mirasın reddi ve sonuçları

MİRASIN HUKUKİ OLARAK REDDEDİLMESİ VE SONUÇLARI

Mirasın reddi, mirasçının kayıtsız ve şartsız olarak mirasbırakanın mirasını reddetmesi anlamına gelir. Bu işlem, miras bırakanın malvarlığından feragat etmek anlamına gelir ve reddedilen miras, hiçbir koşul olmaksızın mirasçının elinden çıkar. Mirasın reddedilmesinin çeşitli nedenleri olabilir; bu nedenler arasında borçların yüksek olması, mirasın değerinin düşük olması veya diğer mirasçıların haklarını korumak gibi sebepler öne çıkmaktadır.

Hiç kimse bir mirası kabul etmeye zorlanamaz. Mirasın açılması ile terekenin aktif ve pasifi ile kendiliğinden Miras Hukuku kapsamında mirasçılara geçişi yanında, kanun koyucu mirasçılara mirasçılık sıfatını kabul etmeme imkanını da sağlamıştır. Mirasçılar, mirası reddederek, miras bırakanın borçlarından sorumlu olmaktan da kaçınmış olurlar. Ayrıca, bazen mirasçılar diğer mirasçıların haklarını gözetmek amacıyla da reddi mirası tercih edebilirler. Çünkü, bir mirasçının mirası kabul etmesi, diğer mirasçılara karşı bazı paylaşımlar yapma yükümlülüğünü doğurabilir.

Bir kişi, bir mirası kabul etmeyi reddetme kararı verirse, miras bırakanın varlıklarından hiçbir hak veya pay elde edemez. Ancak, mirasın reddi sonrasında kişinin varlıkları korunur ve miras bırakanın borçlarını da devralmaz. Ancak mirası reddeden mirasçı miras bırakanın alacaklarından da yararlanamaz.

Miras reddi işlemi, miras bırakan kişinin ölümünün ardından başlar. Mirasçılar, miras bırakanın malvarlıklarını paylaşmak amacıyla yasal sürece girdiklerinde, bir mirasçı, mirası kabul etmek istemediği takdirde, reddi miras beyanı sunarak bu hakkını kullanabilir. Mirasçının iradesine dayalı olarak yapılan reddiye gerçek red, kanundaki karineye dayalı reddiye ise hükmi red denir.

Türk Medeni Kanunu Madde 609- Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir. Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir

REDDİ MİRAS NEDİR?

Mirasın reddi, ölüm sonrası miras bırakanın tüm varlığını ve borçlarını reddetme eylemidir. Yasal veya atanmış mirasçılar, bu haklarını kullanarak mirası reddedebilirler. Mirasın reddi, Medeni Kanun’un ilgili maddeleri olan 605-618 arasında düzenlenmiştir. Miras hukukunda temel prensip olan külli halefiyet ilkesi gereği, mirasçılık sıfatı miras bırakanın ölümüyle otomatik olarak devreye girer ve miras intikali gerçekleşir. Ancak, miras bırakanın borçlarından sadece mirasın terekesi değil, mirasçıların kişisel mal varlıkları da etkilenir.

Miras, miras bırakanın vefatıyla birlikte mirasçılara kanunen ve derhal geçer. Bu nedenle, mirasçıların ayrı bir irade beyanında bulunmalarına gerek yoktur; miras kendiliğinden devredilir. Ancak, miras bırakan borçlu veya iflas durumunda ise, mirasçılar tereke ile birlikte kendi kişisel varlıklarından da borca karşı sorumlu olabilirler. Ancak, mirasçılar bu borçları üstlenmek istemiyorlarsa, “mirasın reddi” müessesesi devreye girer.

Mirasın reddi hakkı, yalnızca yasal ve atanmış mirasçılara aittir. Miras bırakanın ölümünden önce, mirasın reddi talep edilemez. Ancak, miras bırakan hayatta iken, mirastan feragat etme sözleşmesi yapılabilir veya miras hakkı devredilebilir.

MİRAS NASIL REDDEDİLİR?

Miras nasıl reddedilir sorusunun cevabı; bir mirasçı veya onun vekili tarafından Sulh Hukuk Mahkemesine yapılacak yazılı bir beyan ile gerçekleştirilir. Bu beyanın süresinde ve usulüne uygun bir şekilde yapılması halinde, mirasın reddedildiği kabul edilir ve bundan sonraki işlemler şekli işlemler olarak kabul edilir.

Türk Medeni Kanunu’nun 609/2. maddesi uyarınca, mirasın reddi kayıtsız ve şartsız bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Reddi miras, miras bırakanın geride bıraktığı mal varlığının paylaşımında önemli değişikliklere neden olabilir. Bu nedenle, mirasın reddi, hukuki açıdan yenilik doğurucu bir işlem olarak kabul edilir.

Mirasın reddi, yalnızca mirasçıları değil, aynı zamanda miras bırakanın tüm alacaklılarını da etkileyen bir işlemdir. Bu nedenle, reddi miras beyanının anlaşılabilir, açık, kesin ve net bir şekilde yapılması büyük önem taşır. Aksi takdirde, beyanın geçersiz sayılması ve iptali söz konusu olabilir.

Türk Medeni Kanunu’nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğü’nün 39. maddesi, mirasın reddini düzenlemiştir. Bu maddeye göre, mirasçının mirası reddetmesi halinde, sulh hakimi tarafından bir tutanak düzenlenir. Bu tutanakta, reddeden mirasçının açık kimliği belirtilir ve red beyanı mirası reddeden kişi veya vekili tarafından imzalanır. Vekilin vekaletnamesi de bu tutanağa eklenir.

Bu düzenleme gereği, vekil tarafından yapılacak mirasın reddi istemi için, vekilin vekaletnamesinde özel yetki bulunması gerekmektedir. Yargıtay’ın bu konudaki görüşleri, emsal niteliğinde kararlarla belirlenmiştir. Bu kararlar, vekilin mirasın reddi işlemini gerçekleştirebilmesi için gereken şartları netleştirmiştir.

Miras reddi işlemi sonucu mirasçı mirasbırakanın tüm malvarlığını reddetmiş sayılacağından, Gayrimenkul Hukuku kapsamında miras kalan taşınmazlar için de miras hakkını kaybeder. Bu sebeple reddi miras işlemi yapılmadan önce bir gayrimenkul avukatı desteği almak önemlidir.

reddi mirasın sonuçları

REDDİ MİRAS SÜRESİ NEDİR?

