NAFAKA TÜRLERİ NELERDİR?
Türk hukuk sisteminde nafaka, bireyler arasındaki ekonomik dengeyi sağlamak ve sosyal yardımlaşmayı teşvik etmek amacıyla düzenlenmiştir. Bu kapsamda dört farklı nafaka türü öngörülmüştür:
- Tedbir Nafakası
- Yoksulluk Nafakası
- İştirak Nafakası
- Yardım Nafakası
Her bir nafaka türü, farklı hukuki gerekçelere dayanır ve ayrı şartlara bağlıdır. Bu nedenle nafaka talebinde bulunurken, somut olayın özellikleri dikkate alınır.
Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, boşanma davasından önce veya dava sürecinde talep edilebilir. Bu nafaka türü, ekonomik açıdan zor durumda olan eşin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir.
- Hükmedilme Şartları: Tedbir nafakasında kusur aranmaz. Örneğin, aldatma nedeniyle kusurlu bulunan bir eş dahi tedbir nafakasından yararlanabilir.
- Amaç: Evlilik birliği sona ermeden önce ekonomik açıdan mağduriyetin önlenmesidir.
Yoksulluk Nafakası
Boşanma kararıyla birlikte hükmedilen yoksulluk nafakası, yoksulluğa düşecek eşin ekonomik olarak desteklenmesini amaçlar.
- Hükmedilme Şartları: Boşanma nafakasını talep eden eşin, boşanmada diğer taraftan daha ağır kusurlu olmaması ve boşanma sonucunda yoksulluğa düşecek olması gerekir.
- Amaç: Ekonomik dengesizlik nedeniyle mağduriyetin önlenmesi ve boşanmanın yol açabileceği yoksulluk riskinin azaltılmasıdır.
İştirak Nafakası
İştirak nafakası, velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılmasını sağlar.
- Hükmedilme Şartları: Bu nafaka türü, velayetin bırakılmadığı eş tarafından, ergin olmayan çocuk için ödenir.
- Amaç: Çocuğun üstün yararının korunması ve ebeveynlerin bakım yükümlülüklerini ekonomik olarak paylaşmasıdır.
Yardım Nafakası
Yardım nafakası, ekonomik desteğe muhtaç olan yakınlar için düzenlenmiş bir nafaka türüdür. Türk Medeni Kanunu’nun 364. maddesine göre, bir kişi altsoyu, üstsoyu veya kardeşlerine yardım etmekle yükümlüdür.
- Hükmedilme Şartları: Nafaka alacaklısının yardıma muhtaç olması ve nafaka yükümlüsünün ödeme gücüne sahip olması gerekir.
- Ergin Çocuklar İçin: Ergin çocuklar, eğitimine devam ediyor ve ekonomik destek ihtiyacı duyuyorsa, iştirak nafakası yerine yardım nafakası talep edebilir. Bu durumda nafaka, doğrudan çocuğun kendisine ödenir.
Nafaka türleri, bireylerin ekonomik denge ve sosyal yardım ilişkilerini düzenleyerek bir denge oluşturmayı amaçlar. Her nafaka türü, belirli şartlara bağlı olarak hükmedilir ve kişinin sosyal ve ekonomik durumu göz önünde bulundurulur. Bu düzenlemeler, hem aile bireyleri arasındaki sorumluluğun yerine getirilmesini hem de toplumsal dayanışmayı desteklemeyi hedefler.
BOŞANMA DAVALARINDA NAFAKA TALEBİ
Boşanma davalarında nafaka talebi, tarafların ekonomik durumlarını düzenlemek ve mağduriyetleri önlemek amacıyla sıklıkla gündeme gelir. Boşanma nafakasına ihtiyaç duyduğunu düşünen taraf, boşanma davasıyla birlikte nafaka talebinde bulunabilir. Bu talep, davanın fer’i niteliğinde olduğu için usul ekonomisi açısından da tercih edilen bir uygulamadır.
Nafaka talebi hem anlaşmalı boşanma davalarında hem de çekişmeli boşanma davalarında yapılabilir. Ancak her iki dava türünde nafakaya ilişkin süreç ve şartlar farklılık göstermektedir.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Nafaka Talebi
Anlaşmalı boşanma, tarafların boşanma ve fer’ileri (nafaka, tazminat, velayet, mal paylaşımı vb.) konularında uzlaşmaya vardıkları bir dava türüdür. Bu süreçte nafaka talebiyle ilgili şu noktalar önem taşır:
- Protokolün Hazırlanması:
- Tarafların imzaladığı anlaşmalı boşanma protokolünde nafaka talebi açıkça belirtilmelidir. Bu protokolde nafaka talebi yer almıyorsa, boşanma sonrasında yoksulluk nafakası veya maddi-manevi tazminat talep edilmesi mümkün olmaz.Boşanma protokolü, sözleşme hukuku kapsamında düzenlenmelidir.
- Çünkü anlaşmalı boşanma davalarında kusur tespiti yapılmaz ve nafakanın bağlanması için gerekli olan şartlar bu süreçte ortaya konulamaz.
- İştirak Nafakasının Kamu Düzeni Kapsamı:
- Ergin olmayan çocukların masraflarını karşılamak üzere bağlanan iştirak nafakası kamu düzenine ilişkin bir konudur. Bu nedenle anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakasına dair hiçbir düzenleme yapılmamış olsa dahi, boşanma sonrasında iştirak nafakası için ayrı bir dava açılabilir.
- Çocukların üstün yararını gözeten hakimler, taraflarca iştirak nafakası talep edilmese dahi kamu düzenine dayalı olarak bu nafakaya resen hükmedebilir. Ayrıca tarafların iştirak nafakasından feragat etmesi de geçerli kabul edilmez.
Çekişmeli Boşanma Davasında Nafaka Talebi
Çekişmeli boşanma davalarında nafaka talebi, anlaşmalı davalardan farklı olarak tarafların karşılıklı iddialarını ve taleplerini ispat etme yükümlülüğü altında olduğu bir süreçtir. Bu tür davalarda nafaka talebi genellikle iki aşamalı değerlendirilir:
- Tedbir Nafakası Süreci:
- Dava süresince ekonomik destek sağlanması amacıyla tedbir nafakasına hükmedilebilir. Hakim, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin raporları (SED raporu) dikkate alarak bu konuda bir karar verir. Ancak bazı acil durumlarda, rapor beklenmeksizin tedbir nafakası kararı alınabilir.
- Tedbir nafakasına ilişkin ara kararlara itiraz edilebilir. Örneğin, nafaka ödemekle yükümlü taraf, ekonomik durumunun bu nafakayı karşılamaya uygun olmadığını veya belirlenen miktarın yüksek olduğunu delillerle ispat edebilir. Kira sözleşmeleri, kredi ödemeleri veya faturalar gibi belgeler bu tür itirazlarda kullanılabilir.
- Yoksulluk ve İştirak Nafakası:
- Boşanma kararı kesinleştikten sonra ekonomik olarak zor durumda kalacak eş için yoksulluk nafakası, çocukların masraflarını karşılamak üzere ise iştirak nafakasına hükmedilir.
- Çekişmeli davalarda bu tür nafakalara hükmedilmesi, tarafların ileri sürdükleri iddiaların hukuki delillerle desteklenmesine bağlıdır. Hakimin kanaati, tarafların sunduğu delillere göre şekillenir.
BOŞANMA NAFAKA ŞARTLARI NELERDİR?
