
  • Gerekli hukuki işlemleri yerine getirme ve süreci takip etme,
  • Tıbbi kayıtları eksiksiz şekilde tutma,
  • Hastaya süreç hakkında hesap verme,
  • Mahremiyet ve sır saklama yükümlülüğüne riayet etme.

Bu yükümlülüklerin ihlal edilmesi halinde, doktorun sözleşmeye aykırı davrandığı kabul edilir ve hukuki sorumluluğu gündeme gelir. Hasta, doktorun yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle uğradığı zararları talep edebilir.

  • Tıbbi Müdahalelerde Haksız Fiil Sorumluluğu 

Tıbbi müdahalelerde hekimin hukuki sorumluluğu, bazen sözleşmeye dayandırılabileceği gibi, Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi çerçevesinde haksız fiil hükümlerine de dayanabilir. Haksız fiilden kaynaklanan sorumlulukların ortaya çıkabilmesi için şu dört şartın birlikte var olması gerekmektedir:

  • Hukuka aykırı bir fiilin işlenmiş olması,
  • Bu fiilin kusura dayanması,
  • Fiilin sonucunda bir zararın meydana gelmesi,
  • Kusurlu fiil ile zarar arasında uygun bir illiyet bağının bulunması.

Bu şartlar sağlandığında, doktorun hukuka aykırı ve kusurlu davranışları nedeniyle zarar gören hasta, haksız fiilden doğan hukuki sorumluluğa başvurabilir. Zarar gören hasta, belirli şartları yerine getirdiğinde malpraktis nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edebilir.

Hukuka aykırılığın tespitinde, hukuk düzeninin yasakladığı, emrettiği ya da yükümlülükler getirdiği fiillerin yanı sıra, malvarlığı veya şahıs varlığına zarar veren durumların belirlenmesi esas alınır.

Ayrıca, doktorun haksız fiil oluşturan hukuka aykırı eylemleri sonucu hasta ölüm ya da bedensel zarar gördüyse, Türk Ceza Kanunu’na göre bu durum taksirli ya da ihmali suç olarak kabul edilebilir. Bu durumda, doktorun cezai sorumluluğu söz konusu olabilir.

  • Tıbbi Müdahalelerde Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan Sorumluluk

Tıbbi müdahalelerde vekaletsiz iş görme, hastanın bilinçsiz olduğu ya da iradesini beyan edemediği durumlarda, hastanın sağlığını korumak amacıyla yapılan müdahalelerdir. Bu tür müdahalelerde, varsayımsal rıza kavramı devreye girer; yani, hastanın eğer rıza verebilecek durumda olsaydı, müdahaleyi onaylayacağı kabul edilir. Vekaletsiz iş görme ilişkisi üç temel durumda ortaya çıkar:

  • Hasta İrade Beyanında Bulunamıyorken: Hasta, sağlık durumundan dolayı iradesini beyan edemediğinde, sağlık kurumu hastanın yararına olacak şekilde müdahalede bulunabilir.
  • Tedavi Sırasında Öngörülmeyen Komplikasyonlar: Tedavi sırasında beklenmeyen bir komplikasyon meydana geldiğinde ve hasta rızasını veremediğinde, tıbbi müdahale vekâletsiz iş görme kapsamında yapılır.
  • Geçersiz Sayılan Sözleşmeler: Hasta ile sağlık kurumu arasındaki sözleşme geçersiz olduğunda, bu durumda da vekâletsiz iş görme ilişkisi kabul edilir.

Vekaletsiz iş görme, hastanın açık rızasına dayanmayan tıbbi müdahaleleri ifade eder. Bu durumda, sağlık kuruluşu veya hekim, yapılan müdahale nedeniyle sorumlu tutulabilir. Ancak, acil durumlarda ya da hastanın bilinci kapalı olduğunda, hastanın üstün yararı gözetilerek rıza alınmaksızın yapılan müdahaleler, vekâlet ilişkisi dışında kalır ve bu durumda doktorun sözleşmesel sorumluluğu gündeme gelmez.

Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinin 2. fıkrasına göre, hastanın üstün yararını koruma amacıyla yapılan zorunlu tıbbi müdahaleler hukuka uygunluk sebebi oluşturur. Bu tür müdahaleler, hukuka aykırı sayılmadığı için doktorun haksız fiil sorumluluğu da doğmaz.

DOKTOR HATASINDAN KAYNAKLANAN ZARARLAR NEDENİYLE AÇILABİLECEK DAVALAR

Tıbbi müdahaleler sırasında ortaya çıkan doktor hataları, doktorun sorumluluğuna neden olabilir ve bu durumda, hasta zarar gördüyse tazminat talepleri gündeme gelebilir. Bu tür davalarda, doktorun yaptığı işlemlerin tıbbi standartlara uygunluğu değerlendirilir. Tıbbi müdahalelerde meydana gelen zararlar için maddi ve manevi tazminat davaları açılabilir ve bu davalar birbirinden bağımsız veya birlikte açılabilir.

  1. Doktor Hatası Maddi Tazminat Davası

Tıbbi malpraktis nedeniyle açılan davalarda, zarar gören tarafın, yani hasta ya da bazı durumlarda hasta yakınlarının zararlarını ispatlama yükümlülüğü vardır. Zararın tam olarak ne kadar olduğunu belirlemek bazen mümkün olmayabilir; bu durumda hakim, takdir yetkisini kullanarak uygun bir değerlendirme yapar.

Maddi tazminat davasında, zarar gören hasta aşağıdaki maddi kayıplar için tazminat talep edebilir:

  • Tedavi Giderleri: Zarar sonucu ortaya çıkan ek tedavi masrafları.
  • Kazanç Kaybı: İş gücü kaybı nedeniyle elde edilemeyen gelirler.
  • Çalışma Gücünün Azalması veya Kaybı: Hastanın çalışma kapasitesinde meydana gelen azalma ya da kayıp nedeniyle doğan kayıplar.
  • Ekonomik Geleceğin Sarsılması: Hastanın gelecekteki gelir kaybı ve finansal zararlar.

Eğer tıbbi müdahale sonucu hasta vefat etmişse, ölen kişinin yakınları da maddi tazminat talep edebilir. Bu kalemler şunlardır:

  • Cenaze Giderleri: Ölen kişinin cenaze işlemleri için harcanan paralar.
  • Tedavi Giderleri ve Çalışma Gücü Kaybı: Ölüm hemen gerçekleşmediyse, hastanın tedavi masrafları ve iş gücü kaybı.
  • Desteğinden Yoksun Kalan Kişilerin Kaybı: Ölen kişinin maddi desteğinden mahrum kalan yakınlarının kayıpları.
  1. Doktor Hatası Manevi Tazminat Davası

Manevi tazminat davalarında, zarar gören kişinin yaşadığı manevi acı ve ızdırabın bir kısmını telafi etmek amacıyla tazminat ödenmesi talep edilir. Manevi tazminat, kişiyi zenginleştirmek amacı taşımamakta, yalnızca acıyı hafifletmeye yönelik bir ödeme olarak belirlenir.

Tıbbi malpraktis sonucu meydana gelen zararlarda, aşağıdaki durumlar için manevi tazminat talep edilebilir:

  • Bedensel Bütünlüğün Zedelenmesi: Zarar görenin yaşadığı acı, sıkıntı ve ızdırap, bedensel zararlar nedeniyle manevi tazminat talep edilebilir.
  • Ağır Bedensel Zarar ve Ölüm Durumunda: Hem zarar görenin hem de ölen kişinin yakınlarının yaşadığı acı, elem ve ızdırap için manevi tazminat talep edilebilir.

Hakim, olayın koşullarını göz önünde bulundurarak, doktor hatasında manevi tazminat miktarını belirler. Bu miktar, zarar gören kişinin duygusal acısını hafifletmeye yönelik olarak, ancak zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenir.

