marka tescili nedir

MARKA NEDİR?

Marka, bir işletmenin ruhunu yansıtan, piyasada varlık göstermek için kritik bir unsur olarak karşımıza çıkar. Bir işletmenin ürünlerini veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt etmek ve tüketicilerde güven oluşturmak için kullanılan bir işarettir. Ancak marka, sadece bir ticari isimden ibaret değildir; aynı zamanda bir kimlik ve bir söylem taşır. Marka tescili ise markanın hukuken korunmasını sağlayan bir süreçtir.

Marka, tüketicilere sunulan bir ürün veya hizmetin kalitesini, güvenilirliğini ve benzersizliğini temsil eder. Bir işletme için marka, o işletmenin karakterini ve değerlerini yansıtır. Tüketiciler marka ile işletmenin arasında bir bağ kurarlar ve bu bağ, sadakat ve tekrar eden satın alma davranışlarıyla ifade edilir.

Markanın oluşturulması ve yönetilmesi, dikkatlice planlanması ve sürekli olarak geliştirilmesi gereken bir süreçtir. Bir marka, sadece bir logo veya sloganla değil, aynı zamanda ürün kalitesi, müşteri hizmetleri, pazarlama iletişimi ve işletme uygulamalarıyla da desteklenmelidir.

Günümüzde rekabetin yoğun olduğu piyasalarda marka, işletmelerin sürdürülebilirlik ve başarı açısından önemli bir avantaj sağlar. Güçlü bir marka, tüketicilerin zihinlerinde kalıcı bir izlenim bırakır ve rakiplerinden ayrışmasını sağlar.

Sonuç olarak, marka, bir işletmenin özünü ve kimliğini temsil eden değerli bir varlıktır. Doğru şekilde yönetildiğinde, marka tüketicilerle güçlü bir bağ kurarak işletmenin büyümesine ve başarısına katkı sağlar.

Sinai Mülkiyet Hukuku Madde 1- (1) Bu Kanunun amacı; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunması ve bu suretle teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesine katkı sağlamaktır.

(2) Bu Kanun; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin başvuruları, tescil ve tescil sonrası işlemleri ve bu hakların ihlaline dair hukuki ve cezai yaptırımları kapsar.

MARKA HAKKI NASIL ALINIR?

Marka hakkı, bir işletmenin veya şahsın yarattığı değerli bir varlıktır; ancak hukuken korunabilmesi için tescil edilmesi gerekmektedir. Marka hakkı nasıl alınır sorusunun cevabı markanın tescil edilmesidir. Marka haklarının tescil edilmesi, sahibine hukuken koruma ve kullanma hakkı sağlar.

Marka tescili, markanın belirli bir ülkenin veya bölgenin marka ofisine başvurularak gerçekleştirilir. Başvuruda, markanın kullanılacağı alan ve sınıflar belirtilir ve genellikle başvuru sahibine ait kimlik bilgileri sunulur. Marka ofisi, başvuruyu inceler ve markanın benzersizliği, tescil edilebilirlik ve diğer yasal gereklilikler açısından değerlendirir.

Marka hakkı tescil edildiğinde, sahibine markanın kullanımı konusunda hukuken koruma sağlanır. Başka bir ifadeyle, marka sahibi, markayı izinsiz kullananlara karşı yasal haklarını koruma ve kullanma yetkisine sahip olur. Ayrıca, marka tescil edilirse, sahibi markayı ticari olarak daha güvenli bir şekilde kullanabilir ve markasını pazarlayabilir.

Marka tescil edilmediğinde, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) uyarınca korunması sorun yaratabilir. Tescilsiz bir markanın korunması ve izinsiz kullanımının engellenmesi daha zor olabilir ve yasal süreçler daha karmaşık hale gelebilir. Bu nedenle, marka haklarının tescil edilmesi, marka sahibinin haklarını koruması ve ispatlaması için önemlidir.

Sonuç olarak, marka hakkı nasıl alınır sorusunun ilk ve en önemli adımı marka tescilidir. Marka haklarının alınması ve korunması işletmeler için son derece önemlidir. Marka tescili, markanın hukuken korunmasını sağlar ve sahibine markayı güvenle kullanma yetkisi verir. Bu nedenle, marka oluşturulurken ve işletme faaliyetlerine başlanırken marka haklarının tescil edilmesi gerekmektedir.

MARKA TESCİLİ NEDİR?

Marka tescili, bir işletmenin veya şahsın ticari markasını yasal olarak koruma altına alması sürecidir. Bu süreç, markayı tescil ettirerek başkalarının aynı veya benzer markayı kullanmasını engelleyerek tüketiciler arasında kafa karışıklığını engellemeyi amaçlar.

İşletmeler için marka tescili, marka hakkının korunmasını sağlar ve fikri mülkiyet haklarının ihlal edilmesini önler. Başkalarının markayı izinsiz kullanmasını engellemek ve markanın benzersizliğini korumak için marka tescili kaçınılmazdır.