Boşanma davalarında nafaka, ekonomik olarak daha güçsüz olan tarafın veya müşterek çocukların korunmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiş hukuki bir mekanizmadır. Boşanmanın taraflar üzerinde yaratacağı maddi ve manevi etkileri dengelemeyi hedefleyen nafaka türleri, boşanma süreci ve sonrası için farklı şartlara bağlıdır. Boşanma nafaka şartları her boşanma davası için ayrı bir değerlendirme ve incelemeye tabidir.
Tedbir nafakası, boşanma davası sürecinde ekonomik olarak güçsüz durumda olan eş ve müşterek çocukların mağduriyet yaşamalarını önlemek amacıyla ödenir. Türk Medeni Kanunu’na göre, tedbir nafakasının özellikleri şunlardır:
- Başlangıcı ve Süresi: Tedbir nafakası, boşanma davasının açılmasıyla başlar ve boşanmanın kesinleşmesiyle sona erer.
- Hükmedilme Şartları: Ekonomik olarak daha güçlü olan eşin mali gücü ve nafaka talep eden tarafın ihtiyaçları dikkate alınır. Hakim, talebe bağlı olarak, tarafların gelir ve giderlerini orantılı şekilde değerlendirerek nafakaya hükmeder.
- Güncellenme Talebi: Gerekli durumlarda tedbir nafakasının artırılması veya azaltılması için hakimden güncelleme talep edilebilir.
Örneğin, taraflardan biri kira, mutfak masrafları gibi günlük ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda ise ve diğer tarafın maddi gücü yeterliyse, hakim bu masrafları karşılayacak bir tedbir nafakası ödenmesine hükmedebilir.
Yoksulluk nafakası, boşanma sonrasında ekonomik olarak zor duruma düşecek eşin geçimini sağlaması için diğer eşin mali gücü oranında yaptığı nakdi yardımdır.
- Kanuni Dayanak ve Şartlar: Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için nafaka talep eden eşin kusurunun daha ağır olmamasını şart koşar. Nafaka yükümlüsünün kusurlu olup olmaması ise nafaka bağlanmasına engel değildir.
- Süresiz Nafaka: Kanunda açıkça belirtildiği üzere, yoksulluk nafakası süresiz olarak bağlanabilir. Ancak tarafların ekonomik durumlarındaki değişiklikler veya yeniden evlenme gibi nedenlerle nafakanın kaldırılması veya azaltılması talep edilebilir.
- Miktarın Belirlenmesi: Yoksulluk nafakası belirlenirken nafaka alacak tarafın kişisel ihtiyaçları (barınma, gıda, sağlık vb.) ve nafaka ödeyecek tarafın mali gücü göz önünde bulundurulur.
İştirak nafakası, müşterek çocukların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hükmedilen bir nafaka türüdür. Boşanma gerçekleşmese dahi ebeveynlerin çocuklarına karşı bakım yükümlülüğü devam eder.
- Kamu Düzeni Niteliği: Çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanması kamu düzeniyle ilişkilidir. Bu nedenle, taraflar iştirak nafakasından feragat edemezler. Hakim, çocuğun üstün yararı doğrultusunda re’sen (kendiliğinden) bu nafakaya hükmedebilir.
- Miktarın Belirlenmesi: Hakim, müşterek çocukların eğitim, sağlık, barınma, giyim ve gıda gibi temel ihtiyaçlarını değerlendirir. Bu süreçte:
- Gerekirse bilirkişi incelemesi yapılabilir.
- İlgili kurumlardan bilgi ve belge temin edilerek nafaka miktarı belirlenir.
- Ödeme Yükümlülüğü: Velayeti almayan eş, müşterek çocukların giderlerini karşılamak üzere, velayeti alan eşe iştirak nafakası öder.
BOŞANMA NAFAKASI DAVASI NEDİR?
Boşanma nafakası davası, boşanma davası sırasında nafaka talebinde bulunmamış olan tarafın, boşanma kararı kesinleştikten sonra nafaka talebinde bulunmak istemesi durumunda açılabilir. Boşanma sırasında nafaka talep edilmemesi, sonradan nafaka talep edilemeyeceği anlamına gelmez.
Boşanma Nafakası Davasının Genel Çerçevesi
Anlaşmalı boşanma davalarında yoksulluk nafakası talebinde bulunulmaması veya bu haktan açıkça feragat edilmesi halinde, sonradan nafaka talebinde bulunulamaz. Çünkü:
- Feragat Durumu: Anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasından açıkça feragat edilmişse, bu haktan yeniden yararlanılamaz.
- Kusur Tespiti: Anlaşmalı boşanma davalarında kusur tespiti yapılmadığı için, sonradan yoksulluk nafakası talebi yönünden bu şart sağlanamaz.
Ancak, iştirak nafakası talebinde bulunulması her zaman mümkündür. Çocuğun üstün yararı ve kamu düzeni gereği, velayet hakkı kendisinde olmayan tarafın müşterek çocuğun giderlerini karşılaması kamu düzenine ilişkindir ve bu talepten feragat edilemez.
Boşanma Nafakası Davasının Tarafları
Nafaka davalarının tarafları şu şekilde belirlenir:
- Davacı: Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmüş olan eş veya müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü ebeveyn.
- Davalı: Nafaka talebine muhatap olan eski eş veya nafaka yükümlüsü.
Nadiren görülse de, yardım nafakası davalarında davalılar, nafaka talep eden kişinin ebeveyni, kardeşi veya çocuğu da olabilir. Ancak bu tür nafaka talepleri, boşanma nafakalarından farklıdır ve bu yazıda detaylandırılmamıştır.
Nafaka Davalarında İspat ve Deliller
Nafaka davasında tarafların haklılıklarını ortaya koymak için sağlam deliller sunmaları gereklidir:
- Yoksulluk Nafakası İçin:
- Kusur Durumu: Davacının boşanma kararında tam kusurlu olmadığı veya daha ağır kusurlu olmadığını kanıtlayan kesinleşmiş mahkeme kararı.
- Yoksulluğun İspatı: Banka hesap dökümleri, sigorta kayıtları, tanık ifadeleri, sosyal ve ekonomik durum araştırması, tapu kayıtları gibi delillerle desteklenmelidir.
- İştirak Nafakası İçin:
- Çocuğun Giderleri: Fatura, fiş, makbuz, banka hesap dökümleri, eğitim harcamalarına ilişkin belgeler gibi deliller.
- Davalının Ekonomik Durumu: Nafaka yükümlüsünün maddi gücünün, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli olduğunu gösterecek belgeler. Gerekirse bilirkişi raporları veya sosyal durum araştırması yapılabilir.
Boşanma Nafakasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler
Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesine göre, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde boşanma nafakası talebinde bulunulabilir. Bu süre hak düşürücü değil, zamanaşımı süresidir. Mahkeme, zamanaşımı itirazı yapılmadıkça bu süreyi kendiliğinden dikkate almaz. Ancak davalı, zamanaşımı def’inde bulunursa dava reddedilir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
- Görevli Mahkeme: Nafaka davalarına bakmakla görevli mahkeme, Aile Mahkemesi’dir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemesi bu davalara Aile Mahkemesi sıfatıyla bakar.
