ŞİRKETLERDE VERGİ BORCU VE VERGİ BORCU SORUMLULUĞU
Şirketlerde vergi borcu sorumluluğuna geçeden önce vergi kavramını iyi anlamak gerekir. Vergi, devletin egemenlik yetkisini kullanarak, kamu hizmetleri ve kamusal harcamaların finansmanı amacıyla kişilerden ve kurumlardan karşılıksız olarak aldığı parasal bir yükümlülüktür. Bu yükümlülük, devlet ile vergi mükellefi arasında oluşan ikili bir borç ilişkisi olarak tanımlanır. Bu ilişkinin bir tarafında devlet, diğer tarafında ise vergi mükellefi yer alır. Şirketlerde ise vergi borcu sorumluluğu vergi mükellefi olan tüzel kişiliğe aittir.
Vergi Mükellefi: Vergi Usul Kanunu’na göre, vergi mükellefi, vergi kanunlarına uygun şekilde kendisine vergi borcu yüklenen gerçek veya tüzel kişidir. Bir kişinin vergi mükellefi olabilmesi için şu iki şartın sağlanması gerekir:
- Kişinin vergiyi ödemek zorunda olması,
- Vergi borcunu doğuran olayın kişinin kendisinde meydana gelmiş olması.
Vergi Sorumlusu: Vergi sorumlusu ise, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Burada vergi sorumlusu olarak bahsedilen kişi, kendi vergi borcundan değil, asıl vergi mükellefinin borcundan sorumludur.
Vergi Sorumluluğu Kapsamı: Vergi Usul Kanunu’na göre, vergi sorumluluğu üç ana başlık altında incelenir:
- Kanuni Temsilcinin Vergi Borcu Sorumluluğu: Şirketlerde yöneticiler, şirketin vergi borçlarından sorumlu olabilir.
- Vergi Kesenlerin Sorumluluğu: Vergiyi kesen kişi veya kurumlar, kesilen vergiyi zamanında ödemekle yükümlüdür.
- Mirasçıların Sorumluluğu: Vefat eden bir kişinin vergi borçlarından mirasçılar sorumlu olabilir.
ŞİRKETLERDE VERGİ BORCU SORUMLULUĞU VE KANUNİ TEMSİLCİNİN VERGİ BORCUNDAN SORUMLULUĞU
Şirketlerde kanuni temsilcinin vergi borcundan sorumluluğu, Şirketler Hukuku kapsamında hem Vergi Usul Kanunu (VUK) hem de Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) kapsamında düzenlenmiştir.
VUK m.10 özel olarak vergi alacakları, cezalar ve vergiye bağlı alacaklarla ilgili hükümler içermektedir. Öte yandan, AATUHK Mükerrer m.35 tüm kamu alacaklarına ilişkin genel düzenlemeler getirmektedir. Bu iki ayrı normun varlığı nedeniyle uygulamada şirketlerde kanuni temsilcinin vergi borcu sorumluluğuna dair hangi hükmün uygulanacağı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
Vergi Usul Kanunu m.10, yalnızca vergi alacaklarına ilişkin bir düzenleme olduğundan, AATUHK Mükerrer m.35‘e göre özel hüküm niteliğindedir. Genel hukuk prensiplerine göre, özel hüküm genel hükme üstün tutulur. Bu sebeple, vergi uyuşmazlıklarında kanuni temsilcilerin sorumluluğu VUK m.10’a göre değerlendirilmelidir.
Ancak uygulamada, devletin tahsilatını gerçekleştirme amacıyla, şirketlerde vergi borcu sorumluluğu için Mükerrer m.35‘e dayanılarak takip yapıldığı gözlemlenmektedir. Bu durum, normlar hiyerarşisine aykırı olduğu gibi, hukuk devleti ilkelerine de ters düşmektedir. Çünkü özel hükmün uygulanması gerekirken, genel hükmün uygulanması hem hukuki belirsizlik yaratmakta hem de kanuni temsilcinin vergi borcu sorumluluğunu genişletmektedir.
Anonim Şirketlerde Vergi Borcu Sorumluluğu
Anonim şirketlerde vergi borcu sorumluluğu ve diğer kamu borçlarına ilişkin yükümlülükler, şirketin kanuni temsilcileri ve yönetim kurulu üyeleri tarafından yerine getirilir. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda, devletin tahsil edemediği vergiler ve diğer kamu alacakları kanuni temsilcilerden şahsi olarak talep edilebilir.