Marka tescili, marka işaretinin (logo vb.) yasal olarak güvence altına alınmasını sağlar. Bu işaretler, marka sahibi dışında hiç kimsenin izinsiz kullanmasına izin verilmez. Her ölçekteki işletme için gereklidir ve birçok avantajı bulunmaktadır.

Özetle, marka tescili işletmeler için marka hakkının korunması ve benzersizliğinin sağlanması açısından çok önemlidir..Tescilli markalar, işletmelerin rekabetçi bir avantaj elde etmesine ve güvenilir bir marka imajı oluşturmasına yardımcı olur.

HANGİ MARKALAR TESCİL EDİLEMEZ?

Bir markanın tescil edilebilmesi için öncelikle ayırt edici olması gerekmektedir, yani ürün veya hizmetlerini diğer markalardan net bir şekilde ayırt edebilmesi gerekir. Ancak, tescil için uygun olmayan bazı durumlar vardır. Bu durumlar genellikle aşağıdaki şekildedir:

  • Tanımlayıcı Markalar: Mal veya hizmetlerin kaynağını belirtmek yerine sadece sunulan mal veya hizmetleri tanımlayan markalardır. Örneğin, “Lezzetli Pide” gibi bir marka ismi, pide işletmesinin ürünlerini tanımlamak yerine sadece ürünlerin özelliklerini belirtmektedir.
  • Jenerik Terimler: Bir ürün veya hizmetin ortak adı olan markalardır. Bu tür markalar, genellikle bir kategoriye ait tüm ürünleri veya hizmetleri tanımlar. Örneğin, “İçecek” kelimesi, bir tür gıdayı tanımlamak için kullanılan bir jenerik terimdir ve dolayısıyla tescil edilemez.
  • Aldatıcı veya Kafa Karıştırıcı Markalar: Sunulan mal veya hizmetlerin niteliği veya özellikleri hakkında tüketicileri yanıltma veya şaşırtma olasılığı yüksek olan markalardır. Bu tür markalar, tüketicilerin yanlış anlamalarına veya yanlış beklentilere yol açabilir. “Şahane Ürün”, “Muhteşem Hizmet” gibi ifadeler bu kavrama girer.
  • Uygunsuz Markalar: Saldırganlık içeren veya genel ahlaka uygun olmayan markalardır. Bu tür markalar, toplumun genel kabul görmüş değerlerine aykırı olabilir ve genellikle tescil edilmez.

Bu tür durumlar, marka tescili için uygun olmayan markaları kapsar. Bir marka tescil başvurusu yapmadan önce, markanın bu tescil şartlarını sağlayıp sağlamadığını dikkatlice değerlendirmek önemlidir. Bu şekilde, gereksiz vakit ve maliyetlerden kaçınılabilir ve markanın daha sağlam bir temel üzerine inşa edilmesi sağlanabilir.

marka davaları

MARKA TESCİLİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Marka hakkının korunması, bir iş modelinin veya ürünün geliştirilme aşamasından itibaren büyük önem taşır. Bu koruma, sınai bir hak olan marka tescili ile sağlanır. Gelecekte olası marka ihlallerine karşı önlem almak ve marka hakkını korumak için marka tescili oldukça önemlidir.

  • Tek Kullanım Hakkı: Marka tescili yaptıran kişi veya kuruluş, markayı sadece kendisi kullanabilir. Böylece marka, sahibinin mülkiyetinde ve kontrolünde olur.
  • Hakların Sahipliği: Marka tesciliyle, markanın bütün hakları tescil edilen tarafa ait olur. Bu da marka sahibine markayı istediği şekilde kullanma hakkı verir.
  • Lisans Verme Yetkisi: Tescili yapan taraf, markayı lisanslama yetkisine sahip olur. Bu sayede marka, başka işletmelere lisans verilerek kullanılabilir veya devredilebilir hale gelir.
  • Prestij ve Güvenilirlik: Marka tescili, işletmeye prestij kazandırır. Tescilli bir marka, müşterilerde güven ve kalite algısı oluşturur.
  • Alan Adı Uzantısı Alımı: Tescil yapıldığında, com.tr gibi prestijli alan adı uzantılarının alınması mümkün hale gelir. Bu da markanın çevrimiçi varlığını güçlendirir.
  • Kopyalanmayı Engelleme: Tescil, markanın kopyalanmasını veya benzer markaların kullanılmasını önler. Bu, markanın benzersizliğini korur ve müşterilerin marka ile bağ kurmasını sağlar.
  • Kalite Belgeleri Alımını Kolaylaştırma: Marka tescili, işletmenin kalite standartlarını belgelemesini kolaylaştırır. Bazı kalite belgeleri, marka tescili yapmış işletmelere avantaj sağlar.

Sonuç olarak, marka tescili işletmeler için önemli bir husustur ve markanın uzun vadeli korunması ve güçlendirilmesi için gereklidir. Bu nedenle, marka oluştururken ve işletme faaliyetlerine başlarken marka tescilini göz önünde bulundurmak önemlidir.

MARKA HAKKININ KORUNMASI NASIL SAĞLANIR?