Miras reddi, miras bırakanın ölümünden itibaren 3 ay içerisinde yapılmalıdır. Reddi miras süresi hak düşürücü bir süre olup; mahkeme tarafından resen dikkate alınır. Miras reddi süresinin başlaması yasal ve atanan mirasçılar için faklıdır.

  • Yasal Mirasçılar için reddi miras süresi mirasçıların miras bırakanın öldüğünü öğrendikleri günden itibaren işlemeye başlar.
  • Atanan mirasçılar için reddi miras süresi mirasçı olarak atandıklarını öğrendikleri günden itibaren işleme başlar

Terekenin korunması için defter tutulmasına karar verilmişse üç aylık miras reddi süresi hem yasal hem de atanmış mirasçılar için yazım işleminin tamamlandığının sulh hakimi tarafından kendilerine bildirildiği tarihten itibaren işler. Bu durumda mirasçının miras bırakanın öldüğü tarihi öğrenmesi önemli değildir. Ancak defter tutulması yoluna 3 aylık red süresi geçtikten sonra gidilmesine karar verildiyse red süresi sona ermiş sayılır.

Önemli sebeplerin varlığı halinde, sulh hakimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınan reddi miras süresini uzatabilir veya yeni bir süre öngörebilir. Önemli sebepler arasında, mirasçılardan birinin ağır hasta olması, mirasla ilgili davaların devam etmesi veya benzeri durumlardan kaynaklanan sebepler örnek olarak verilebilir. Bu tür durumlarda hakim, mirasçılara ek süre tanıyabilir.

REDDİ MİRAS SÜRESİ 3 AYI GEÇERSE NE OLUR?

Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesi, mirasın reddi konusunda önemli bir süre düzenlemesi getirir. Bu maddeye göre, mirasçılara mirası reddetme hakkı tanınır ve bu hakkı kullanabilmeleri için 3 aylık bir süreleri vardır. Eğer reddi miras süresi 3 ayı geçerse, Türk Medeni Kanunu’nun 610/1. maddesi gereği, mirası reddetme hakkı düşer. Bu durumda, mirasçılar reddi miras hakkını kullanamayacaklardır.

Bu durumda, yasal reddi miras süresi içinde ve gerekli şekilde mirası reddetmeyen mirasçılar, mirası kayıtsız ve şartsız olarak kabul etmiş sayılır. Yani, mirasçılar süreyi sessizce geçirirse ve reddi miras süresi 3 ayı geçerse bu sessizlik mirası kabul etmiş olmaları anlamına gelir.

Ancak, bu kuralın istisnaları da bulunmaktadır. Özellikle, miras bırakanın vefat tarihinde ödemeden aciz olduğunun açıkça bilindiği veya resmi olarak tespit edildiği durumlarda, mirasçılar mirası reddetmiş sayılırlar. Bu durumda, mirasçılar borç nedeniyle mirası reddetmiş olurlar. Bu tür bir durumda, reddi miras süresi 3 ayı geçerse bile mirasçıların sessizliği mirası kabul etmiş sayılmaz.

Bu nedenle, miras bırakanın borç durumu gibi istisnai durumlar, mirasın reddi sürecini etkileyebilir ve 3 aylık hak düşürücü sürenin işlemesine engel olabilir. Bu tür durumlar, mirasçının reddi miras hakkını kullanabilmesi için ek süre talep etmesine olanak tanıyabilir. Bu hususlar, miras hukuku alanında önemli ve dikkate değer noktalar olup, mirasçının haklarını koruma ve adaletin sağlanması açısından büyük bir öneme sahiptir.

REDDİ MİRAS NASIL YAPILIR?

Reddi miras nasıl yapılır sorusunun cevabı her ne kadar basit olsa da, miras reddi süreci aslında teknik bilgi isteyen ayrıntılı bir süreçtir. Mirasın reddinde yasal prosedürlerin takip edilmesi gerektiği için bir avukatla çalışmak önerilir. Ancak genel olarak, miras nasıl reddedilir sorusunun aşamaları aşağıdaki gibidir:

  • Mirasın reddedileceği kararının verilmesi: Reddi miras kararını vermeden önce, miras bırakan kişinin tüm borçlarını ve diğer yasal yükümlülüklerini öğrenmek gerekir. Bu tespitin en doğru ve kesin yolu terekenin tespiti davası açmaktır.
  • Mirasın reddi için dilekçe hazırlanması: Mirasın reddi dilekçesi, mirasın reddedildiğine dair kayıtsız ve şartsız beyan içeren bir dilekçe olmalıdır. Miras reddi için bu dilekçe ile birlikte yetkili ve görevli mahkemeye başvurulması gereklidir.
  • Miras reddi talebinin kesinleşmesi: Reddi miras dilekçesi mahkeme tarafından işleme alındıktan sonra duruşma günü verilir ve yasal işlemler tamamlanır. Mahkeme kararının kesinleşmesi ile miras reddedilmiş kabul edilir.

MİRASIN REDDİ ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Mirasın reddi, bir mirasçının miras yoluyla kendisine geçen borçları ve alacakları kabul etmeyerek mirasçılık sıfatından feragat etmesi anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu’na göre reddi miras, gerçek red ve hükmen red olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.

Gerçek red, mirasçının kendi iradesiyle mirası kabul etmeyip reddetmesidir ve bunun için belirli bir süre içinde sulh mahkemesine başvurması gerekir. Hükmen red ise mirasbırakanın borçlarının malvarlığından fazla olması halinde, mirasın zaten reddedilmiş sayılmasıdır. Bu durumda mirasçılar ayrıca bir işlem yapmadan da borçlardan sorumlu tutulmazlar.

A) MİRASIN GERÇEK REDDİ

Mirasın gerçek reddi, mirasçıların hiçbir gerekçe sunmak zorunda olmadan, yetkili makama mirası reddettiklerini beyan etmeleriyle gerçekleşen bir işlemdir. Bu işlem, bozucu yenilik doğuran bir hak olarak kabul edilir. Yani, mirasçı, mirası reddettiği takdirde, mirasçılık sıfatını kaybeder ve miras bırakanın ölümünden önce ölmüş gibi kabul edilir.