- Yetkili Mahkeme: Türk Medeni Kanunu’nun 177. maddesi uyarınca, boşanma sonrası açılacak nafaka davalarında yetkili mahkeme:
- Davacının yerleşim yeri mahkemesi,
- Davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
Boşanma nafakası davası, boşanma nafaka şartları var olduğu takdirde boşanmanın taraflar üzerindeki maddi etkilerini dengelemeyi amaçlayan önemli bir hukuki araçtır. Yoksulluk nafakası talebi, davacının ekonomik olarak mağduriyet yaşamasını önlerken, iştirak nafakası çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamayı hedefler. Tarafların haklarını korumak adına zamanaşımı sürelerine dikkat edilmesi, doğru delillerin sunulması ve uzman bir boşanma avukatından destek alınması önemlidir.
BOŞANMA NAFAKASI NE KADAR OLUR?
Boşanma nafakası ne kadar olur sorusuna kesin bir cevap vermek mümkün değildir. Boşanma nafaka miktarının belirlenmesi, boşanma aşamasında nafaka türüne ve tarafların ekonomik-sosyal durumlarına bağlı olarak değişir. Tarafların nafaka miktarı üzerinde anlaşması durumunda, hakim bu anlaşmayı değerlendirir ve uygun bulursa onaylar. Ancak anlaşma sağlanamazsa, boşanma nafaka miktarını mahkeme belirler.
Boşanma Nafaka Miktarının Belirlenmesinde Dikkate Alınan Hususlar
Hakim, boşanma nafaka miktarını belirlerken şu kriterleri göz önünde bulundurur:
- Nafaka Borçlusunun Mali Durumu: Nafaka yükümlüsünün maaşı, kira gibi ek gelirleri, mal varlığı ve genel mali gücü.
- Nafaka Alacaklısının İhtiyaçları: Gıda, barınma (kira, elektrik, ısınma gibi), sağlık, ulaşım ve diğer temel giderler.
- Ortak Çocukların Durumu: Çocukların eğitim durumu, yaşları ve özel ihtiyaçları ve çocukların tatil, okul kıyafetleri, ulaşım gibi sosyal masrafları.
- Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları: Tarafların yaşam standartları, sosyal aktiviteleri ve genel ekonomik koşulları.
- Boşanma Sonrasındaki Yoksulluk Durumu: Nafaka talep eden eşin, boşanma sonrası yoksulluğa düşüp düşmeyeceği.
- Boşanmadaki Kusur Durumu: Nafaka alacaklısının, nafaka borçlusundan daha ağır kusurlu olmaması gerekir.
Hakimin Karar Sürecinde İncelediği Deliller
Hakim, taraflardan şu belgeleri ve bilgileri talep edebilir:
- Tarafların mali durumlarını gösteren belgeler (maaş bordrosu, banka hesap dökümleri).
- Tapu, araç kayıtları ve diğer mal varlığı bilgileri.
- Çocukların eğitim masraflarını ve diğer ihtiyaçlarını gösteren faturalar veya belgeler.
- Sosyal ve ekonomik durum araştırma raporları.
Nafakanın Türüne Göre Değişiklikler
- Tedbir Nafakası: Boşanma sürecinde geçici olarak hükmedilir. Tarafların ekonomik durumu ve çocuğun ihtiyaçları dikkate alınır.
- Yoksulluk Nafakası: Süresiz olarak hükmedilebilir ancak talep eden tarafın daha ağır kusurlu olmaması gerekir.
- İştirak Nafakası: Çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, velayet hakkı kendisinde olmayan tarafça ödenir. Hakim, çocuğun menfaatine göre bu nafakayı resen belirler. Müşterek çocuk diğer eş tarafından yurtdışına kaçırılsa bile iştirak nafakasının geçerliliği devam eder.
Boşanma Nafaka Miktarı ve Boşanma Nafaka Süresi
- Boşanma nafaka miktarı sabit bir oranla belirlenmez; her somut olayın koşullarına göre ayrı ayrı değerlendirilir.
- Boşanma nafaka süresi, yoksulluk nafakası için süresiz olabilir, ancak tarafların mali ve sosyal durumlarındaki değişikliklere bağlı olarak azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir.
Boşanma nafaka süresi ve miktarı, tarafların ekonomik durumu, yaşam standartları ve boşanma sonrası oluşabilecek ihtiyaçlar dikkate alınarak hakim tarafından belirlenir. Anlaşmazlık halinde, tarafların sunduğu belgeler ve mahkemenin talep ettiği sosyal-ekonomik durum raporları bu süreçte belirleyici rol oynar. Hakim her somut olayda hakkaniyet ilkesi doğrultusunda boşanma nafaka süresine ve miktarına karar verir.
HAKİM NAFAKAYI NEYE GÖRE BELİRLER?
Hakim nafakayı neye göre belirler sorusunun cevabı nafaka türüne göre farklı kriterleri değerlendirmesine bağlıdır. Tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakaları olmak üzere üç tür nafaka bulunmaktadır. Hakimin nafakayı belirleme sürecinde dikkate aldığı temel noktalar, nafaka türüne ve boşanma nafaka şartlarına göre şu şekilde özetlenebilir
1- Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, boşanma sürecinde ihtiyaç sahibi eşe ve çocuklara ödenen geçici mali destek türüdür. Bu nafaka talebe bağlıdır ve boşanma davası açıldığında talep edilmelidir. Hakim, tedbir nafakasını belirlerken şunları dikkate alır:
- Eşlerin Sosyal ve Ekonomik Durumu: Tarafların gelirleri, mal varlıkları, yaşam standartları ve ekonomik durumları.
- Aile Konutu Durumu: Aile konutunda kimin yaşamaya devam ettiği.
- Müşterek Çocukların İhtiyaçları: Çocukların günlük temel ihtiyaçları, barınma, sağlık, eğitim ve sosyal yaşam masrafları.
Hakim, tarafların gelirlerini değerlendirirken yalnızca maaş gelirine değil, kira geliri gibi diğer tüm kazançlara da bakar. Ayrıca nafaka borçlusunun kira ödememesi gibi avantajları da göz önünde bulundurur.
2- Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek tarafa, diğer tarafın mali gücü oranında süresiz olarak ödenebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 184. maddesi gereği, boşanma davalarında nafaka miktarı tarafların anlaşmasıyla belirlense bile bu miktarın geçerli olabilmesi için hakimin onayı şarttır. Hakim, anlaşma protokolünde belirlenen boşanma nafaka miktarının tarafların ekonomik durumuna uygun olduğunu tespit etmelidir. Bu nafakanın belirlenmesinde hakim aşağıdaki hususları değerlendirir:
- Tarafların Kusur Durumu: Nafaka talep eden tarafın, nafaka borçlusundan daha ağır kusurlu olmaması gerekir.
- Nafaka Borçlusunun Mali Gücü: Nafaka yükümlüsünün maaşı, ek gelirleri ve genel ekonomik durumu.
- Nafaka Alacaklısının İhtiyaçları: Gıda, barınma, fatura, sağlık, ulaşım ve diğer temel ihtiyaçları.
- Müşterek Çocukların Durumu: Çocukların yaşları, sayıları, eğitim ve sağlık masrafları.
3- İştirak Nafakası
Müşterek çocukların bakım, eğitim ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla velayet hakkı kendisinde olmayan ebeveyn tarafından ödenen iştirak nafakası, kamu düzenine ilişkin bir konu olduğundan hakim tarafından resen hükmedilir. Hakimin dikkate aldığı kriterler şunlardır:
- Çocuğun Temel İhtiyaçları: Gıda, giyim, barınma, eğitim, sağlık ve sosyal ihtiyaçlar.