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, marka korumasını sağlamak amacıyla belirli düzenlemeler getirir. Marka koruması, markanın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından ilgili mevzuata uygun bulunması ve Türk marka siciline tescil edilmesi şartıyla başlar. Bu süreçte marka sahibi, Türk marka siciline tescil için başvurduğu tarihten itibaren marka haklarını kullanmaya başlar ve marka hakkının ihlali durumunda hukuki yaptırımları talep etme hakkına sahip olur.

Tescilli marka sahibine, markasını tescil ettirdiği mallar veya hizmetler sınıfında münhasır olarak kullanma hakkı tanınır. Bu, markanın rakipler tarafından izinsiz kullanılmasını engeller ve marka sahibine rekabet avantajı sağlar. Ayrıca, marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda marka sahibi hukuki yaptırımlar talep edebilir.

6769 sayılı Kanun, marka hakkının ihlali olarak kabul edilen fiilleri açıkça tanımlar. Marka sahibinin izni olmaksızın markanın kullanılması, markanın benzerinin kullanılarak taklit edilmesi gibi eylemler marka hakkına tecavüz olarak kabul edilir. Marka sahibi, marka hakkının ihlali durumunda mahkemeye başvurarak ihlalin tespitini, durdurulmasını ve maddi/manevi zararların tazminini talep edebilir.

Ancak, bu haklardan yararlanabilmek için markanın Türk marka siciline tescil edilmiş olması gerekir. Türk marka siciline kayıtlı olmayan markalar için, Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka korumasından yararlanılamaz. Bu durumda, Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümleri kullanılabilir. Haksız rekabet hükümleri, dürüst ticari ilişkilerin korunmasını amaçlar ve marka hakkına sahip olmayan kişilerin marka hakkına tecavüz etmesini önler.

Marka hakkının ihlali durumunda hangi kanundan yararlanılabileceği ve ispat yükünün kime ait olduğu, markanın Türk marka siciline kayıtlı olup olmamasına bağlıdır. Türk marka siciline tescil edilmiş bir marka, hak sahibine 10 yıl boyunca koruma sağlar ve bu süre sonunda yenilenebilir.

MARKA TESCİLİ NASIL YAPILIR?

Marka tescili için mevzuatta belirtilen belirli süreçlerin takip edilmesi gerekir. Marka tescili nasıl yapılır?

  1. Marka Analizi ve Araştırması: Marka tescili nasıl yapılırın ilk adımı analiz ve araştırmadır. İlk olarak, marka haklarının daha önce alınıp alınmadığını kontrol etmek önemlidir. Bu adım, mevcut marka haklarını araştırarak benzersiz bir marka seçilmesini sağlar. Ayrıca, markanın ürün veya hizmetle uyumlu olup olmadığını ve hedef kitleyle uyumlu olduğunu değerlendirmek de önemlidir.
  2. Başvuru Süreci: Marka analizi yapıldıktan sonra, Türk Patent ve Marka Kurumu’na (TÜRKPATENT) başvuru yapılır. Başvuru işlemi  online olarak yapılabilmektedir. TÜRKPATENT, başvuruyu inceler ve uygun bulursa başvuruyu resmi bültende yayınlar.
  3. İtiraz Süreci: Resmi bültende yayınlanan marka başvurusuna herhangi bir itiraz olup olmadığı kontrol edilir. Eğer itiraz yoksa, yaklaşık 2 ay içinde marka tescil başvuru süreci tamamlanır.
  4. Tescil Ücreti: Belirlenen tescil ücretinin yatırılmasının ardından, firma tescil belgesini alabilir. Tescil ücretinin yanı sıra, bazı durumlarda ek ücret talepleri de olabilir.

Tescil sürecinde, markanın özelliği ve türüne göre TÜRKPATENT tarafından tescil kararı verilir. Marka tescili sürecinde detaylı bilgi ve destek almak için marka avukatı yardımı almak, sürecin daha etkili bir şekilde yönetilmesini sağlar.

Hesap Kodları

Hizmet Türü

2024 Yılı İşlem Ücretleri

2.01.01

Tek Sınıflı Marka Başvuru Ücreti

1498,24

2.01.02

Marka Başvurusu Ek Sınıf Ücreti (2.sınıf)

1498,24

2.01.28

Marka Başvurusu Ek Sınıf Ücreti (3.sınıf ve sonraki her bir sınıf için)

1610,11

2.01.03

Marka Tescil Ücreti

3522,95

2.01.04

Marka Tescil Belgesi Sureti Düzenleme Ücreti

1518,58

2.01.05

Marka Sicil Sureti Düzenleme Ücreti

1518,58

2.01.06

Devir-Kısmi Devir İşlemi Kayıt Ücreti

3069,82

2.01.07

Birleşme, Bölünme veya Ayni Sermaye Koyma Borcu Gibi Yapısal Değişikliklere İlişkin İşlem Ücreti