Tıbbi müdahalelerde meydana gelen hatalar sonucunda açılacak maddi ve manevi tazminat davaları, doktorların hukuki sorumluluğu açısından önemli bir yer tutar.

doktor hatası tazminat miktarı

DOKTOR HATALARINDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARINDA YARGILAMA SÜRECİ

Tıbbi malpraktis nedeniyle açılacak tazminat davaları, zarar gören kişinin hukuki haklarının korunması amacıyla önemli bir yer tutar. Bu davalarda, doktorun yaptığı hatalı müdahalelerden doğan zararların tazmini talep edilebilir. Yargılama süreci, davanın taraflarına, hatalı müdahalenin ispatına ve zamanaşımı sürelerine göre farklılıklar gösterebilir. Aşağıda, tıbbi malpraktis davalarında izlenen yargılama sürecinin temel aşamaları ele alınmıştır.

1- Doktor Hatası Tazminat Davasının Tarafları

Doktor hatası tazminat davasında, davayı açma hakkı zarara uğrayan kişi ya da kanuni temsilcilerine aittir. Davanın tarafları, doktorun kamuda mı yoksa özel bir sağlık kurumunda mı çalıştığına göre farklılık gösterir:

  • Kamuda Çalışan Doktorlara Karşı Davalar: Devlet hastanelerinde, üniversite hastanelerinde ya da aile hekimliklerinde çalışan doktorlara karşı doğrudan dava açmak mümkün değildir. Bu durumda, dava doktorun bağlı olduğu idareye, yani Sağlık Bakanlığı veya ilgili üniversiteye karşı açılır.
  • Özel Sağlık Kurumlarında Çalışan Doktorlara Karşı Davalar: Özel hastanelerde ya da muayenehanelerde çalışan doktorlara karşı doğrudan dava açılabilir. Bu tür davalar adli yargıya tabidir ve genellikle tüketici mahkemelerinde görülür. Davada, hem doktor hem de çalıştığı özel hastane aleyhine maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açılabilir.

2- Doktor Hatası Tazminat Davasıdna Tıbbi Müdahale Hatasının İspatı

Tıbbi malpraktis davalarında hatalı müdahalenin ispatı, davanın sonucunu doğrudan etkileyen önemli bir unsurdur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi gereğince, ispat yükü tazminat talep eden tarafa aittir. Yani, zarar gören kişi, doktorun hatalı bir müdahalede bulunduğunu kanıtlamak zorundadır.

Bununla birlikte, hastanın rızasının alındığını ispat etme yükümlülüğü doktora aittir. Yargıtay’ın yerleşik kararları ve doktrinin görüşüne göre, doktorun hastayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatlaması gerekir. Bu durum, Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi ile de desteklenmektedir.

3- Doktor Hatası Tazminat Davasıdna Zamanaşımı Süreleri

Doktor hatası tazminat davasında zamanaşımı süresi, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin türüne göre değişir:

  • Vekalet Sözleşmesinden Doğan Sorumlulukta Zamanaşımı: Sağlık hizmetleri kapsamında yapılan işlemlerle ilgili tazminat davalarında, zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu m.147/5’e göre beş yıldır. Vekalet ilişkisi güven esasına dayandığı için, bu süre, vekilin hesap verdiği veya vekalet ilişkisinin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
  • Eser Sözleşmesinden Doğan Sorumlulukta Zamanaşımı: Estetik müdahaleler gibi güzelleştirme amacı taşıyan işlemlerden kaynaklanan davalarda, zamanaşımı süresi beş yıldır (Türk Borçlar Kanunu m.147/6). Ancak estetik cerrahın ağır kusuru bulunuyorsa, zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak uygulanabilir (Türk Borçlar Kanunu m.478).
  • Haksız Fiilden Doğan Sorumlulukta Zamanaşımı: Haksız fiile dayalı tazminat talepleri için zamanaşımı süresi, zararın ve sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren ise on yıl olarak belirlenmiştir (Türk Borçlar Kanunu m.72).