- Velayet Hakkına Sahip Olmayan Ebeveynin Mali Gücü: Nafaka yükümlüsünün ekonomik gücü ve gelir kaynakları.
- Çocuğun Yaşam Standartları: Çocuğun boşanma öncesindeki yaşam standartlarının korunması hedeflenir.
Hakim nafakayı neye göre belirler sorununun en temel kıstası hem tarafların mali gücünü hem de ihtiyaçlarını dengede tutmaya çalışılmasıdır. Tedbir ve yoksulluk nafakası taleple bağlıyken, iştirak nafakası kamu düzenine ilişkin olduğu için hakim tarafından resen hükmedilir. Boşanma nafaka miktarının hakkaniyete uygun olması için detaylı bir sosyal ve ekonomik durum analizi yapılır. Ayrıca nafaka miktarının yıllık olarak güncellenmesi ve tarafların mali durumlarındaki değişikliklere göre düzenlenmesi mümkündür.
HAKİMİN TAKDİR YETKİSİ VE NAFAKANIN GÜNCELLENMESİ
Hakim, nafaka taleplerini değerlendirirken her iki tarafın ekonomik durumunu, nafaka alacak kişinin ihtiyaçlarını ve nafaka ödeyecek kişinin mali gücünü dikkate alır. Ancak şartlar zamanla değişebilir:
- Artırım veya Azaltım Talebi:
- Nafaka alacaklısı, enflasyon veya artan ihtiyaçlar nedeniyle nafakanın artırılmasını talep edebilir.
- Nafaka yükümlüsü ise ekonomik sıkıntılar, iş kaybı veya artan borç yükü gibi nedenlerle nafakanın azaltılmasını isteyebilir.
- İtiraz ve Hukuki Yollar:
- Nafaka kararına itiraz edilebilmesi için deliller sunulmalıdır. Örneğin, nafaka ödemekte zorlanan taraf, gelir kaybını veya maddi sıkıntılarını kira sözleşmeleri, kredi ödeme dekontları gibi belgelerle ispat edebilir.
- Nafaka kararlarına karşı istinaf veya temyiz yoluna gidilebilir.
BOŞANMA NAFAKASI MİKTARI MAAŞIN NE KADARI OLUR?
Boşanma nafaka miktarının belirlenmesi konusunda Türk Medeni Kanunu’nda kesin bir oran veya formül bulunmamaktadır. Hakim, her somut olayın özelliklerine ve tarafların sosyal-ekonomik durumlarına göre nafaka miktarını takdir yetkisini kullanarak belirler. Bu süreçte aşağıdaki faktörler dikkate alınır:
Nafaka Türüne Göre Belirleme Kriterleri
- Yoksulluk Nafakası:
- Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek tarafın yaşam standardını koruması için hükmedilir.
- Hakim, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ve nafaka talep edenin yaşam standardı ve ihtiyaçlarını değerlendirir.
- Nafaka yükümlüsünün nafaka ödedikten sonra maddi zorluk yaşamaması sağlanır.
- Genellikle uygulamada, maaşın yaklaşık %25’i kadar bir oran belirlenir. Ancak bu oran, diğer gelir kaynaklarına (örneğin kira gelirleri) bağlı olarak artırılabilir.
Örnek:
- 20.000 TL maaşı olan bir kişi için %25 oranında yaklaşık 5.000 TL yoksulluk nafakası ödenebilir.
- Eğer kişinin başka gelir kaynakları varsa (örneğin kira geliri), nafaka oranı %50 veya daha fazla olabilir.
- İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası):
- Çocuğun eğitim, sağlık, barınma ve sosyal yaşam ihtiyaçlarına göre belirlenir.
- Hakim, çocuğun üstün yararını gözeterek nafaka miktarını belirler.
- Belirli bir oran olmamakla birlikte, nafaka borçlusunun toplam gelirine ve çocuğun giderlerine göre hesaplama yapılır.
Hakimin Boşanma Nafakası İçin Değerlendirdiği Gelir Kalemleri
Hakim, nafaka yükümlüsünün yalnızca maaşını değil, diğer gelir kaynaklarını da dikkate alır:
- Maaş gelirleri.
- Kira veya taşınmaz gelirleri.
- Faiz veya hisse kazançları.
- Ek işlerden elde edilen gelirler.
- Mal varlığından doğan diğer gelirler.
Hakimin Boşanma Nafakasında Takdir Yetkisi
Hakimin boşanma nafaka miktarını belirlerken şu hususlara dikkat etmesi gerekir:
- Nafaka ödeyen tarafın ekonomik olarak mağdur olmaması.
- Nafaka alan tarafın temel ihtiyaçlarının karşılanması.
- Çocuğun (varsa) üstün yararının gözetilmesi.
- Tarafların Türkiye’de evlilik süresince sahip oldukları yaşam standartlarının korunması.
Sonuç:
- Yoksulluk nafakası genelde maaşın %25-50’si arasında belirlenir; ancak bu kesin bir kural değildir ve diğer gelirler de dikkate alınabilir.
- İştirak nafakası çocuğun ihtiyaçlarına bağlı olarak değişiklik gösterir ve genelde net bir oranla değil, çocuğun giderlerine göre belirlenir.
- Nafaka yükümlüsünün toplam gelir ve mal varlığı kapsamlı şekilde değerlendirilir, maaş dışındaki ek gelirler de dikkate alınır.
Hakimin nihai kararı, hakkaniyet ve yaşam standartlarının korunması ilkesi çerçevesinde verilir. Taraflar ekonomik durumlarında değişiklik olduğunu öne sürerek nafakanın artırılması veya azaltılması için mahkemeye başvurabilir.
Boşanma nafakasının maaşın ne kadarı olacağına dair örnek hesaplama tablosu aşağıda paylaşılmıştır.
Aylık Gelir (TL) | Ortalama Nafaka Miktarı (TL) | Yüzde (%) |
---|
20,000 | 4,000 – 5,000 | 20–25 |
30,000 | 6,000 – 7,500 | 20–25 |
40,000 | 8,000 – 10,000 | 20–25 |
50,000 | 10,000 – 12,500 | 20–25 |
60,000 | 12,000 – 15,000 | 20–25 |
70,000 | 14,000 – 17,500 | 20–25 |
80,000 | 16,000 – 20,000 | 20–25 |
90,000 | 18,000 – 22,500 | 20–25 |
100,000 | 20,000 – 25,000 | 20–25 |
NAFAKA KARARLARININ UYGULANMASI VE NAFAKAYA İTİRAZ
Boşanma davalarında hükmedilen nafakaların uygulanması ve icra süreci ile itiraz süreçleri, nafaka türüne göre değişiklik gösterir.
- Tedbir Nafakası: Tedbir nafakası, boşanma davası süresince geçerli olup, ilamsız icra takibi yoluyla tahsil edilir. Ara karar niteliğinde olduğundan, nafaka miktarına ilişkin olarak her iki taraf da itiraz edebilir ve gerekli delilleri sunarak kararın değiştirilmesini talep edebilir.
- Yoksulluk ve İştirak Nafakası: Mahkeme tarafından boşanma kararıyla birlikte hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakaları ise ilam niteliği taşır ve ilamlı icra yoluyla tahsil edilir. Nafaka miktarının artırılması veya azaltılması talebiyle daha sonra dava açılabilir. Tarafların ekonomik koşullarında meydana gelen değişiklikler bu tür taleplerde dikkate alınır.