Mirasın reddi, herhangi bir şarta bağlı olmaksızın yapılabilir. Bu, mirasçının mirası kabul etmeme hakkını istediği şekilde kullanabilmesi anlamına gelir. Ancak, miras reddedildikten sonra, istisnai hükümler dışında geri alınamaz. Mirasçı, mirası reddetmekle birlikte, bir daha bu kararı değiştiremez. Bu durum, mirasın reddinin oldukça ciddi bir hukuki sonuç doğurduğunu gösterir.

Mirasın gerçek reddi, mirasçılık sıfatının sona ermesine yol açar ve reddedilen miras, diğer mirasçılar arasında paylaşılır. Bu işlem, miras bırakanın ölüm anındaki malvarlığına dahil edilmeyen bir mirasçı açısından önemli sonuçlar doğurur.

B) MİRASIN HÜKMEN REDDİ

Mirasın hükmen reddi, mirasbırakanın ölümü anında borca batık olması, yani borçlarının malvarlığından fazla olması durumunda mirasın kendiliğinden reddedilmiş sayılmasını ifade eder. Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesine göre, mirasbırakanın ödeme güçsüzlüğü açıkça belli ise veya resmi belgelerle tespit edilebiliyorsa, mirasçılar ayrıca reddi miras talebinde bulunmadan da mirası reddetmiş kabul edilirler. Ancak, mirasçılar mirasın kabulüne yönelik açık veya örtülü bir işlem yaparlarsa hükmen red hakkını kaybedebilirler. Bu nedenle, borca batık bir miras söz konusu olduğunda mirasçıların bilinçli hareket etmeleri önemlidir.

  • MİRASIN HÜKMEN RED ŞARTLARI

  1. Miras Bırakanın Ölüm Tarihinde Borçlarını Ödemekten Aciz Olması

Miras bırakanın ölüm anında borçlarını ödemekten aciz olması, borçların vadesi gelmiş olmasına rağmen mevcut mali durumun bu borçları karşılamaya yeterli olmaması durumunu ifade eder. Ancak bu durum, borca batıklık ile eşdeğer değildir. Ödemekten aciz olma hali, borçlunun sürekli ve giderilmesi zor bir mali zorluk içinde bulunmasını gerektirirken, borca batıklık borçların aktif malvarlığını aşması durumunu ifade eder. Örneğin, herhangi bir borcu bulunmayan bir kişinin gelir kaynaklarının olmaması nedeniyle ödeme gücünden yoksun olması, borçlarını ödemekten aciz olduğunu gösterir ancak borca batık olduğu anlamına gelmez.

Miras bırakanın ölüm anında borçlarını ödeyemeyecek durumda olması, geçici bir nakit sıkışıklığı ile karıştırılmamalıdır. Örneğin, miras bırakanın borçlarını karşılamaya yetecek düzeyde malvarlığı bulunmasına rağmen, likidite eksikliği nedeniyle borçlarını ödeyememesi, mirasın hükmen reddi için yeterli bir koşul değildir. Hükmen redin gerçekleşebilmesi için miras bırakanın borçlarının terekesinden daha fazla olması gerekmektedir. Örneğin, miras bırakanın 100.000 TL tutarında borcu varken aynı değerde malvarlığı bulunuyorsa, borçlarını ödemekten aciz olduğu kabul edilemez ve dolayısıyla hükmen red şartı sağlanmamış olur.

Mirasın hükmen reddinin gerçekleşip gerçekleşmediği, somut olayın özelliklerine göre mahkeme tarafından değerlendirilecek olup, tarafların sunduğu deliller çerçevesinde hâkim tarafından tespit edilecektir.

  1. Miras Bırakanın Aczinin Açıkça veya Resmen Tespit Edilmiş Olması

Mirasın hükmen reddinin gerçekleşebilmesi için, miras bırakanın ölüm anında borçlarını ödemekten aciz olması tek başına yeterli değildir; bu durumun aynı zamanda açıkça veya resmen tespit edilmesi gerekmektedir.

Miras bırakanın ödeme güçsüzlüğünün açıkça belli olması, onun ekonomik durumunun sosyal çevresi, yakınları ve ticari ilişkide bulunduğu kişiler tarafından bilinir hale gelmesini ifade eder. Ancak bazı durumlarda, borçlu kişi mali durumunu çevresinden gizleyebilir. Örneğin, borç içinde olmayı utanç verici bulduğu için ekonomik sıkıntılarını saklayabilir veya malvarlığının borçlarını karşılamaya yettiği halde, ödeme yapmamak adına kendisini borca batık gibi gösterebilir. Bu tür durumlarda, miras bırakanın terekesinin gerçekten borca batık olup olmadığının belirlenmesi için mahkeme tarafından detaylı bir değerlendirme yapılmalıdır. Hâkim, tanık beyanları da dâhil olmak üzere her türlü delili dikkate alarak karar verecektir.

Ödemeden aczin resmen tespit edilmiş olması, miras bırakanın ödeme güçsüzlüğünü ortaya koyan resmi belgelerle desteklenmesini gerektirir. Bu kapsamda, miras bırakan hakkında başlatılmış icra takipleri, kendisi adına düzenlenmiş aciz vesikaları, iflas veya konkordato ilan etmiş olması ya da tüm malvarlığına haciz konulmuş olması gibi durumlar resmi tespit niteliğindedir. Ancak, miras bırakanın ortağı olduğu bir sermaye şirketinin iflas etmesi, miras bırakanın şahsi olarak borca batık olduğu anlamına gelmeyecektir. Resmi tespit kapsamında değerlendirilecek durumun, doğrudan miras bırakanın kendisiyle ilgili olması gerekmektedir.

  1. Mirasın Hükmen Reddi Halinde Mirasçılık Sıfatının Korunması

Mirasın hükmen reddedildiğinin ileri sürülerek mirasçılık sıfatından kurtulabilmesi için, mirasçının mirası açık bir irade beyanıyla kabul etmemiş olması veya kabul anlamına gelebilecek fiillerde bulunmaması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre, borca batık bir tereke, herhangi bir süre koşuluna bağlı olmaksızın mirasçılar tarafından açık bir irade beyanıyla kabul edilebilir. Ancak kanun koyucu, bazı fiilleri mirasın örtülü kabulü olarak değerlendirmiştir.