4- Doktor Hatası Tazminat Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Tıbbi malpraktis davalarında, hukuki sebebe bağlı olarak farklı mahkemeler yetkili olabilir:

  • Genel Yetkili Mahkeme: Genel olarak, davalının yerleşim yerindeki görevli mahkeme yetkilidir. Birden fazla davalı varsa, dava davalılardan birinin yerleşim yerinde de açılabilir.
  • Sözleşmeye Dayalı Davalarda Yetkili Mahkeme: Sözleşmeye dayalı davalarda, yetkili mahkeme, tıbbi müdahalenin gerçekleştiği ve sözleşmesel yükümlülüklerin ifa edildiği yer mahkemesidir.
  • Haksız Fiile Dayalı Davalarda Yetkili Mahkeme: Haksız fiile dayalı davalarda ise yetkili mahkeme, haksız fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir.

Doktor hatası tazminat davası, hukuki açıdan karmaşık bir süreci içerir. Davaların tarafları, ispat yükümlülükleri ve zamanaşımı süreleri gibi faktörler, yargılama sürecinin nasıl işleyeceğini belirler. Hastalar, tıbbi müdahalelerdeki hatalar nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için ilgili sağlık kurumu aleyhine dava açabilirler. Bu süreçte, tıbbi hata ve sorumluluk konusunda hukuki danışmanlık alınması, davanın başarıyla sonuçlanmasında önemli bir rol oynar.

ESTETİK TIBBİ MÜDAHALENİN TANIMI

Estetik amaçlı tıbbi müdahaleler, bireylerin görünümünü iyileştirme, güzelleştirme veya gençleştirme gibi kişisel hedeflerle tercih ettikleri cerrahi ve tıbbi işlemleri kapsamaktadır. Bu tür müdahaleler genellikle zorunlu olmayan ve bireylerin estetik kaygılar doğrultusunda gerçekleştirilen işlemler olup, kişisel istekler doğrultusunda yapılan değişiklikler sunar. Estetik müdahaleler, iki ana kategoriye ayrılabilir: güzelleştirme amaçlı ve hem estetik hem de işlevsel fayda sağlayan tedavi amaçlı müdahaleler.

1- Güzelleştirme Amaçlı Estetik Tıbbi Müdahaleler

Güzelleştirme amaçlı estetik tıbbi müdahaleler, kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmeyi hedefleyen ve genellikle estetik cerrahiye giren işlemlerdir. Bu tür müdahaleler, tamamen estetik kaygılarla yapılır ve fiziksel bir zorunluluk içermez. En yaygın güzelleştirme amaçlı estetik müdahaleler şunlardır:

  • Burun Estetiği (Rinoplasti): Burun şeklinin düzeltilmesi veya iyileştirilmesi amacıyla yapılan cerrahi bir işlemdir.
  • Yüz Germe: Yüzdeki kırışıklıkların azaltılması ve sarkmaların giderilmesi amacıyla yapılan bir cerrahi müdahaledir.
  • Liposuction (Yağ Aldırma): Vücuttaki fazla yağların cerrahi yollarla alınarak, kişinin vücut hatlarının düzeltilmesi sağlanır.

Bu tür işlemler, kişinin kendi isteği doğrultusunda estetik kaygılar nedeniyle yapılır ve genellikle tıbbi bir gereklilik değil, bireysel bir tercih olarak gerçekleştirilir.

2- Tedavi Amaçlı Estetik Tıbbi Müdahaleler

Tedavi amaçlı estetik müdahaleler, hem estetik görünümü iyileştiren hem de işlevsel faydalar sağlayan işlemler olarak tanımlanabilir. Bu müdahaleler, travmalar ya da doğumsal anomaliler gibi durumlar nedeniyle kişinin yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olabilir. Aşağıda bazı örnekler verilmiştir:

  • Travma Sonrası Onarımlar: Kazalar veya yaralanmalar sonrası oluşan deformitelerin düzeltilmesi, sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda kişinin fiziksel ve duygusal iyilik haline de katkı sağlar.
  • Doğumsal Anomalilerin Düzeltilmesi: Dudak-damak yarığı gibi doğumsal şekil bozuklukları, hem estetik hem de işlevsel olarak düzeltilerek, bireyin görünümünü iyileştirir ve günlük yaşamını kolaylaştırır.