Ayrıca nafaka kararlarına yönelik itiraz ve yeniden değerlendirme süreçleri, tarafların ekonomik durumlarına uygun adil çözümler sunulmasına olanak tanır. Bu süreçte hukuki danışmanlık almak, hem süreci hızlandırmak hem de hakların korunmasını sağlamak açısından faydalı olacaktır.
SÜRESİZ NAFAKA (YOKSULLUK NAFAKASI) NEDİR?
Süresiz nafaka, boşanma sonrası maddi olarak zor durumda kalacak eşin, diğer eş tarafından ödenmesi kararlaştırılan nafaka türüdür. Bu nafakanın uygulanabilmesi için belirli şartların bir arada bulunması gerekmektedir. Şartlar sırasıyla şu şekildedir:
Taraflardan Birinin Talepte Bulunması
Mahkeme, süresiz nafakaya ancak talepte bulunan eşin başvurusu ile hükmedebilir. Talep edilmediği takdirde, mahkeme re’sen süresiz nafakaya karar veremez. Ayrıca, talepte bulunan eşin nafaka miktarını açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme, belirtilen miktarla bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez.
Talep Eden Eşin Kusurunun Daha Ağır Olmaması
Süresiz nafaka talep eden eşin daha kusurlu olmaması gerekmektedir. Yani, boşanma sırasında daha büyük kusuru olan eşin lehine nafaka talep edilmesi mümkün değildir. Eşlerden birinin daha fazla kusurlu olması, nafakanın reddedilmesine sebep olur.
Talep Eden Eşin Yoksulluğa Düşmesi
Süresiz nafaka talep eden eşin mali durumu, gelir düzeyi, serveti ve çalışma gücü göz önünde bulundurularak, bu eşin yoksulluğa düşüp düşmediği tespit edilir. Yoksulluk, fahiş bir şekilde ağır olmak zorunda değildir; ancak talep eden eşin evlilik sırasında sahip olduğu yaşam standartlarını sürdürebilecek mali güce sahip olmaması yeterlidir.
Nafaka Ödeyecek Eşin Mali Gücü ile Orantılı Olması
Nafaka ödeyecek olan eşin mali gücü, belirlenen nafakanın miktarıyla orantılı olmalıdır. Örneğin, nafaka ödeyecek eşin mali gücü yoksa, süresiz nafaka ödenmesi mümkün değildir. Nafaka, her iki tarafın ekonomik durumuna uygun olmalıdır.
Türkiye’de Süresiz Nafaka Düzenlemesi
Türk hukukunda, 743 sayılı Medeni Kanun’un 144. maddesi uyarınca, süresiz nafaka düzenlemesi öncesinde yoksulluk nafakası bir yıl ile sınırlandırılmıştı. Bu düzenlemeye göre, kusursuz eşin büyük bir yoksulluğa düşmesi halinde, bu eş lehine en fazla bir yıl süreyle nafakaya hükmedilebilmekteydi. Ancak, 04.05.1988 tarihinde yapılan değişiklikle, 12.05.1988 tarihinden itibaren yoksulluk nafakasının süresiz olacağına dair düzenleme getirilmiştir. Bu tarihten itibaren, nafaka süresiz olarak uygulanmaktadır.
Yabancı ülke hukukları incelendiğinde, Türk hukukundaki süresiz nafaka düzenlemesi genellikle kabul görmemektedir. Çoğu ülke, boşanma nafaka süresini belirli bir zaman dilimiyle sınırlı tutar. Bu da Türk hukukundaki süresiz nafaka uygulamasını, diğer ülkelere göre daha ağır bir düzenleme olarak nitelendirilebilir.
Süresiz nafaka, boşanma sonrası maddi olarak zor durumda kalan eşin hayatını sürdürebilmesi için önemli bir düzenlemedir. Ancak, nafaka talebinde bulunulması, eşlerin kusur durumu ve talep eden eşin yoksulluğa düşüp düşmediği gibi faktörler, boşanma nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınmaktadır.
NAFAKASIZ BOŞANMA MÜMKÜN MÜDÜR?
Nafaka, boşanma davalarında, özellikle yoksulluk nafakası ve diğer nafaka türleri ile ilgili olarak çeşitli durumlar göz önünde bulundurularak verilir. Ancak, bazı özel durumlar söz konusu olduğunda nafaka ödenmesine karar verilmez ve nafakasız boşanma mümkün hale gelir.. Bu durumu özellikle erkekler aleyhine değerlendirecek olursak, nafakaya hükmedilmeyecek durumları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Kadının Evlilik Dışı İlişkisi: Evlilik birliği sırasında, kadının bir başkasıyla ilişkisi olduğu ispatlanmışsa, bu durum nafaka verilmemesini gerektirebilir. Çünkü eşlerden biri, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediğinde, diğer eşe nafaka ödemesi yapılması gerekliliği de sorgulanabilir ve nafakasız boşanmaya karar verilebilir.
- Kadının Kusurlu Olması: Evlilik birliğinin sona ermesine sebep olan vakalarda, kadının kusurlu bulunması durumunda nafaka talep etme hakkı ortadan kalkabilir. Boşanmanın esasını oluşturan sebeplerin sorumlusu olan eşin nafaka alması genellikle hukuka aykırı kabul edilir.
- Kadının Maddi Durumunun İyi Olması: Kadının, kocasından daha yüksek bir maddi gelire sahip olması durumunda, nafaka talep etme hakkı sınırlı olabilir. Eğer kadın, boşanma sonrasında kendi yaşamını sürdürebilecek yeterli gelir seviyesine sahipse, nafakasız boşanmaya karar verilebilir.
- Evlilik Dışı İlişki veya Diğer Gelir Kaynakları: Kadın, nafaka bağlanması kararına rağmen evlilik dışı bir ilişki yaşıyor veya kira geliri gibi ek gelir kaynakları elde ediyorsa, bu durum nafaka ödenmemesini gerektiren bir faktör olabilir. Çünkü nafaka ödeyen taraf, ödemeyi adil bir şekilde yapabilmelidir, fakat alacaklı tarafın başka gelir kaynakları bulunuyorsa bu durum nafaka talebini zayıflatabilir.
- Nafaka Yükümlüsü Olan Erkeğin İşini Kaybetmesi veya Gelir Seviyesinin Azalması: Nafaka yükümlüsü olan erkek, işini kaybetmesi ya da gelirinin önemli ölçüde azalması durumunda, nafaka ödemesinde zorluk yaşayabilir. Bu durum, nafakanın ödenememesi için geçerli bir neden olarak kabul edilebilir. Eğer nafaka yükümlüsünün mali durumu, nafakayı ödeyemeyecek duruma gelmişse, mahkeme tarafından nafaka ödenmemesi ve nafakasız boşanma kararlaştırılabilir.
Her nafaka kararı, somut olayın koşullarına ve tarafların ekonomik durumuna göre değişiklik gösterir. Nafakasız boşanma kararının verilmemesi gereken durumlar arasında, kadının kusurlu bulunması, ek gelir kaynaklarına sahip olması, evlilik dışı ilişki yaşaması veya nafaka yükümlüsünün mali gücünün yeterli olmaması gibi faktörler öne çıkmaktadır.