Bu çerçevede, TMK’nın 610. maddesi şu hükmü içermektedir:

“Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı mirası reddedemez.
Zamanaşımı veya hak düşürücü sürelerin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebri icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.”

Bu düzenleme doğrultusunda, mirasın hükmen reddinin geçerli olabilmesi için mirasçıların, kanunda belirtilen kabul anlamına gelen davranışlardan kaçınması gerekmektedir. Aksi takdirde, mirasçılar mirası örtülü olarak kabul etmiş sayılabilir ve hükmen redden yararlanamazlar.

mirasın hükmen reddi

  • MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASI

Mirasın hükmen reddi davası, asliye hukuk mahkemelerinde açılan ve mirasın borca batık olduğunun tespitine yönelik bir davadır. Uygulamada bu dava, “terekenin borca batık olduğunun tespiti davası” olarak da adlandırılmaktadır. Mirasçılar, mirasın hükmen reddinin tespiti için mahkemeye başvurarak, miras bırakanın borçlarının malvarlığını aştığını ve bu nedenle mirasın kendiliğinden reddedilmiş sayılması gerektiğini ileri sürebilirler.

Mirasın hükmen reddi davası, kanuni ve atanmış mirasçılar tarafından açılabilir. Bu nedenle, davacı taraf miras bırakanın yasal mirasçıları veya vasiyetname ile atanmış mirasçılarıdır. Ancak, mirasçının reşit olmaması durumunda kayyım atanması gerekmektedir. Vesayet altında bulunan mirasçılar açısından ise hem vesayet makamının hem de denetim makamının izni alınmalıdır.

Dava, tereke alacaklılarına karşı açılmaktadır. Mirasın hükmen reddi davası, tereke alacaklılarının tamamına veya yalnızca birine karşı yöneltilebilir. Mirasın gerçek reddinden farklı olarak, bu dava hasımsız olarak görülemez; mutlaka tereke alacaklılarından birine karşı açılması gerekmektedir. Eğer dava yanlışlıkla hasımsız olarak açılmışsa, mahkeme davacıya belirli bir süre tanıyarak, ilgili alacaklıyı hasım olarak göstermesini isteyecektir.

Bunun yanı sıra, alacağın üçüncü bir kişiye temlik edilmesi durumunda, dava husumet yöneltilen yeni alacaklıya karşı açılmalıdır. Mirasın hükmen reddinin tespiti, mirasçıyı miras borçlarından kurtaracak nitelikte olduğundan, davanın usulüne uygun açılması ve doğru kişilere yöneltilmesi büyük önem taşımaktadır.

  • MAHKEMEDE TEREKENİN BORCA BATIK OLDUĞU NASIL TESPİT EDİLİR?

Terekenin borca batık olup olmadığının tespiti, miras bırakanın malvarlığı ve borçlarının ayrıntılı bir şekilde belirlenmesi ile mümkündür. Bu süreç, mahkeme tarafından çeşitli resmi kurumlar aracılığıyla yapılan sorgulamalarla yapılır. Aşağıdaki kurumlar, terekenin aktif ve pasif unsurlarını belirlemek için başvurulabilecek temel kaynaklardır:

  1. Vergi dairesi: Miras bırakanın vergi borçları ve ödemeleri sorgulanır.
  2. Belediye: Miras bırakanın taşınmazları, yerel vergi borçları gibi unsurlar incelenir.
  3. Trafik Tescil Müdürlüğü: Miras bırakanın aracına dair borçlar ve mülkiyet durumu kontrol edilir.
  4. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü: Miras bırakanın taşınmazları ve bunlara dair olası ipotekler sorgulanır.
  5. Bankalar: Miras bırakanın banka hesapları, kredi borçları ve diğer finansal işlemleri araştırılır.
  6. Şirketler: Miras bırakanın ortağı olduğu şirketlerdeki borçlar, sermaye durumu ve diğer mali yükümlülükler gözden geçirilir.
  7. Fikri Mülkiyet Hakları: Miras bırakanın fikri mülkiyet hakları olabilir ve bu haklardan gelir elde etme durumu  söz konusu olabilir. Mirasbırakanın bu hakları mahkeme tarafından araştırılır.

Mahkeme, bu kurumlardan gelen verileri değerlendirerek, miras bırakanın borçlarının malvarlığını aşıp aşmadığını belirler. Tüm deliller toplandıktan sonra, mahkeme kararını verir.

  • MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASINDA HANGİ DELİLLER KULLANILIR?

Miras bırakanın borç ödemekten aciz olduğunun ispatı için çeşitli deliller kullanılabilir. Resmi belgelerle ispat zorunlu olmasa da, her türlü delil geçerli sayılabilir. Bu kapsamda aşağıdaki delillerle miras bırakanın borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğu ispatlanabilir:

  1. Tanık beyanları: Miras bırakanın borçları ve ödeme gücü ile ilgili tanıkların beyanları delil olarak kullanılabilir.
  2. Vergi dairesi kayıtları: Miras bırakanın vergi borçları ve ödeme durumu, vergi dairesi kayıtlarıyla ispatlanabilir.
  3. İcra dosyaları: Miras bırakanın alacaklılarına karşı açılan icra takipleri, borçların ödenemediğini gösteren önemli delillerdendir.

Bu davada ispat yükü davacıya aittir. Yani, mirasçılar mirasın hükmen reddini talep ettiklerinde, borç ödemekten aciz olunduğunu ispatlamak zorundadırlar.

  • MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASINDA RESEN ARAŞTIRMA

Mahkeme, mirasın hükmen reddi davasında borca batıklığın açık bir şekilde tespit edilmesi için kapsamlı bir araştırma yapmak zorundadır. Bu araştırma, miras bırakanın ölüm tarihindeki malvarlığı ve borçlarını doğru bir şekilde belirlemeye yönelik olmalıdır. Mahkeme, miras bırakanın ikamet ettiği yer ve nüfusa kayıtlı olduğu yer gibi unsurlar üzerinden araştırmalar yaparak, terekenin tüm aktif ve pasif unsurlarını belirlemelidir. Bu kapsamda yapılacak araştırmalar şunları içerebilir:

  1. Tapu Müdürlükleri: Miras bırakanın taşınmazlarına dair bilgiler ve ipotek durumu.
  2. Vergi Daireleri: Miras bırakanın vergi borçları, gelir durumu ve vergi kayıtları.
  3. Bankalar: Miras bırakanın banka hesapları, kredi borçları, kredi kartı borçları gibi finansal yükümlülükleri.
  4. SGK Başkanlığı (Bağkur, SSK, Emekli Sandığı): Miras bırakanın emekli maaşı, sosyal güvenlik borçları gibi kayıtlar.
  5. Zabıta Araştırması: Miras bırakanın borçlarına ilişkin yerel otoritelerden alınacak bilgiler.