1525,42

2.01.08

Miras Yoluyla İntikal İşlemi Kayıt Ücreti

2592,37

2.01.09

Lisans Kayıt ve Lisans Yenileme Ücreti

5224,39

2.01.10

Rehin İşlemi Kayıt Ücreti

3121,68

2.01.14

Rüçhan Hakkı Kayıt Ücreti

1905,62

2.01.15

Sınıflandırma Listesi Düzenleme Ücreti

437,29

2.01.16

Rüçhan Hakkı Belgesi Düzenleme Ücreti

691,53

2.01.17

Yayımlanan Marka Başvurularına İtiraz Ücreti

406,78

2.01.18

Marka Bilgilerine İlişkin Resmi Yazı Düzenleme Ücreti

101,69

2.01.19

Madrid Protokolü Uyarınca Uluslararası Marka Başvurusunun WIPO’ya Bildirilmesi Ücreti

1854,17

2.01.20

Madrid Protokolü Uyarınca Sonraki Belirleme ve Diğer Taleplerin WIPO ya Bildirilmesi Ücreti

569,49

2.01.21

Madrid Protokolü Uyarınca Yer Değiştirme ve Dönüştürme Ücreti

569,49

2.01.22

Marka Başvurusu Bölünme Ücreti

1464,41

2.01.23

Marka Yenileme Ücreti

4379,89

2.01.24

Koruma Süresi Sona Eren Marka Yenileme Ücreti

7156,59

2.01.25

Marka Kısmi Yenileme Ücreti

4379,89

2.01.26

Koruma Süresi Sona Eren Markanın Kısmi Yenileme Ücreti

7156,59

2.01.27

Tanınmışlık Tespiti Talebi İnceleme Ücreti

12345,76

MARKA TESCİL REDDİNE İTİRAZ EDİLEBİLİR Mİ?

Marka tescil başvuruları, Türk Patent ve Marka Kurumu (Türk Patent) tarafından hem şekli unsurlara uygunluk hem de mutlak red sebepleri açısından incelenir. Mutlak ret sebepleri, markanın tescil edilmesine engel teşkil eden unsurları içerir ve Türk Patent tarafından otomatik olarak değerlendirilir. Eğer Türk Patent, incelemeleri sonucunda mutlak red sebeplerinden birinin varlığını tespit ederse, marka başvurusunu reddeder. Ancak, marka başvuru sahibi, Türk Patent’in marka tescil reddine itiraz etme hakkına sahiptir.

Marka tescil başvurusunun reddedilmesinin bir diğer sebebi de kanunda belirlenen düzenlemelere uygun olmamasıdır. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda mutlak ve nispi ret nedenleri açıkça belirtilmiştir. Mutlak ret nedenleri, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından otomatik olarak dikkate alınırken, nispi ret nedenleri ise kurum tarafından re’sen incelenmez.

Nispi ret nedenlerinin varlığı durumunda, başvurunun ilan edildiği tarihten itibaren üçüncü kişilere 2 aylık bir itiraz süresi verilir. Bu süre içinde, üçüncü kişiler, ilgili nedenlere dayanarak Türk Patent ve Marka Kurumu’na marka tescil reddine itirazda bulunabilirler.

Marka tescilinde mutlak ret nedenleri

Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:

a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.

b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.

c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.

ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.

d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.

e) Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler.

f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler.

g) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler.

ğ) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.

h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.

ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.

i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler.

(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.

(3) Bir marka başvurusu, önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğini gösteren noter onaylı belgenin Kuruma sunulması hâlinde birinci fıkranın (ç) bendine göre reddedilemez. Muvafakatnameye ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

Marka tescilinde nispi ret nedenleri

MADDE 6- (1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.

(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.

(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.

(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.

(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.

(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir. 

(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.

(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.

(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”

MARKA TESCİL REDDİNE İTİRAZ SÜRECİ VE PROSEDÜRÜ

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 20. maddesine göre, Türk Patent’in verdiği tescil reddi kararına itirazda bulunulabilir. Bu itiraz, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından incelenir. Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı, sınai mülkiyet hakları ve geleneksel ürün adları ile ilgili yapılan itirazları doğrudan Kurum Başkanına bağlı olarak değerlendirir.

Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı, marka, patent, faydalı model, tasarım, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adlarına ilişkin kararlara yapılan itirazları inceler. Kurul’un kararları, Kurumun nihai kararıdır ve bu kararlara karşı Kurum nezdinde tekrar itiraz edilemez. Ancak, Kurul’un nihai kararlarına karşı, kararın bildiriminden itibaren marka tescil reddine itiraz için 2 ay içinde Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava açılabilir.

Marka tescil reddine itiraz, marka başvurusunun ret kararının bildirim tarihinden itibaren 2 ay içinde yapılmalıdır. İtiraz dilekçesi, gerekçeler ve delillerle birlikte Türk Patent’e sunulmalıdır. İtiraz Türk Patent nezdinde kayıtlı marka vekilleri aracılığıyla yapılabilir ve bu için vekaletname gerekli değildir.

Kurulun itiraz üzerinde vereceği karar Türk Patent’in nihai kararı niteliğindedir. Eğer Kurul, marka tescil reddine itirazı kısmen ya da tamamen reddederse, bu nihai karara karşı, kararın taraflara bildirilmesinden itibaren iki ay içinde mahkeme nezdinde iptal davası açılabilir. Bu dava, ihtisas mahkemesi olan Ankara Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde açılmalıdır. Bu mahkeme, fikri ve sınai haklar konularında uzmanlaşmış ve yetkili bir mahkemedir.