2025 YILI İÇİN NAFAKA ARTIŞ ORANI NASIL HESAPLANIR?
2025 yılı nafaka artış oranı, her yıl olduğu gibi enflasyon oranlarına ve ekonomik koşullara bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Boşanma davalarında ya da boşanmanın kesinleşmesinin ardından mahkeme, taraflara nafaka bağlayabilir. Nafaka miktarının belirlenmesinde, ekonomik ve sosyal koşullar, tarafların maddi durumu ve çocukların giderleri gibi faktörler dikkate alınır. Zamanla değişen koşullar nedeniyle, nafaka miktarı yetersiz hale gelebilir. Bu durumda, nafaka alan taraf nafaka artırım davası açabilir.
Nafaka Artırım Davası Açılabilmesi İçin Haklı Sebepler
Nafakanın artırılması için açılabilecek davalarda kabul edilen haklı sebepler şunlardır:
- Paranın Değer Kaybetmesi: Enflasyon nedeniyle para değer kaybederse, nafakanın alım gücü azalabilir.
- Ülke Ekonomisinde Kriz Yaşanması: Ekonomik krizler, yaşam maliyetlerini arttırarak nafakanın artırılmasını gerektirebilir.
- Nafaka Yükümlüsünün Ekonomik Olarak Zenginleşmesi: Nafaka yükümlüsü olan kişinin maddi durumunun iyileşmesi, artan gelirinin nafaka ödemesine yansıması beklenir.
- Nafaka Alan Kişinin Yeni Giderlerinin Ortaya Çıkması: Nafaka alan tarafın yaşam koşullarındaki değişiklikler (örneğin, çocukların eğitim giderleri, sağlık harcamaları gibi) nafaka artışını gerektirebilir.
Bu durumlardan biri ya da birkaçı oluştuğunda, nafaka artış oranı yeniden düzenlenebilir. Türk Medeni Kanunu, nafakanın bu gibi durumlar altında arttırılmasına izin verir.
Nafaka Artış Miktarının Hesaplanması
Nafaka artış oranı, Yargıtay kararları doğrultusunda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi) veya TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) oranlarına göre belirlenir. Ancak, bu oranlar sadece birer göstergedir ve ekonomik şartlardaki değişiklikler de göz önünde bulundurularak karar verilebilir.
2025 Yılında Nafaka Artışı İçin TÜFE Oranı
2025 yılı nafaka artış oranı; Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) artış oranına göre hesaplanacaktır. TÜFE, bir önceki yıl ile kıyaslandığında tüketici fiyatlarında meydana gelen genel değişimi ölçen bir endekstir. Bu oran, özellikle nafaka ödeyenler ve alanlar için önemli bir gösterge niteliği taşır, çünkü aile bütçelerini doğrudan etkiler.
Nafaka Artış Oranında Aile Bütçesi Kıstası
Sabit gelirli aileler için nafaka artış oranı, aile bütçesinde önemli değişikliklere yol açabilir. Çocukların eğitimi, sağlık giderleri ve günlük yaşam maliyetleri gibi zorunlu harcamalar düşünüldüğünde, TÜFE artış oranı ile yapılan nafaka artışı, nafaka ödeyen kişilerin mali yükünü artırabilir. Bu sebeple, nafaka ödeyen taraflar için aile bütçesinin daha dikkatli planlanması önemlidir.
MADDİ VE MANEVİ BOŞANMA TAZMİNATI
Boşanma davalarında, boşanma tazminatı talebi, boşanma sürecinde önemli bir yer tutar. Maddi ve manevi tazminat, boşanma sırasında bir eşin diğerine ödeyeceği meblağı ifade eder. Bu boşanma tazminatları, boşanmanın sonuçlarından biri olarak ortaya çıkabilir ve tarafların kusur oranına göre belirlenir. Boşanma davaları, anlaşmalı veya çekişmeli olmasına bağlı olarak tazminat talepleri farklılık gösterebilir.
Anlaşmalı Boşanma Durumunda Boşanma Tazminatı
Anlaşmalı boşanma davalarında, taraflar önceden anlaşarak maddi ve manevi tazminatın miktarını belirleyebilir. Bu durumda, her iki taraf da hangi eşin ne kadar tazminat ödeyeceğini ve ödeme koşullarını kararlaştırabilir. Yani anlaşmalı boşanma davalarında tazminat talebinin koşulları ve miktarı tamamen tarafların özgür iradesine bağlıdır.
Çekişmeli Boşanma Durumunda Tazminat
Çekişmeli boşanma davalarında ise, tazminat talebi için öncelikle kusur tespiti yapılması gerekir. Kusur tespiti, hangi eşin boşanmanın nedenlerinden sorumlu olduğunun belirlenmesi anlamına gelir. Kusur oranı, boşanma tazminatı miktarını etkileyen en önemli faktördür. Tazminat talepleri, boşanmanın ferileri olarak kabul edilir ve boşanma davası ile birlikte mahkemeye sunulabilir.
Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminatın Farkı
Boşanmada maddi tazminat, boşanma sonucu bir eşin mali zararlarını karşılamak için talep edilen bir ödeme türüdür. Genellikle, evlilik birliği sırasında eşin maddi olarak zarar görmesi, ekonomik seviyesinin düşmesi veya yaşam standartlarının olumsuz etkilenmesi durumunda talep edilir. Maddi tazminat, boşanma sonucu kaybedilen veya azalan menfaatlerin karşılanması amacı taşır.
Boşanmada manevi tazminat, boşanma nedeniyle kişilik haklarının ihlal edilmesi veya psikolojik zararların görülmesi durumunda talep edilir. Boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle duygusal ve psikolojik acı çeken eş, manevi tazminat talebinde bulunabilir. Bu, daha çok boşanma sebebiyle yaşanan ruhsal ve psikolojik zararları tazmin etmek amacıyla verilen bir tazminattır.
Boşanma Tazminatı Talebinde Harçlar
Boşanma davasında maddi ve manevi tazminat talebi, boşanma davası ile birlikte sunulabilir. Bu durumda, normalde tazminat davalarında talep edilen nispi harç, boşanma davası için ödenmez. Bu, boşanma ile birlikte talep edilen tazminatlar için hukuki bir kolaylık sağlar.
Boşanma Tazminatı Neye Göre Belirlenir?
Boşanma tazminatı neye göre belirlenir sorusunun cevabı için hukuk sistemimiz, kanun koyucu tarafından belirli kriterler getirilmiş olsa da, belirli ölçütler oldukça genel bırakılmıştır. Bu durum, aile hakimlerine somut olaya göre değerlendirme yapma ve inisiyatif alma imkanı tanır. Kanun koyucunun, tazminatların hesaplanmasında esneklik bırakması, aile mahkemesinin somut olayın şartlarına uygun bir karar verebilmesini sağlar.
Boşanma tazminatı talepleri ve bu taleplerin ne kadar yerine getirileceği, genellikle yerel mahkemelerin vermiş olduğu emsal kararlar ışığında şekillenir. Bu nedenle boşanma davalarında, boşanma tazminatı neye göre belirlenir kıstaslarının incelenmesi ve uygun bir karar verilmesi için önceden hukuki danışmanlık alınması büyük önem taşır.
BOŞANMADA MADDİ TAZMİNAT NEDİR?
Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinin 1. fıkrası, boşanma ile ilgili maddi tazminatın hukuki çerçevesini belirlemiştir.
Türk Medeni Kanunu 174/1. Maddesi’ne Göre:
“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.”
Boşanmada maddi tazminat bir nevi cezai yaptırımdır. Bir zararın doğmasında kusuru olan kişi, kendi kusuru sebebiyle doğan zararı telafi etmek zorundadır. Boşanma davalarında maddi tazminata hükmedilebilmesi için belirli şartların bulunması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma davasında maddi tazminat, tarafların karşılıklı anlaşmasıyla belirlenir, bu yüzden çekişmeli boşanma davalarından farklıdır.