Mahkeme, tüm bu araştırmalarla miras bırakanın borçlarının ve malvarlığının tespitini tamamlayarak, terekenin borca batık olup olmadığını belirleyecek ve hükmen reddin tespiti için gerekli kararı verecektir.

  • MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASINDA BİLİRKİŞİ RAPORU

Mirasın hükmen reddi davasında, miras bırakanın ekonomik durumu hakkında kapsamlı bir araştırma yapıldıktan sonra, bilirkişi raporu hazırlanır. Bu rapor, aktif ve pasif unsurlar dikkate alınarak, terekenin borca batık olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapar. Bilirkişi, miras bırakanın malvarlığını ve borçlarını detaylı bir şekilde inceleyerek, terekenin borca batık olup olmadığını belirler.

Bilirkişi raporuna, taraflar itiraz edebilir. Eğer taraflar raporun içeriğine karşı çıkarlar ve itirazda bulunurlarsa, mahkeme bu itirazı değerlendirebilir. Mahkeme, raporu yeterli görmemesi halinde, yeniden bilirkişi raporu alınmasını isteyebilir. Bu, daha objektif bir karar verilmesini sağlamaya yönelik bir adımdır. Bilirkişi raporunun doğruluğu, dava sürecinde büyük bir öneme sahiptir, çünkü bu rapor, mirasın hükmen reddinin tespitine yönelik kararın temelini oluşturur.

  • MİRASIN HÜKMEN REDDİ ZAMANAŞIMI SÜRESİ

Mirasın hükmen reddi davası, zamanaşımına tabi olmayan bir davadır. Yani, mirasçılar, mirasın hükmen reddi için herhangi bir zaman sınırlamasına uymak zorunda değillerdir. Bu dava, her zaman açılabilir. Mirasçılar, miras bırakanın borçlarını ödemekten aciz olduğuna dair bir tespit yapıldığı takdirde, herhangi bir süre koşuluna bağlı kalmaksızın bu davayı açabilirler.

Bu durum, mirasçıların ilerleyen zamanlarda, miras bırakanın borç durumunu öğrenmeleri veya borçlarının farkına varmaları halinde, hükmen reddi tespiti için başvuru yapabilmelerini sağlar. Ancak, mirasçılar mirası kabul etmişlerse, bu durum geri alınamaz. Dolayısıyla mirasın kabul edilmesi, mirasçıyı borçlardan sorumlu hale getirebilir.

  • MİRASI KABUL EDEN MİRASÇININ DURUMU VE HÜKMEN RED SAVUNMASI

Mirasçılar, miras bırakanın borçlarını ödemekten aciz olduğunu bilmeden mirası kabul etmiş veya örtülü olarak kabul etmiş sayılabilirler. Bu durumda, söz konusu mirasçılar, miras bırakanın borçlarından sınırsız şekilde sorumlu olabilirler. Bu olumsuz duruma düşmemek için, miras bırakanın ölüm anında borç ödemekten aciz olduğunun tespiti amacıyla mirasın hükmen reddi davası açılması önemlidir.

Mirasçılar, hükmen reddi tespit ettirmemiş olsalar bile, miras bırakanın alacaklılarına karşı açılacak davalarda hükmen red savunması yapabilirler. Bu savunmalar, açılmış davalarda itiraz olarak sunulabilir ve ön mesele olarak çözümlenir. İcra mahkemelerinde yapılan hükmen red savunmaları ise genellikle bekletici mesele olarak ele alınır.

MİRASIN HÜKMEN REDDİ İLE GERÇEK REDDİ ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?

Mirasın hükmen reddi ile gerçek reddi arasında bazı önemli farklar bulunmaktadır. Bu farklar, davanın açılması, süresi ve sonuçları açısından belirleyici rol oynamaktadır.

  1. Dava Süreci ve Hasım Durumu:

    • Mirasın gerçek reddi davası hasımsız olarak açılabilir, yani mirasçılar tek başlarına mirası reddedebilirler. Bu durumda, reddin geçerli olabilmesi için herhangi bir alacaklıya ya da başka bir tarafa karşı dava açılmasına gerek yoktur.
    • Mirasın hükmen reddi davası ise, davalı olarak tereke alacaklılarının gösterilmesi gereken bir dava türüdür. Bu dava, alacaklıların haklarını koruma amacı taşır, çünkü miras bırakanın borçlarından dolayı sorumluluğun reddedilmesi gerekmektedir.
  2. Zaman Kısıtlaması:

    • Mirasın hükmen reddi davası, herhangi bir süreye tabi olmaksızın her zaman açılabilir. Mirasçılar, mirasın hükmen reddi davasını diledikleri zaman açabilirler, ancak davada borca batıklık durumunun tespiti gereklidir.
    • Mirasın gerçek reddi ise, yasal ve atanmış mirasçılar için belirli bir süreye tabidir. Mirasçıların, miras bırakanın ölümünden itibaren 3 ay içinde, tek taraflı olarak ve herhangi bir gerekçe göstermeksizin mirası reddetmeleri gerekir. Bu süre zarfında reddi yapmayan mirasçılar, mirası kabul etmiş sayılır.
  3. Borç Sorumluluğu ve İlgili Şartlar:

    • Mirasın hükmen reddi davası için miras bırakanın ölüm anında borçlarından aciz durumda olması gereklidir. Eğer miras bırakan borçlarını ödeyememişse ve bu durum tespit edilmişse, mirasçılar, mirası reddedebilirler.
    • Mirasın gerçek reddi halinde, mirası reddeden mirasçılar, miras bırakanın borçlarından sorumlu olmazlar. Ancak, mirasın hükmen reddi durumunda, miras bırakanın ödemekten aciz olduğu anlaşılırsa, reddedilen mirasın mirasçılar tarafından önceki 5 yıl içinde alınan değerler ile sorumluluk yükü doğabilir. Yani, reddeden mirasçılar, miras bırakanın alacaklılarına karşı sorumlu olabilirler, ancak sorumlulukları mirası reddetmelerine rağmen mirasın paylaşılması sırasında belirli bir ölçüde geri verme yükümlülüğünü içerir.