Kanuni Temsilcinin Vergi Borcundan Şahsi Sorumluluğu:
Anonim şirketlerde vergi borcu sorumluluğu, kanuni temsilciler aracılığıyla yerine getirilir. Şirketin ödemesi gereken vergi ve buna bağlı diğer alacaklar, şirket malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemediğinde, şirketlerde vergi borcu sorumluluğu için kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından tahsil edilir. Bu kural, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı şirketlerin Türkiye’deki temsilcileri için de geçerlidir. Kanuni temsilciler, ödedikleri kamu borçlarını şirketten rücu edebilirler.
Sosyal Güvenlik Borçlarından Sorumluluk:
Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) ödenmeyen sigorta primleri, genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idari para cezaları, gecikme zamları ve diğer alacaklar, şirketin yönetim kurulu üyeleri, üst düzey yöneticileri ve kanuni temsilcileri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen borçlar, bu kişilerin şahsi malvarlıklarından tahsil edilir.
Kamu Alacaklarında Müteselsil Sorumluluk:
Kamu alacağının doğduğu ve ödenmesi gereken zamanda, kanuni temsilci veya yönetim kurulu üyesi ve üst düzey yöneticiler farklı kişilerse, bu kişiler kamu borçlarından müteselsilen sorumlu tutulacaktır. Yönetim kurulu üyeleri, görevde oldukları döneme ait kamu borçlarından sorumlu olup, görevlerinden ayrıldıktan sonra doğacak borçlardan sorumlu olmazlar.
Tasfiye Halinde Şirketlerde Vergi Borcundan Sorumluluğu:
Şirket tasfiyeye girmiş veya tasfiye edilmiş olsa bile, tasfiyeye giriş tarihinden önce doğmuş olan kamu borçlarından dolayı kanuni temsilcinin vergi borcu sorumluluğunu ortadan kalkmaz.
Yönetim Kurulu Üyelerinin Vergi Borcundan Sorumluluğu:
Anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, şirkette bulundukları dönemde doğan tüm kamu borçlarından sorumludur. Bu sorumluluk, görevden ayrıldıktan sonra devam etmez. Ancak görevde oldukları döneme ait borçlar için şahsi malvarlıklarıyla sorumlu tutulurlar.
Ortakların Vergi Borcundan Sorumluluğu:
Yönetim kurulu üyesi olan anonim şirket ortakları, sermaye paylarına bakılmaksızın şirketin kamu borçlarından sorumludur. Ancak bu sorumluluk, sadece yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklanmaktadır. Yönetim kurulu üyesi olmayan ve şirkette herhangi bir idari görev ya da temsil yetkisi bulunmayan anonim şirket ortakları, kamu borçlarından dolayı herhangi bir sorumluluğa sahip değildir.
Özetle, anonim şirketlerde kamu borçlarının ödenmemesi halinde sorumluluk, öncelikli olarak kanuni temsilciler, yönetim kurulu üyeleri ve üst düzey yöneticilere yüklenmektedir. Bu kişiler, şahsi malvarlıklarıyla kamu borçlarını ödemekle yükümlü olup, ödedikleri tutarları şirketten talep edebilirler.
Anonim Şirketlerde Kanuni Temsilcilerin ve Müdürün Vergi Borcundan Sorumluluğu
Anonim şirketlerde, yönetim ve temsil yetkisi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 365 uyarınca yönetim kurulu tarafından kullanılır. Yönetim kurulu, şirketi yönetme ve temsil etme yetkisine sahip en üst organ olup, TTK m. 367/1 uyarınca bu yetkileri şirket kuruluşunda esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenlenecek bir iç yönergeye göre kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine ya da üçüncü kişilere devredebilir. Ancak bu devrin yapılmadığı durumlarda, yönetim kurulu üyeleri kanuni temsilci sıfatını taşır ve şirketin kamu borçlarından sorumlu tutulurlar.
Kanuni Temsilcinin Vergi Borcundan Sorumluluğu:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un Mükerrer 35. maddesi uyarınca, anonim şirketlerde vergi borcu sorumluluğu, şirketten tahsil edilemediğinde, kanuni temsilcilerden şahsi olarak tahsil edilebilir. Kanuni temsilcilerin ve müdürün vergi borcundan sorumluluğu, TTK hükümlerine göre şirketi yönetme ve borç altına sokma yetkisi olan kişiler olarak kabul edilir. Yargıtay ve Danıştay kararlarına göre, şirketlerde vergi borcu sorumluluğundan sorumlu tutulacak kişinin, şirketi temsil ve ilzama yetkili olması gerektiği belirtilmiştir. Bu bağlamda, yönetim kurulu üyeleri, temsil yetkilerini TTK m. 370/2 uyarınca murahhas üyelere veya murahhas müdürlere devretmedikçe, sorumluluklarını korur.