Boşanmada Maddi Tazminat Şartları
Çekişmeli boşanma davalarında maddi tazminata hükmedilebilmesi için, Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesindeki tüm şartların yerine gelmesi gerekmektedir:
- Evlilik birliğinin boşanma ile sona ermiş olması: Örneğin, bir eşin ölümünün ardından mirasçılar tarafından tazminat talep edilmesi mümkün değildir.
- Maddi tazminat talebinde bulunan kişinin kusursuz veya daha az kusurlu olması: Maddi tazminat talebinde bulunan eşin boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olmaması veya daha az kusurlu olması gerekmektedir.
- Mevcut veya beklenen menfaatlerin zedelenmesi: Boşanma tazminatı talep eden eşin, boşanma yüzünden zedelenmiş menfaatlerini ispatlaması gerekmektedir.
- Boşanmaya neden olan olaylardan dolayı tazminat talebi: Boşanma dışında, örneğin trafik kazası veya hekim hatası gibi durumlar nedeniyle tazminat talep edilmesi, boşanma ile ilgisi olmadığı için geçerli bir tazminat sebebi sayılmaz.
Bu şartlar birlikte sağlandığında, boşanmada maddi tazminata hükmedilebilir. Bu süreçte, bir boşanma avukatı ile çalışmak, hak kaybını önlemek açısından önemlidir.
Boşanmada Maddi Tazminatın Hesaplanması
Maddi tazminat, zenginleşme amacı taşımadığından, tazminat talebinde bulunan kişinin mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmiş olduğu ispatlanmalıdır. Bu menfaatler, genellikle evlilik nedeniyle sağlanan bakım, barınma, sağlık hizmetleri ve sosyal ihtiyaçlar gibi alanlarda ortaya çıkar. Evlilik birliği sona erdiğinde, eşin bu desteklerden mahrum kalacağı göz önünde bulundurulur.
Boşanmada maddi tazminat hesaplanırken şu unsurlar dikkate alınabilir:
- Evlilik süresi: Evliliğin uzunluğu, tazminat miktarını etkileyebilir.
- Eşlerin yaşları: Yaş farkları, tazminat miktarını belirleyen faktörlerden biridir.
- Olası Yaşam Süreleri: Eşlerin sağlık durumu ve yaşam süresi, tazminat hesaplamasında dikkate alınabilir.
- Tarafların ekonomik durumu: Her iki eşin mali durumu, tazminatın miktarını doğrudan etkiler.
- Yaşam Özellikleri: Eşlerin yaşam tarzı ve alışkanlıkları, tazminatın miktarını etkileyebilir.
- Meslekleri ve Çalışma Koşulları: Meslek ve çalışma koşulları, tazminatın miktarını belirleyen unsurlardır.
- İş Bulma Olasılıkları: Bir eşin iş bulma olasılığı, tazminat miktarını etkileyebilir.
- Bedensel ve Fiziksel Sağlıkları: Fiziksel sağlık durumları, bir eşin gelecekteki gelirini etkileyebilir.
- Kişisel Birikim ve Yetenekler: Kişinin kişisel birikimi ve yetenekleri, boşanma sonrası yaşamını etkileyebilir.
- Paranın alım gücü: Ekonomik koşullar da tazminat hesaplamasında dikkate alınır.
- Tazminat talep eden eşin yeniden evlenme olasılığı: Boşanma sonrası bir eşin yeniden evlenip evlenmeyeceği de önemli bir faktördür.
- Eşlerin boşanmaya neden olan olaylardaki kusurluluk durumları: Bu durumlar, tazminat miktarını etkileyen temel faktörlerden biridir.
- Sosyal güvenlik ilişkisi: Bir eşin boşanma sonrası diğerinin sigorta avantajlarından yararlanamayacak olması da tazminatın konusu olabilir.
- Yaşam standartlarındaki değişim: Boşanma sonucu yaşam standardında meydana gelecek değişiklikler, tazminat hesaplamasında önemli bir rol oynar.
- Katılma Alacakları: Katılma alacakları ve mal paylaşımı da tazminat miktarını etkileyebilir.
- Sigorta Poliçeleri ve Mal Rejimi: Sigorta poliçeleri ve mal rejiminden alacaklar, tazminat hesaplamasında rol oynar.
- Başka alacaklar: Yoksulluk nafakası, ziynet alacağı gibi diğer alacakların varlığı da tazminat miktarını etkileyebilir.
- Türk Borçlar Kanunu’nun 50, 51 ve 52. maddeleri: Bu maddeler de tazminat talebinde dikkate alınabilir.
Boşanmada maddi tazminat, sadece parasal zararlarla sınırlı değildir. Örneğin, bir ev hanımının boşanma sonrasında ev işlerini, çocuk bakımını üstlenmesi gibi hizmetler de önemli menfaatlerdir. Bu tür menfaatlerin zedelenmesi de boşanma tazminatı talep etme hakkı doğurur. Ayrıca, boşanmada maddi tazminat para olarak istenebileceği gibi, ayın (eşya) olarak da istenebilir.
BOŞANMADA MANEVİ TAZMİNAT NEDİR?
Boşanma nedeniyle manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğramış tarafın ruhsal dengesinin telafi edilmesi ve manevi bütünlüğündeki kaybın giderilmesi amacı taşır.
Türk Medeni Kanunu 174/2. Maddesi’ne Göre:
“Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Boşanma davalarında manevi tazminata hükmedilebilmesi için belirli şartların yerine gelmesi gerekir. Manevi tazminatın hesaplanmasında dikkatli olunmalı, ayrıca tazminat sonradan ıslah edilemez.
Anlaşmalı boşanma davalarında, maddi tazminatta olduğu gibi manevi tazminat da tarafların iradesine bağlı olarak belirlenebilir. Taraflar ayrıca manevi tazminattan feragat edebilir. Bu durum, çekişmeli boşanma davalarından farklıdır.
Boşanmada Manevi Tazminat Şartları
Boşanmada manevi tazminat talebinde bulunulabilmesi için, Türk Medeni Kanunu 174/2. maddesindeki şartların yerine gelmesi gerekmektedir:
- Evlilik birliğinin boşanma ile sona ermiş olması: Boşanmanın gerçekleşmiş olması şarttır.
- Manevi tazminat talep eden eşin kişilik haklarının saldırıya uğramış olması: Kişilik hakları, diğer eşin davranışları nedeniyle saldırıya uğramış olmalıdır.
- Aleyhine tazminat talep edilen eşin kusurlu olması: Manevi tazminat talebine neden olan olaylarda kusurlu olan eş, tazminat talep edilen eş olmalıdır.
- Manevi tazminatın boşanma ve boşanmaya sebebiyet veren olaylardan kaynaklanması: Tazminat talebi, boşanma ve sebep olan olaylarla doğrudan bağlantılı olmalıdır.
Önemli bir nokta şudur; boşanmaya sebep olan her davranış, kişilik haklarına saldırı anlamına gelmez. Örneğin, bir eşin aile konutunu terk etmesi ve geri dönmemesi, kişilik haklarına saldırı oluşturmaz. Kişilik haklarına saldırı sayılabilmesi için, tehdit, hakaret, iftira gibi aşağılayıcı ve küçük düşürücü fiillerin varlığı gereklidir.