Bu farklar, her iki miras reddinin hukuki etkilerini ve sorumlulukları önemli ölçüde farklılaştırmaktadır. Mirasın gerçek reddi, daha basit bir işlem iken, mirasın hükmen reddi daha karmaşık ve alacaklıların haklarını göz önünde bulunduran bir süreçtir.

REDDİ MİRAS NEREYE YAPILIR?

Mirasın gerçek reddi davası miras bırakanın son  yerleşim yerinde bulunan Sulh Hukuk Mahkemesinde açılır. Ancak mirasın hükmen reddi söz konusuysa yetkili mahkeme alacaklıların davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeridir ve görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.

mirasın reddedilmesinin sonuçları

REDDİ MİRASIN SONUÇLARI NELERDİR?

Mirasın reddi, geri alınması zor olan ve tüm mirasçıları etkileyen bir karardır. Bir mirasçı mirası reddettiğinde, reddeden mirasçı, miras hakkından vazgeçer ve artık mirasçı olarak kabul edilmez. Ancak, tüm mirasçıların muvafakati ile reddi miras kararını geri alabilir. Çünkü miras reddi, mirasın paylaşımını ve mirasçıların haklarını etkileyen bir hukuki işlem olup, bu süreçte tüm mirasçıların rızası büyük önem taşır.

  • Reddi miras yaptıktan sonra ne olur?

Mirasın reddedilmesi, miras bırakılan kişinin mal varlığından feragat etmesi anlamına gelir. Miras reddi, reddedilen kişinin ölümden sonra geride kalan mal varlığına artık sahip olmayacağı ve mirasçılar arasında paylaşılacağı anlamına gelir.

Mirasın reddedilmesiyle birlikte, reddedilen kişi mirasın bir parçası olacak herhangi bir borç, vergi veya yükümlülükten kurtulmuş olur. Ancak, mirasın reddedilmesi aynı zamanda mirasın kabul edilmesi halinde elde edilebilecek bir gelirden de feragat edildiği anlamına gelir.

Miras reddi ile red eden mirasçının mirasçılık hakları sona erer. Reddi mirasın sonuçlarından en önemlisi mirasçılık sıfatının kaybedilmesidir. Miras reddi, mirasın açılışına kadar geriye yürür. Ancak miras reddi, miras bırakanın red eden mirasçıya yaptığı ölüme bağlı tasarrufları etkilemez. Miras bırakanın red edenin lehine yaptığı bir vasiyetname, sigorta talebi vs. geçerli kalır.

Bir kişi mirası reddettiğinde, reddi mirasın sonuçları olarak mirasın paylaşımı yeniden düzenlenecek ve diğer mirasçılar arasında paylaşılacaktır. Bu, reddedilen kişinin miras payının diğer mirasçılar arasında yeniden dağıtılacağı anlamına gelir.

Ayrıca mirası reddeden kişi, mirastan mal kaçırma davası, vekaletin kötüye kullanılması sebebiyle tapu iptal ve tescil davası gibi mirasbırakanın malvarlığına ilişkin davaları açamaz.

  • Bütün mirasçılar mirası reddederse ne olur?

Bütün mirasçılar mirasın reddine karar vermişlerse miras sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Miras bırakanın borçları ödendikten sonra bir bakiye kalırsa; bu değerler sanki mirasçılar mirası reddetmemişler gibi kendilerine dağıtılır. Bu durumda sulh hukuk mahkemesi, mirası iflas hükümlerine göre tasfiye eder. Tasfiye sonucunda artı bir değer kalırsa, kalan değer mirası reddetmemiş gibi mirasçılara dağıtılır.

Kanun koyucu birinci zümredeki mirasçıların tümünün mirası reddetmeleri halinde bunların paylarının sağ kalan eşe geçeceği esasını kabul etmiştir. Kanun koyucu, altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde ikinci zümre mirasçıların değil; bu retten sağ kalan eşin yararlanmasını görüşünü benimsemiştir.

Tek mirasçı varsa, o tek mirasçı veya birden fazla mirasçı varsa bu mirasçıların tümü kendilerinden sonra gelen bütün mirasçılar lehine mirası reddebilirler. Bu reddin amacı mirasçının miras payını doğrudan doğruya sonra gelen mirasçılara bırakma isteğidir. Bu durum miras reddinin kayıtsız ve şartsız olmasına istisna bir durumdur. Miras reddinin lehine yapıldığı kişi miras teklifinin kendine yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde mirası kabul ettiklerini açıklamalıdırlar.

  • Mirasın reddi halinde miras kime geçer?

Mirasın reddedilmesi, yalnızca reddeden mirasçı için sonuç doğurur. Reddeden yasal mirasçının hissesi, miras açıldığı anda kendisi hayatta değilmiş gibi diğer hak sahiplerine geçer. Reddeden mirasçı, mirasın bölüşümüne katılamaz ve mirasın aktiflerine ilişkin hiçbir hakka sahip olmaz. Reddeden mirasçı, miras bırakanın ölüm anında mirasçı olmamış gibi kabul edilir ve yerine diğer mirasçılar sırasıyla gelir.

Mirası reddeden mirasçının payı kendi altsoyuna geçer. Mirası reddeden sanki miras bırakandan önce ölmüş gibi kabul edilir. Mirası reddeden atanmış mirasçı, miras bırakandan önce ölmüş kabul edilir. Onun payına ilişkin olarak miras bırakan farklı bir düzenleme öngörmemişse, miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır.

  • Mirasçıların tamamı mirası redderse ne olur?

Miras bırakanın altsoyu tamamen reddederse miras, hayatta kalan eşe geçer ve eş tek başına mirasçı olur.

Atanmış mirasçı mirası reddederse, hissesi miras bırakanın en yakın yasal mirasçısına geçer. Ancak miras bırakanın ölümüne bağlı olarak başka bir sonuç öngörmesi de mümkündür. Yani miras bırakan, reddedildiğinde mirasın kendi yasal mirasçılarına geçmeyeceğini öngörebileceği gibi, reddedenin yasal mirasçılarına veya başka bir kişiye geçebileceğini de öngörebilir.