Ankara Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi, marka tescili gibi sınai mülkiyet haklarına ilişkin konuları ele alır ve karara bağlar. Mahkemenin bu alandaki yetkisi kesindir ve Türk Patent’in nihai kararına karşı yapılan itiraz davaları bu mahkemede görülmektedir. Bu süreç, marka başvurusu sahipleri için Türk Patent’in kararına karşı son bir yasal başvuru hakkı sunar ve mahkeme tarafından nihai bir karara bağlanır. Mahkeme kararına karşı genel hükümler uyarınca istinafa gidilebilir.

marka hakkının korunması

ULUSLARARASI MARKA TESCİLİ NEDİR?

Tescilli marka, sadece tescil edildiği ülkede koruma sağlar. Örneğin, Avrupa Birliği markası (AB markası), Avrupa Birliği’ne üye olan bütün ülkelerde geçerlidir. Ancak, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olmaması sebebiyle, bir markanın AB markası olması o markayı Türkiye’de koruma altına almaz.

Genelde, marka sahipleri markalarını diğer ülkelerde de korumak istediklerinde, her bir ülke için ayrı ayrı başvuru yapmak zorundadır. Ancak, Madrid Sistemi’ne geçilmesiyle, bu süreç kolaylaştırılmıştır. Madrid Anlaşması ve Madrid Protokolü ile düzenlenen uluslararası marka tescili, markanın tek bir başvuru ile birden çok ülkede korunmasını sağlar. Bu süreç, uluslararası markaların kaydını tutan Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nde (WIPO) gerçekleşir.

Uluslararası marka tescili için başvuruda bulunmadan önce, ilgili ulusal marka ofisinde geçerli bir marka başvurusunun veya tescilli bir markanın bulunması gereklidir. Türkiye, 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren Madrid Protokolü ile Madrid Sistemi’ne taraf olmuştur. Bu sayede, marka sahibinin Türkiye’den yapacağı tek bir başvuru ile Madrid Sistemi’ne taraf bütün ülkelerde marka tescili talep etmesi mümkün hale gelmiştir.

Uluslararası alanda marka hakkının korunması için birkaç seçenek vardır. Bunlar arasında Madrid Sistemi üzerinden uluslararası tescil başvurusu yapmak, ulusal ticari marka başvuruları yapmak veya bölgesel ticari marka başvuruları yapmak bulunur. Her bir seçenek, farklı avantajlara ve dezavantajlara sahiptir ve marka hakkının korunmasını sağlamak için en uygun olanı seçmek önemlidir.

Markayı uluslararası alanda korumak için tercih edilebilecek bazı yöntemler:

  1. Uluslararası Tescil (Madrid Sistemi): World Intellectual Property Organization (WIPO) aracılığıyla uluslararası tescil başvurusunda bulunulabilir. Madrid Sistemi, ticari markayı birden fazla ülkede korumak için tek bir başvuruda bulunmaya olanak tanır. Bu yöntem, zaman ve maliyet açısından avantajlı olabilir.
  2. Uluslararası Ticari Marka Başvuruları: Madrid Sistemi dışında kalan ülkelerde hukuki koruma isteniyorsa, ticari markanın korunmak istenildiği her bir ülke için ulusal ticari marka başvuruları yapılmalıdır. Bu yöntem daha fazla zaman alabilir ve maliyetli olabilir, ancak Madrid Sistemi dışında kalan ülkeler için gereklidir.
  3. Bölgesel Ticari Marka Başvuruları: Bazı bölgeler, ticari markayı bölge içindeki birden fazla ülkede korumak için tek bir başvuruda bulunmaya izin veren bölgesel ticari marka sistemleri sunar. Örneğin, Avrupa Birliği ve Afrika Fikri Mülkiyet Örgütü gibi bölgelerde bu tür sistemler bulunmaktadır.

Her ülkenin uluslararası marka tescili ve korunmasına ilişkin kendi yasa ve yönetmelikleri bulunmaktadır. Bu nedenle, uluslararası marka tescili sürecinde yerel yasalara uygun hareket etmek önemlidir.

MADRİD SİSTEMİ KAPSAMINDA ULUSLARARASI MARKA TESCİL SÜRECİ

Madrid Sistemi, uluslararası marka tescili için etkili bir yöntemdir ve marka sahiplerine dünya çapında koruma sağlar. İşte Madrid Sistemi kapsamında uluslararası marka tescil süreci adımları:

  • Yeterlilik: Marka sahipleri, Madrid Protokolü üyesi bir ülkenin vatandaşı olmaları, bu ülkede ikamet etmeleri veya ticari bir işletmelerinin olması durumunda Madrid Sistemi’nden yararlanabilirler. Türkiye, Madrid Protokolü’ne taraf bir ülkedir, bu nedenle Türk marka siciline kayıtlı veya tescil başvurusu yapılmış markalar için uluslararası marka tescili başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılmalıdır.
  • Başvuru Süreci: Marka sahipleri, Türk Patent ve Marka Kurumu’na uluslararası marka tescil başvurusu yaparlar. Kurum, başvuruyu inceler ve markanın uluslararası tescil için gerekli şartları karşılayıp karşılamadığını değerlendirir. Başvuruda hangi ülkelerde markanın korunmasının istendiği açıkça belirtilmelidir.
  • Ücret Ödemesi: Başvuru için hem Türk Patent ve Marka Kurumu’na hem de WIPO’ya bir ücret ödenir. Başvuru ücretleri, başvurunun kapsadığı sınıf sayısı ve ülke sayısına göre değişiklik gösterir.
  • Şeklen İnceleme: Türk Patent ve Marka Kurumu, şeklen incelediği başvuruyu uygun bulması durumunda WIPO’ya iletilir. WIPO, başvuruyu şeklen inceler ve başvurunun uygun ve doğru yapıldığını tespit ederse, başvuruyu Uluslararası Sicil’e kaydederek WIPO Gazetesi’nde yayınlar.
  • Koruma Bildirimi: WIPO, marka korumasının talep edildiği akit ülke ofislerine bu durumu bildirir. Bu aşamadan sonra, akit ülkelerde marka koruması sağlanmış olur.

Madrid Sistemi, marka sahiplerine uluslararası alanda kolay ve etkili bir şekilde marka tescili yapma imkanı sağlar. Bu sistem, markaların dünya çapında korunmasını sağlayarak uluslararası ticarette önemli bir rol oynar.

MARKA HAKKI İHLALİ NEDİR?

Marka hakkı ihlali, bir marka sahibinin izni olmadan markasının kullanılması veya taklit edilmesi durumunu ifade eder. İhlal, marka sahibinin haklarına karşı yapılan eylemleri kapsar ve genellikle aşağıdaki durumları içerir:

  • Markanın İzinsiz Kullanılması: Bir marka sahibinin izni olmadan başka bir kişi veya kuruluşun markayı kullanması, marka hakkı ihlalidir. Bu genellikle markanın aynısının veya çok benzerinin kullanılmasıyla ortaya çıkar.
  • Markanın Taklit Edilmesi: Başkasına ait markanın aynısı veya benzeri bir şekilde taklit edilmesi de marka hakkının ihlaline yol açar. Bu durumda, taklit edilen markanın sahibi, markasının özgünlüğünün korunması amacıyla hukuki yollara başvurabilir.
  • Taklit Edilen Markanın Ürünlerinde Kullanılması: Bir markanın taklit edildiği ürünlerin satılması, ticari alanda kullanılması veya sözleşmeye konu edilmesi de marka hakkı ihlaline neden olan durumlardandır.
  • Marka Hakkının Lisans Yoluyla Kullanılması: Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilen kullanım haklarının lisans anlaşmasına aykırı bir şekilde genişletilmesi veya devredilmesi de marka hakkı ihlali oluşturabilir.

Marka hakkı ihlali, marka sahibine markasının korunması ve haklarının güvence altına alınması için hukuki yollarla başvurma imkanı tanır. Bu, marka sahibinin markasının itibarını ve ticari değerini koruma hakkını sağlar.

MARKA DAVALARI VE SONUÇLARI

Marka hakkının ihlali durumunda, marka sahibine çeşitli hukuki yollarla başvurarak marka hakkının korunması imkânı tanınmıştır. Bu süreç genellikle mahkemeye başvurarak gerçekleşir ve marka hakkının ihlali cezai sorumluluğu da beraberinde getirebilir. Marka hakkının ihlalinde açılacak marka davaları ve bu süreç hakkında detaylı bilgi aşağıda sunulmuştur:

Marka Hakkının İhlalinde Açılacak Marka Davaları

  1. İhtiyati Tedbir ve Haciz Davası: Marka hakkı ihlali durumunda, marka sahibi, mahkemeden ihtiyati tedbir veya haciz kararı talep edebilir. Bu talep, ihlalin hemen durdurulması veya ihlal eden varlıkların koruma altına alınması için yapılır. Bu adım, marka sahibine, ihlalin devam etmesini engelleme ve varlıklarını koruma altına alma imkânı sağlar.
  2. Tazminat Davası: Marka hakkının ihlali sonucunda marka sahibi, marka davalarından biri olan maddi ve manevi tazminat davası açmayı tercih edebilir.  Tazminat davası, marka ihlali nedeniyle doğan zararların giderilmesini amaçlar. Marka sahibi, ihlal sonucu yaşadığı finansal kayıpların yanı sıra itibar kaybı gibi manevi zararların da tazminini talep edebilir.
  3. Tecavüzün Tespiti Davası: Marka sahibi, marka hakkının ihlal edildiğini mahkemeden tespit ettirmek için tecavüzün tespiti davası açabilir. Bu dava, ihlalin somut olarak kanıtlanması ve gelecekteki ihlallerin önlenmesi amacıyla önemlidir. Marka sahibi, marka haklarının ihlal edildiğini ispat etmek ve koruma altına alınmasını sağlamak için bu süreci takip etmelidir.
  4. Marka İhlali Nedeniyle Mal Varlığına El Konulması Talebi: İhlal eden tarafın elinde bulunan marka sahibine ait mal varlığına ilişkin taleplerin yerine getirilmesi için marka davalarından biri olan bu davayı açılabilir. Bu, ihlal eden tarafın varlıklarının tespit edilmesi ve marka sahibine ait varlıkların korunması için gereklidir.