Boşanmada Manevi Tazminatın Hesaplanması
Boşanmada manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın ruhsal dengesini telafi etmek amacıyla verilse de, tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması önemlidir. Bu sebeple manevi tazminat hesaplanırken daha somut olgular dikkate alınarak objektif bir değerlendirme yapılmalıdır.
Hakim, manevi tazminat belirlerken aşağıdaki unsurları göz önünde bulundurur:
- Kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın ekonomik ve sosyal durumu: Talep eden tarafın durumu, tazminat miktarını etkileyebilir.
- Kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın boşanmadaki kusuru: Talep eden tarafın kusurlu olup olmadığı ve kusur derecesi, tazminatın miktarını etkiler.
- Kişilik haklarına saldırı teşkil eden fiilin ağırlığı: Kişilik haklarına yönelik saldırının şiddeti belirleyici faktörlerden biridir.
- Kişilik haklarına saldırıda bulunan tarafın kusur derecesi: Saldırıyı gerçekleştiren tarafın kusuru da değerlendirilir.
- Kişilik haklarına saldırıda bulunan tarafın ekonomik ve sosyal durumu: Saldırıyı gerçekleştiren tarafın durumu, tazminat hesaplamasında rol oynar.
- Saldırı sonucu meydana gelen objektif zedelenmenin etkisi: Kişilik haklarına yapılan saldırının, saldırıya uğrayan eş üzerinde bıraktığı objektif etkiler de göz önünde bulundurulur.
Tıpkı maddi tazminatta olduğu gibi, boşanmada manevi tazminatın da zenginleşme amacı taşımaması gerektiği unutulmamalıdır. Manevi tazminat, yalnızca kişilik haklarına yapılan saldırının yol açtığı manevi zararın karşılanması amacıyla verilir. Boşanmada manevi tazminat haricinde eşi tarafından şiddet ya da kötü muameleye uğradığını iddia eden taraf mahkemeden uzaklaştırma kararı talep edebilir.
BOŞANMA TAZMİNATI NASIL ALINIR?
Boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri, iki şekilde yapılabilir:
- Boşanma Davası ile Birlikte Tazminat Talebi:
Boşanma davası açıldığında, maddi ve manevi tazminat talepleri de aynı dava içinde ileri sürülür. Bu durumda, maddi ve manevi tazminat taleplerinin boşanmanın ferileri olması nedeniyle:
- Nispi harç ödenmez: Tazminat talepleri, boşanma davası ile birlikte talep edildiği için, ayrı bir harç ödemek gerekmez.
- Nispi vekalet ücreti de hükmedilmez: Tazminat talepleri boşanma davasının bir parçası olduğu için, vekalet ücreti yalnızca boşanma davası üzerinden hesaplanır.
Bu yol, maddi ve manevi tazminat talebinin boşanma davası ile birlikte yapılması açısından daha stratejik olarak avantajlıdır.
- Boşanma Davası Sonrası Ayrı Tazminat Davası Açma:
Boşanma davası sonuçlandıktan sonra, boşanmaya sebep olan kusurun tespitine dayanarak ayrı bir maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. Ancak bu durumda:
- Nispi harç ödenir: Tazminat davaları ayrı bir dava olduğu için, bu dava için nispi harç ödenmesi gerekir.
- Nispi vekalet ücreti hesaplanır: Vekalet ücreti, açılan ayrı dava üzerinden nispi olarak belirlenir.
Anlaşmalı Boşanma Durumu: Anlaşmalı boşanma davalarında, boşanma protokolüne dahil olmayan maddi veya manevi tazminat talepleri, anlaşmalı boşanma davası sonrasında talep edilemez. Bunun nedeni, anlaşmalı boşanmalarda kusur tespiti yapılmamasıdır. Kusur tespiti, hem maddi hem de manevi tazminat gibi boşanma tazminatı taleplerinin kabul edilebilmesi için yasal bir şarttır. Anlaşmalı boşanma durumunda, boşanma tazminatı talepleri, taraflarca protokole dahil edilmelidir, aksi takdirde daha sonra bu talepler yöneltilemez.
BOŞANMADA TAZMİNATA İTİRAZ EDİLEBİLİR Mİ?
Boşanmada tazminata itiraz etmek mümkündür. Boşanmada tazminata itiraz, boşanma davasına itiraz hakkını kullanan kişi tarafından yapılabilir. Tazminat talebinde bulunan eşin, evlilik birliğinde daha ağır kusurlu olduğu veya maddi ve manevi zarar gören tarafın kendisi olduğu savunulabilir. Bu durumda, tazminat talep eden eşin kusurlu davranışları ve zararı ile ilgili deliller sunulabilir ve boşanmada tazminata itiraz edebilir.
Boşanmada tazminata itiraz etmek için aşağıdaki adımlar izlenebilir:
- Dava Dilekçesinin Tebliği:
Boşanma davacısı veya davalıya, tazminat talebi içeren dava dilekçesi tebliğ edildikten sonra, karşı tarafın itiraz hakkı doğar. - İtiraz Süresi:
Dava dilekçesinin kendisine tebliğ edilmesinden itibaren, iki hafta içinde cevap veya karşı dava dilekçesi verilerek boşanmada tazminata itiraz edilebilir. Bu süre içinde yapılacak başvurular, tazminat taleplerinin reddi veya azaltılması için hukuki zemini oluşturur. - İtiraz Sebepleri:
- Ağır Kusur Savunması: Boşanma tazminatı talep eden eşin, evlilik birliği içinde daha ağır kusurlu olduğu iddia edilebilir.
- Zararın Kendisinde Olduğu İddiası: Eşlerden biri, tazminat talep eden kişinin daha çok zarar gördüğünü belirterek, kendisinin mağduriyetini ön plana çıkarabilir.
Bu şekilde, boşanma davasındaki tazminat taleplerine karşı hukuki bir itirazda bulunmak mümkündür. Boşanmada tazminata itirazın başarılı olabilmesi için delillerin ve mantıklı gerekçelerin mahkemeye sunulması gereklidir.
EVLİLİK SÖZLEŞMESİNDE NAFAKA VE BOŞANMA TAZMİNATINA DAİR DÜZENLEMELER YAPILABİLİR Mİ?
Evlilik sözleşmeleri, Türk Medeni Kanunu uyarınca tarafların mal rejimini belirlemek amacıyla yapılır. Ancak bu sözleşmeler, kişisel hak ve yükümlülüklerle ilgili düzenlemeler içeremez. Evlilik gerçekleşmeden önce taraflar arasında yapılan nafaka veya boşanma tazminatına ilişkin anlaşmalar, hukuki olarak geçersizdir.
Boşanma nafakası ve boşanma tazminatı, evlilik birliği sona erdikten sonra oluşabilecek durumlara bağlıdır ve bu hususlar ancak hâkim kararıyla belirlenir. Dolayısıyla, tarafların önceden bu konuda yaptıkları anlaşmalar bağlayıcı değildir. Evlilik öncesi yapılan anlaşmalarda bu konularda düzenleme yapılmış bile olsa, bu hükümler Türk Medeni Kanunu’na aykırılık sebebiyle geçersizdir.
Tarafların, evlilik sözleşmesi yaparken bu sınırların farkında olması ve kişisel hak ve yükümlülükler konusundaki düzenlemeleri hâkim kararına bırakması gerekmektedir. Bu durum, Türk Medeni Kanunu’nun tarafların menfaatlerini koruma amacı taşıyan düzenlemeleriyle uyumludur.