Bu tür müdahaleler, sadece estetik değil, aynı zamanda bireyin sağlık ve işlevsellik açısından da fayda sağlar.

malpraktis davaları

3- Estetik Operasyonlarda Tıbbi Uygulama Hataları

Estetik tıbbi müdahalelerde, sağlık profesyonellerinin mesleki gereklilikleri yerine getirmemesi, tıbbi standartlara uymaması veya tecrübesiz, özensiz ve dikkatsiz davranışlar nedeniyle tıbbi uygulama hataları meydana gelebilir. Bu tür hatalar tıbbi malpraktis olarak adlandırılmaktadır. Aşağıda, estetik operasyonlarda tıbbi uygulama hatalarının bazı örnekleri verilmiştir:

  • Yetkisiz Kişiler Tarafından Yapılan Müdahaleler: Estetik müdahalelerin, yeterli eğitim ve deneyime sahip olmayan kişiler tarafından yapılması veya uzmanlık sınırlarının aşılması, ciddi tıbbi hatalara yol açabilir.
  • Yetersiz Bilgilendirme: Hasta, müdahale yöntemi, kapsamı ve olası riskler hakkında yeterince bilgilendirilmemişse, rızası ve onayı geçerli olmayabilir.
  • Rıza Sınırının Aşılması: Hasta, işlemi kabul etmekle birlikte, müdahalenin kapsamı ve sonucu hakkında açıkça bilgilendirilmiş olmalıdır. Eğer bu sınır aşılırsa, tıbbi hata oluşmuş olur.
  • Yanlış Teşhis veya Tedavi: Estetik müdahale öncesinde yanlış tanı konulması veya gereksiz bir tedavi yönteminin uygulanması, zararlı sonuçlara yol açabilir.
  • İhmal ve Dikkatsizlik: Müdahale sırasında gereken özenin gösterilmemesi, sterilite kurallarına uyulmaması veya prosedürün doğru şekilde uygulanmaması tıbbi malpraktise neden olabilir.

Tıbbi malpraktis durumunda, sağlık profesyonellerinin hukuki sorumluluğu doğar ve bu hatalardan kaynaklanan zararların tazmini talep edilebilir. Ayrıca, kanuni şartlar oluştuğunda, sağlık profesyonellerinin cezai sorumluluğu da gündeme gelebilir. Bu durum, hastanın uğradığı zararların tazmin edilmesi için tıbbi malpraktis davalarının açılmasına olanak tanır.

HATALI ESTETİK OPERASYON NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI ŞARTLARI

Hatalı estetik operasyon nedeniyle tazminat davası açılabilmesi için belirli şartlar gerekmektedir. Bu şartlar, aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

  1. Hekimin Kusurlu Davranışları: Tıbbi müdahale sırasında hekimin kusurlu bir davranışta bulunması gerekmektedir. Bu, hekimin mesleki gereklilikleri yerine getirmemesi veya tıbbi standartlara uymaması anlamına gelir.
  2. Hastanın Zarar Görmesi: Hatalı estetik operasyon sonucunda hastanın maddi veya manevi bütünlüğünde bir zarar meydana gelmiş olmalıdır. Bu zarar, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan değerlendirilebilir.
  3. Nedensellik Bağı: Hekimin kusurlu davranışı ile hastanın uğradığı zarar arasında bir nedensellik (illiyet) bağının bulunması gereklidir. Yani, hekimin hatalı davranışı olmasaydı hastanın zarar görmesi söz konusu olmayacaktı.