Bu marka davalarına ek olarak, marka sahibi, marka hakkının ihlali nedeniyle cezai sorumluluk talebinde de bulunabilir.

Marka Hakkının İhlalinde Cezai Sorumluluk

Marka hakkının ihlali durumunda, çeşitli cezai yaptırımlar uygulanabilir ve bu yaptırımlar genellikle Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından başlatılan cezai soruşturma sonucunda belirlenir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun ilgili maddelerine göre, marka hakkının ihlali durumunda öngörülen cezai yaptırımlar şunlar olabilir:

  1. Hapis Cezası: Marka hakkına tecavüz eden kişilere belirli bir hapis cezası verilebilir. Bu ceza, marka hakkı ihlali faaliyetlerini gerçekleştirenleri, örneğin mal üretimi, satışı, ithalatı gibi faaliyetleri yürütenleri kapsar. Hapis cezasının süresi ve miktarı, marka ihlalinin niteliğine ve ağırlığına göre değişebilir.
  2. Adli Para Cezası: Para cezası, hapis cezasının yanı sıra uygulanabilen bir diğer yaptırımdır. Mahkeme tarafından belirlenen miktar, marka hakkı ihlali durumuna ve ihlalin boyutuna göre değişiklik gösterebilir. Bu para cezası, ihlalin maddi boyutlarını telafi etmek veya cezalandırmak amacıyla uygulanabilir.
  3. Güvenlik Tedbirleri: Eğer marka ihlali bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde gerçekleşmişse, marka hakkını ihlal eden tüzel kişiye güvenlik tedbirleri uygulanabilir. Bu tedbirler, marka hakkının korunmasını sağlamak ve gelecekteki ihlallerin önlenmesine yönelik olabilir. Bu tedbirler arasında markanın kullanımının durdurulması veya belirli faaliyetlerin kısıtlanması gibi önlemler bulunabilir.

Marka hakkının ihlali durumunda uygulanacak cezai yaptırımlar, ihlalin niteliği, sürekliliği ve etkisi gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ancak bu yaptırımların, marka hakkının korunmasını sağlamak ve marka sahibine haklarını koruma imkanı tanımak amacıyla uygulandığını belirtmek önemlidir.

uluslararası marka tescili

MARKAYA TECAVÜZ DURUMUNDA AÇILABİLECEK MARKA DAVALARI

Markaya tecavüz durumu, bir şirketin markasının izinsiz kullanılması veya kötüye kullanılması anlamına gelir. Bu durum genellikle marka sahibinin ticari itibarını zedeler ve haksız rekabete yol açar. Markaya tecavüz eden faaliyetler arasında marka adının izinsiz kullanımı, benzer veya karıştırıcı markaların kullanımı, sahte ürünlerin üretilmesi ve satılması gibi eylemler bulunabilir. Markaya tecavüz edildiğinde, marka sahibi yasal yollarla haklarını korumak için aşağıda belirtilen marka davalarını açabilir.

  • Markaya Tecavüzün Tespiti Davası

Tespit davası, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının netleştirilmesi için başvurulan bir hukuki süreçtir. Marka hakkına yönelik ihlal durumlarında, hak sahibi kişi, ihlalin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için mahkemeden bu yönde bir karar talep edebilir. Markaya tecavüz edildiği durumlarda, marka sahibi veya lisans sahibi, haklarının ihlal edildiğini veya tehlikede olduğunu belirlemek için bu yola başvurabilir. Ancak tespit davası, icrai bir işlem olmadığı için, genellikle tecavüzün önlenmesi, durdurulması veya tazminat talebi gibi icraî nitelikteki davalarla birlikte ele alınır.

  • Muhtemel Tecavüzün Önlenmesi Davası

Muhtemel tecavüzün önlenmesi davası, henüz gerçekleşmemiş ancak gerçekleşme olasılığı bulunan bir tecavüz fiilinin engellenmesi için başvurulan bir hukuki süreçtir. Tecavüz fiili için gerekli araçların temin edilmesi gibi ihlal hazırlıklarının yapıldığı durumlarda, bu tür bir dava açılabilir. Bu dava, potansiyel bir zararın önlenmesi amacıyla hızlı ve etkili bir müdahale sağlayarak marka hakkının korunmasını amaçlar. Bu sayede, marka sahibi veya lisans sahibi, muhtemel bir markaya tecavüzün zararlarını en aza indirebilir ve marka haklarını koruma altına alabilir.