  • Kardeşlerden biri reddi miras yaparsa ne olur?

Kardeşlerden biri reddi miras yaparsa, bu kardeş mirasçılık sıfatını kaybeder. Bu durumda, reddi yapan kardeşin miras payı, kalan mirasçılar arasında eşit olarak paylaştırılır. Örneğin, murisin iki kardeşi varsa ve biri reddi miras yaparsa, diğer kardeşin miras payı artar. Eğer murisin 1/2’lik miras payına sahip olan kardeşlerden biri reddi miras yaparsa, diğer kardeşin miras payı 1/2’den 3/4’e yükselir.

Kardeşlerden biri reddi miras yaparsa, miras payı sırasıyla; Murisin alt soyuna (çocukları, torunları vb.), murisin sağ kalan eşine, murisin anne ve babasına, murisin kardeşlerine, murisin büyükanne ve büyükbabasına, murisin amca ve teyzelerine, murisin hala ve eniştelerine geçer.

  • Reddi miras yapanın çocuğuna miras kalır mı?

Mirasın reddi davalarında önemli bir husus, reddi miras yapanın çocuğuna miras kalır mı yoksa kalmaz mı sorusudur.

Mirasın reddi davalarında unutulmamalıdır ki, mirası reddeden kişi, miras bırakanın ölümünden sonra mirası reddettiği kişiden önce ölmüş gibi kabul edilir. Bu nedenle, reddi miras yapanın çocuğuna miras kalır mı sorusununa kanun uyarınca olumlu cevap vermek gerekir. Reddi miras durumunda kişiye kalan miraslar bir sonraki alt soya geçer.

Reddi miras yapanın çocuğuna miras kalır mı sorununun tek istisnai durumu, mirasbırakanın tüm alt soyunun mirası reddetmesi durumudur. Bu durumda, mirasbırakanın tüm çocukları da mirası reddederse, miras torunlara geçmez. Yani, mirasbırakanın tüm alt soyunun mirası reddetmesi halinde, miras alt soya değil, başka mirasçılara geçer.

Özetlemek gerekirse, mirasın reddi durumunda mirası reddeden kişinin çocuklarına miras geçer. Ancak, bu kuralın bir istisnası vardır ve mirasbırakanın tüm alt soyunun mirası reddetmesi durumunda miras torunlara geçmez. Bu nedenle, mirasın reddi davalarında mirasbırakanın alt soyunun tutumu önemli bir faktördür.

BORCUM VAR REDDİ MİRAS YAPABİLİR MİYİM?

Borcum var reddi miras yapabilir miyim sorunu çok karşılaşılan bir durumdur. Bir mirasın reddedilmesi, diğer mirasçıların yararına olabilir çünkü reddedilen kişinin payı diğer mirasçılar arasında yeniden dağıtılacaktır.

Mirasçılardan birinin çok fazla borcu varsa ve ödemeden aciz durumdaysa diğer mirasçılara maddi anlamda zarar vermemek için mirası reddedebilir. Genelde borç içindeki mirasçılar; miras bırakandan kalan terekeye borçluların başvurmaması ve haciz uygulamaması için reddi miras yoluna başvururlar.

Bu durum muvazaalı bir işlem gibi gözükse de hukuken bir engel yoktur ve borç içindeki mirasçı mirası reddetme hakkına sahiptir. Ancak böyle bir durumda borçlu mirasçının alacakları miras reddinin iptali için dava açmak yolunu gidebilir ve alacaklarını terekeye yöneltme talebinde bulunabilir.

Mirasın reddedilmesi aynı zamanda miras bırakan kişinin borçları veya yükümlülükleri için bir çözüm de sağlayabilir. Örneğin, miras bırakan kişinin mal varlığına çok sayıda borç varsa ve miras kabul edildiğinde bu borçlar reddedilen kişiyi zor durumda bırakacaksa, mirasın reddedilmesi reddedilen kişinin borç yükünden kurtulmasına yardımcı olabilir.

REDDİ MİRASIN GERİ ALINMASI MÜMKÜN MÜDÜR?

Mirasın reddi, kural olarak geri alınamaz. Mirasçılar, mirası reddettikleri takdirde, bu kararı geri döndüremezler ve reddettikleri miras, diğer mirasçılar arasında paylaşılmak üzere geçer. Ancak, istisnai olarak, belirli koşullar altında mirası reddeden mirasçı, ret kararının iptalini talep edebilir. Bu istisnai durumlar şunlardır:

  1. Yanılma, Aldatma veya Korkutma Durumu: Mirası reddeden mirasçı, ret iradesini kullanırken yanıldığını, aldatıldığını veya korkutulduğunu iddia edebilir. Bu durumda, mirasçı, iddialarını delillerle ispatlamak zorundadır. Eğer bu iddialar ispatlanırsa, reddi miras kararı iptal edilebilir.
  2. Diğer Mirasçıların Onayı: Mirası reddeden mirasçının, kararın iptali için başvurması durumunda, diğer mirasçıların tamamının bu talebe onay vermesi gerekebilir. Yani, diğer mirasçılar, reddi miras yapan kişinin kararını geri almasına onay verirlerse, mirasçı, bu kararın iptalini talep edebilir.

Bu durumlar gerçekleştiğinde, reddi miras yapan mirasçı, iptal için dava açarak, mirasın kabulüne ilişkin bir karar alabilir. Ancak, bu istisnai durumlar dışında, reddedilen miras geri alınamaz ve karar kesinleşir.

miras reddinin iptali davası

MİRAS REDDİNİN İPTALİ DAVASI NEDİR?

Mirasçı aşırı borçlu olduğunda, mirası bilinçli bir şekilde reddetmek suretiyle, miras alacaklılarının değil diğer mirasçıların yararlanmasını amaçlayabilir. Mirasın kötüniyetli reddi, bir mirasçının sadece kendi alacaklılarını zarara uğratmak amacıyla mirası reddetmesi durumunu ifade eder. Bu, bir mirasçının malvarlığının aktifi, pasiflerini (borçlarını) karşılamaya yetmediğinde ve sadece kendi alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddettiğinde gerçekleşir. Mirasın kötüniyetli reddi, farklı amaçlarla da gerçekleştirilebilecek bir eylem olmakla birlikte, genellikle mirasçının kendi borçlarını ödemekten kaçınmak suretiyle malvarlığını koruma amacını taşır.