Bu üç madde, tazminat davasının temel şartlarını oluşturmakla birlikte, bazı durumlarda hukuka aykırılık şartı da dikkate alınabilir. Tıbbi uygulama hatalarında hukuka aykırılık, sıklıkla hastanın bilgilendirilmemesi veya aydınlatılmış onamının alınmaması gibi ihlallerle ortaya çıkar.

DOKTOR HATASI TAZMİNAT MİKTARININ BELİRLENMESİ

Doktor hatası sebebiyle tazminat talep edilirken, tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığı unutulmamalıdır. Hükmedilecek doktor hatası tazminat miktarı, hatalı tıbbi uygulamanın sonucu olarak meydana gelen zarar ile orantılı olmalıdır.

  1. Maddi Tazminatın Belirlenmesi: Maddi tazminat, kişinin maddi zararı ve yaşam kalitesindeki kayıpları karşılamak amacıyla belirlenir. Bu konuda bilirkişi raporlarının önemi büyüktür. Eskiden kullanılan PMF 1931 yaşam tablosu yerine, günümüzde Türkiye’deki yaşam koşullarına daha uygun olan TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmaktadır. Doktor hatası tazminat miktarı bu tabloya göre hesaplanır.
  2. Manevi Tazminatın Belirlenmesi: Manevi tazminat, hastanın yaşadığı ruhsal çöküntü, acı, elem, keder ve ızdırabın giderilmesine yönelik bir tazminattır. Ancak, manevi tazminatın hesaplanmasında bir objektif ölçüm yöntemi bulunmamaktadır. Bu nedenle manevi tazminat tutarı, hakim tarafından somut olaya göre takdir edilir ve takdir yetkisi kullanılır.

HATALI ESTETİK OPERASYON NEDENİYLE TAZMİNAT DAVALARINDA ZORUNLU ARABULUCULUK

Özel sağlık kurumlarında (örneğin özel hastaneler, tıp merkezleri veya doktor muayenehaneleri) gerçekleştirilen hatalı estetik operasyonlar nedeniyle tazminat davalarının açılması sürecinde, zorunlu arabuluculuk aşaması önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle tüketici mahkemelerinde açılacak tazminat davaları için, zorunlu arabuluculuk sürecinin tamamlanması bir dava şartıdır.

Arabuluculuk süreci, taraflar arasında anlaşmazlıkların mahkemeye gitmeden çözülmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Eğer bu süreç yerine getirilmeden dava açılırsa, açılan dava dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilecektir. Bu durum, zaman kaybı ve ekstra hukuki masraflara yol açabilir.

Bu nedenle, hatalı estetik operasyonlar sonucu oluşan uyuşmazlıklarda, özel hukuk kapsamında değerlendirilen tazminat talepleri için öncelikle zorunlu arabuluculuk sürecine başvurulması gerekmektedir. Sürecin usulüne uygun bir şekilde tamamlanması, dava açma hakkının korunması ve mahkeme sürecinin başlatılabilmesi için önemlidir.

DOKTOR HATASI DURUMUNDA MALPRAKTİS AVUKATI İLE ÇALIŞMANIN ÖNEMİ

Tıbbi malpraktis davaları, teknik, usuli ve delil açısından birçok zorluk içeren karmaşık davalardır. Bu davaların diğer hukuki uyuşmazlıklardan farklı olarak daha derinlemesine bir inceleme ve tecrübe gerektirdiği açıktır. Malpraktis davası açan kişilerin, bu karmaşık süreci doğru bir şekilde yönetebilmeleri için deneyimli bir malpraktis avukatından yardım alması hayati önem taşır.

1. Doktor Hatası Davalarının Teknik Zorluğu

Doktor hatası davaları, tıbbi uygulamalar, prosedürler ve standartlar hakkında derin bir bilgi gerektirir. Sağlık profesyonelinin bu standartlardan sapmasının kanıtlanması, basit bir işlem değildir. Malpraktis konusunda uzmanlaşmış avukatlar, tıbbi belgeleri, prosedürleri ve uzman tanıklığını doğru şekilde yorumlama becerisine sahiptir. Malpraktis avukatları, teknik bilgiyi mahkemede etkili bir şekilde sunarak davanın doğru bir şekilde yargılanmasını sağlarlar.