  • Markaya Tecavüz Fiilinin Durdurulması Davası

Tecavüz fiilinin durdurulması davası, mevcut tecavüz fiillerinin sonlandırılmasını amaçlayan bir hukuki süreçtir ve muhtemel tecavüzün önlenmesi davasından farklıdır. Bu dava türünde, zaten devam etmekte olan bir tecavüz fiilinin etkilerinin durdurulması hedeflenir. Marka hakkı ihlal edilen hak sahibi, tecavüzün devam etmekte olduğu durumlarda bu davayı açabilir. Bu davanın açılabilmesi için mütecavizin kusurlu olması veya davacının zarar görmüş olması gerekmez. Ancak kusurun varlığı durumunda, hak ihlali mağduru, tecavüz fiilinin durdurulması talebinin yanı sıra tazminat da talep edebilir. Bu şekilde, tecavüz fiilinin devamını engellemek ve olası zararları önlemek amacıyla hukuki yollarla mücadele edilir.

  • Markaya Tecavüz Fiilinin Kaldırılması ve Tazminat Davaları

Tecavüz fiilinin kaldırılması ve tazminat davaları, bir marka hakkının ihlal edilmesi durumunda başvurulan marka davaları arasında yer alır. Eğer sona eren bir tecavüz fiilinin etkileri hala devam ediyorsa, tecavüz fiilinin kaldırılması davası açılabilir. Bu davanın açılabilmesi için, örneğin haksız işaretli ürünlerin üretilmiş, sergilenmiş veya satışa sunulmuş olması gibi hukuka aykırı sonuçların meydana gelmiş olması gerekmektedir.

Sınai mülkiyet hakkına yönelik tecavüz fiili aynı zamanda bir haksız fiil niteliği taşır. Bu nedenle, ihlal sonucunda zarara uğrayan hak sahibi, maddi, manevi ve itibar kaybı gibi çeşitli zararlar için tazminat talep edebilir. Bu tazminat talepleri, ihlalin meydana getirdiği zararın telafi edilmesini amaçlar.

MARKA İPTAL DAVASI SEBEPLERİ

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 26. maddesi, markanın iptal edilmesi sonucu doğabilecek birtakım durumları açıkça düzenlemiştir. Markanın iptaline karar verilmesi, markanın hükümsüz kılınmasında olduğu gibi bozucu yenilik doğuran ve inşai nitelikte bir karardır. Marka iptal davası açılabilecek durumlar şunlardır:

  • Kullanılmayan Markaların İptali: Tescilli markalar, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, marka sahibi veya onun izniyle başkaları tarafından haklı bir sebep olmaksızın Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanılmazsa, iptal edilebilir. Ayrıca, markanın kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilmesi durumunda da markanın iptaline karar verilir.
  • Yaygın Ad Haline Gelen Markaların İptali: Marka sahibinin bazı eylemleri sonucunda, tescil edildiği mal veya hizmet kategorisinde yaygın bir ad haline gelen marka hakkında iptal kararı verilebilir. Ayrıca, ilgili mal veya hizmet kategorisinde yaygın bir ad haline gelme durumu, marka sahibinin gerekli ve yeterli önlemleri almamasının bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Bu durumda da ilgili marka iptal edilebilir.
  • Halkı Yanıltıcı Markaların İptali: Bizzat marka sahibi veya onun izniyle başkaları tarafından kullanılan marka, tescilli olduğu mal veya hizmetlerin bazı özellikleri bakımından halkı yanıltıyorsa, iptal edilebilir.
  • Garanti ve Ortak Markaların İptali: Marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından kullanılan ve bu işletmelerin ortak özelliklerini, üretim yöntemlerini, coğrafi kökenlerini ve kalitelerini garanti etmeye yarayan işaretlere “garanti marka” denir. Ortak marka ise, üretim veya ticaret ya da hizmet işletmelerinden oluşan bir grup tarafından kullanılan işarettir. Bu tür markaların teknik şartnamelerine sürekli olarak aykırılık gösteren marka kullanımı tespit edilirse, bu markanın iptal edilmesi mümkündür.

10 Ocak 2024 tarihine kadar marka iptal davası sonucu mahkeme kararıyla, bu tarihten sonra ise Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından verilecek markanın iptaline ilişkin karar geleceğe etkili olacaktır. Ancak, yasa koyucu tarafından öngörülen istisnai durumlarda iptal kararının geçmişe etkili olması mümkündür. Özellikle kamu düzenine ilişkin hallerde, markanın halkı yanıltıcı bir işaret haline gelmesi durumunda, marka iptal davası sonucu verilen iptal kararı geçmişe etkili olarak sonuç doğurabilir.

Diğer faaliyet alanlarımızı buradan inceleyebilir ve hukuki destek talepleriniz için info@cbhukuk.com üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

YASAL UYARI: Web sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Orbay Çokgör’e aittir ve tüm makaleler elektronik imzalı zaman damgalı olarak hak sahipliğinin tescil edilmesi amacıyla yayınlanmaktadır. Sitemizdeki makalelerin, kaynak link vermeden kopyalanarak veya özetlenerek başka web sitelerinde yayınlanması durumunda, hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.

Önceki yazı
Kira Tespit Davası Şartları ve Sonuçları
Sonraki yazı
Yurtdışından Maaş Almanın Vergisel ve Hukuki Boyutu
keyboard_arrow_up