Bu durumu engellemek için kanun koyucu Türk Medeni Kanun 617. Madde ile alacaklıların miras reddinin iptali davası ile iptali isteyebileceklerini düzenlemiştir. Alacaklılar eğer kendilerine yeterli bir teminat verilmemişse red tarihinden başlayarak 6 ay içinde miras reddinin iptali davası açabilirler. Ancak bu davanın açılabilmesi için borcun mirasın reddedildiği anda mevcut olması gerekir.

Mirasın reddinin iptali davasına bakmaya görevli ve yetkili mahkeme konusunda asliye hukuk mahkemesi bu davada görevlidir. Yetkili mahkeme ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.

Türk Medeni Kanunu’nun 617. maddesine göre, mahkemece miras reddinin iptaline karar verildiğinde, miras yani miras bırakanın terekesi resmi tasfiyeye tabi olur. Bu süreçte, mirastan reddeden mirasçının hakkına düşen bir pay varsa, öncelikle itiraz eden alacaklıların alacakları ödenir. Ancak mirasçının payı, bu alacaklıların tüm alacaklarını karşılayacak kadar yeterli değilse, pay, alacaklıların alacak oranlarına göre garameten paylaştırılır.

Miras reddinin iptali davasını açan alacaklıların alacakları ödendikten sonra miras payından geriye bir şey kalırsa, davayı açmayan diğer alacaklıların alacakları ödenir. Eğer bu aşamada hala arta kalan bir değer varsa ve reddin geçerli olduğu kabul edilmişse, bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.

YABANCILAR TÜRKİYE’DE REDDİ MİRAS YAPABİLİRLER Mİ?

Yabancılar, Türkiye’de reddi miras işlemini yapabilirler. Ancak, bu işlemin geçerliliği, öncelikle yabancının tabi olduğu hukuka ve Türkiye’nin ilgili düzenlemelerine bağlıdır. Türkiye’deki miras hukuku, Türk Medeni Kanunu’na dayanmakla birlikte, yabancıların reddi miras yapabilmesi için özellikle “Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku” (MÖHÜK) kurallarına dikkat edilmesi gerekmektedir.

Yabancı uyruklu bir kişi, Türkiye’deki mirası reddetmek istediğinde, ilk olarak hangi ülkenin hukukuna tabi olduğu belirlenir. MÖHÜK, bu tespiti yapmak için başvurulacak bir temel kılavuzdur. Eğer yabancı bir kişi, kendi ülkesinin hukukuna göre reddi miras beyanı yapmışsa ve bu beyan hukuken geçerli sayılıyorsa, Türkiye’deki reddi miras işleminin de geçerli olabilmesi için, ilgili işlemin doğru bir şekilde ve yasal süresine uygun olarak yapılması gerekmektedir.

Türk mahkemeleri, yabancıların reddi miras işlemleri konusunda, MÖHÜK uyarınca yapılan inceleme ile bu işlemin geçerliliğini değerlendirir. Eğer reddi miras beyanı süresinde yapılmış ve ülkesinin hukukuna uygun bir şekilde gerçekleştirilmişse, Türkiye’deki reddi miras işlemi de kabul edilir.

Sonuç olarak, yabancılar Türkiye’de reddi miras işlemi yapabilirler, ancak bu işlemin geçerliliği, ilgili hukuki düzenlemelere ve yapılan incelemelere bağlıdır. MÖHÜK kuralları doğrultusunda, yabancı uyruklu bir kişi kendi ülkesinde geçerli bir reddi miras yaptıysa ve işlemi süresinde gerçekleştirmişse, Türkiye’deki reddi miras işlemi de kabul edilir.

MİRAS REDDİNDE AVUKAT DESTEĞİ ALMANIN ÖNEMİ

Mirasın reddi, belirli yasal prosedürlerin takip edilmesi gereken karmaşık bir süreçtir. Bu nedenle, hukuki destek almak miras reddi işleminde oldukça önemlidir.

Mirasın reddi farklı durumlarda farklı sonuçlar doğurabilecek bir işlemdir. Bu sebeple öncelikle reddi miras yapmadan önce alacak-borç hesabı iyi belirlenmeli; reddi mirasın amacına göre reddi miras süresinde ve kanuna uygun bir şekilde yetkili ve görevli mahkemede açılmalıdır. Aksi takdirde usulen yanlış açılan bir miras reddi davasının mahkeme tarafından reddedilmesi halinde miras reddi için kanun tarafından belirlenen süre kaçmış olacak ve mirasçı istemeden tüm miras bırakanın tüm borçlarından sorumlu duruma gelecektir.

Bir miras avukatı, reddi miras işleminin yasal gereksinimlerini anlamak, işlemin tamamlanması için gerekli belgeleri hazırlamak ve yasal sorunların çözülmesinde yardımcı olmak gibi konularda yardımcı olabilir. Ayrıca, bir avukat, mirasın reddedilmesi sırasında çıkan yasal sorunları ele alabilir ve çözüme kavuşturabilir.

Ayrıca, bir avukat, miras reddinin sonuçları konusunda müvekkiline tavsiyelerde bulunarak, müvekkilinin en iyi çıkarları doğrultusunda hareket etmesine yardımcı olabilir. Özellikle, miras reddiyle ilgili yasal sonuçları tam olarak anlamadan bir karar vermek, mirasçıların ileriye dönük maddi kayıplara uğramasına neden olabilir.

Diğer makalelerimizi buradan inceleyebilir ve hukuki destek talepleriniz için info@cbhukuk.com üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

YASAL UYARI: Web sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Orbay Çokgör’e aittir ve tüm makaleler elektronik imzalı zaman damgalı olarak hak sahipliğinin tescil edilmesi amacıyla yayınlanmaktadır. Sitemizdeki makalelerin, kaynak link vermeden kopyalanarak veya özetlenerek başka web sitelerinde yayınlanması durumunda, hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.

Önceki yazı
İş Sözleşmesi Türleri ve İş Sözleşmesinin Sona Ermesi
Sonraki yazı
Fazla Mesai Ücreti ve Fazla Mesai Kavramı
keyboard_arrow_up