2. Doktor Hatası Tazminat Davasında Zararın İspatının Zorluğu

Tıbbi malpraktis davalarında, sağlık hizmeti sağlayıcısının ihmali nedeniyle zararın meydana geldiğini kanıtlamak önemli bir zorluktur. Davacı, sağlık profesyonelinin hatalı davranışının doğrudan bir zarara yol açtığını yeterli delil ile ispatlamak zorundadır. Bu, özellikle zararların hemen görünmediği ya da karmaşık tıbbi durumlarla birleştiği durumlarda daha da zorlaşır. Tecrübeli bir malpraktis avukatı, tıbbi kayıtları toplamak, uzman bilirkişilere danışmak ve hatalı davranışla zarar arasındaki bağlantıyı ortaya koymak konusunda önemli bir rol oynar.

3. Karmaşık Usuli Gereklilikler

Doktor hatası tazminat davası, karmaşık hukuki kurallar ve prosedür gereklilikleri içerir. Bu davalar, belirli zaman aşımı süreleri, başvuru gereklilikleri ve delil sunma için belirli tarihler gibi zorlayıcı kurallar içerir. Bu prosedürlere uyulmaması, davanın reddedilmesine yol açabilir. Malpraktis avukatı, bu usuli kuralları çok iyi bildiği için davanın her aşamasında müvekkiline rehberlik eder, kritik tarihlerde gerekli başvuruların yapılmasını ve davanın doğru bir şekilde ilerlemesini sağlar.

4. Yanlış Mahkemede Dava Açma Riski

Tıbbi malpraktis davalarının hangi mahkemede açılacağı, davanın süreci açısından kritik öneme sahiptir. Yanlış mahkemede dava açılması, önemli zaman kayıplarına yol açar ve sürecin karmaşıklığını artırır. Bir malpraktis avukatı, davanın hangi mahkemede açılması gerektiğini değerlendirir ve dava başvurusu doğru mahkemede yapılarak zaman kaybı ve ekstra hukuki masrafların önüne geçilir.

5. Doktor Hatasında Uzlaşma İçin Aracılık Yapmak

Birçok doktor hatası tazminat miktarı talepleri, mahkeme dışı uzlaşma ile çözülmektedir. Ancak, adil bir uzlaşmanın sağlanabilmesi için davanın değeri, tıbbi karmaşıklıklar ve mahkemeye gitmenin olası risklerinin iyi anlaşılması gerekir. Tecrübeli bir malpraktis avukatı, sigorta şirketleri, karşı taraf avukatları ve diğer ilgili kişilerle etkili bir şekilde pazarlık yaparak, müvekkilin hak ettiği malpraktis tazminatını almasını sağlar.

Doktor hatası tazminat davaları, sadece hukuki açıdan karmaşık değil, aynı zamanda mağdurlar için duygusal olarak da yorucu süreçlerdir. Teknik detayların yönetilmesinden usuli kuralların uygulanmasına ve uzlaşma süreçlerine kadar, malpraktis avukatlarının uzmanlığı, davanın başarılı olmasında kritik bir rol oynar. Doğru hukuki destekle, bireyler, adil tazminat alma şanslarını artırabilir ve ihmal eden sağlık profesyonellerini sorumlu tutabilirler.

Diğer makalelerimizi buradan inceleyebilir ve hukuki destek talepleriniz için info@cbhukuk.com üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

YASAL UYARI: Web sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Orbay Çokgör’e aittir ve tüm makaleler elektronik imzalı zaman damgalı olarak hak sahipliğinin tescil edilmesi amacıyla yayınlanmaktadır. Sitemizdeki makalelerin, kaynak link vermeden kopyalanarak veya özetlenerek başka web sitelerinde yayınlanması durumunda, hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.

Önceki yazı
Osmanlı Tapusunun Miras Yoluyla İntikali
keyboard_arrow_up