Vergi Borçları ve VUK m. 10:
Vergi borçlarına gelince, Vergi Usul Kanunu (VUK) m. 10 hükmü devreye girer. VUK m. 10’a göre, şirketlerde vergi borcu sorumluluğu olan kişi, kanuni temsilci sıfatını taşıyan kişidir. Ancak Yargıtay ve Danıştay kararları, kişiye yalnızca belli bir imza yetkisi tanınmasının, bu kişinin kanuni temsilci sıfatı ile sorumlu tutulması için yeterli olmayacağını vurgular. Örneğin, Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu’nun bir kararında, 2. derece ve 2. grup imza yetkisine sahip bir kişinin kanuni temsilci sayılamayacağına hükmedilmiştir. Bu tür içtihatlar, VUK kapsamındaki vergi borcu sorumluluğunun, 6183 sayılı Kanun’daki sorumluluk hükümleriyle paralel bir yapıya sahip olduğunu gösterir.
Yargıtay ve Danıştay Kararlarının Uygulanması:
- Yargıtay ve Danıştay, kanuni temsilci sıfatıyla kamu borçlarından sorumlu olacak kişilerin, şirketin temsil ve ilzam yetkisine sahip olmalarını şart koşar. Yönetim kurulu üyeleri ve üst düzey yöneticiler, bu yetkiyi devretmedikçe sorumlu tutulurlar. Ancak devretmiş olsalar bile, devrettikleri döneme ait borçlardan yine de sorumlu olabilirler.
- Örnek Yargı Kararı: Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu’nun 13.11.2013 tarihli kararı, 2. derece imza yetkisine sahip bir genel müdür yardımcısının, kanuni temsilcilik sıfatına sahip olmadığını ve bu nedenle kamu borçlarından sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir. Bu karar, kamu borçlarının hangi döneme ve hangi kişilere ait olduğunun dikkatle incelenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Sonuç olarak, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, kanuni temsilci sıfatını taşır ve bu sıfatla kamu borçlarından sorumlu tutulabilirler. Ancak sorumluluğun kapsamı, temsil yetkisinin devredilip devredilmediğine ve şirket içindeki görev dağılımına göre değişiklik gösterebilir.
Limited Şirketlerde Vergi Borcu Sorumluluğu
Limited şirketlerde vergi borcu sorumluluğu ve tahsili, amme alacakları açısından en çok sorun yaşanan alanlardan biridir. Limited şirketlerin temel özelliklerinden biri, ortakların şahsi malvarlıkları ile şirket borçlarından sorumlu olmamalarıdır. Bu nedenle, tüzel kişilik olan limited şirket, kural olarak borçlardan sorumlu tutulur. Ancak vergi borçlarının tahsilatı konusunda, uygulamada çeşitli hukuki sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Limited Şirketin Vergi Borcu Kimlerden, Nasıl Tahsil Edilebilir?
Vergi borcunun tahsilatına ilişkin mevzuatta, hangi sırayla ve kimlere başvurulacağı konusunda net hükümlerin bulunmaması sorunlara yol açmaktadır. Tahsilat sırasında şu konular belirsiz kalmaktadır:
- Şirketlerde vergi borcu sorumluluğuna göre hangi sırayla tahsilat yapılacağı,
- Hangi kişilere başvurulacağı,
- Vergi Usul Kanunu (VUK) m. 10 veya Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) Mükerrer m. 35’in hangisine göre işlem yapılacağı.
Vergi Borcu için Başvurulabilecek Kişiler: Limited Şirketlerde vergi borcu sorumluluğu çerçevesinde vergi borçlarının tahsili konusunda başvurulabilecek kişiler, farklı mevzuatlarda düzenlenmiştir:
- Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 573 uyarınca, kural olarak limited şirketlerde vergi borcu sorumluluğu olan tüzel kişiliktir.
- Eğer borç tüzel kişilikten tamamen veya kısmen tahsil edilemezse, AATUHK m. 35 uyarınca sermaye hisseleri oranında ortaklara başvurulabilir.
- Ayrıca, tüzel kişiliğin malvarlığından tahsil edilemeyen vergi alacakları için AATUHK mükerrer m. 35 ve VUK m. 10 uyarınca, tüzel kişiliğin kanuni temsilcilerinin şahsi malvarlıklarına başvurulabilir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 20.06.2019 Tarihli Kararı:
Şirketlerde vergi borcu sorumluluğu çerçevesinde tahsilat sırasında hangi kişilere hangi sırayla başvurulacağı konusunda Danıştay farklı yaklaşımlar sergilemiştir. Bu belirsizlik, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 20.06.2019 tarihli kararı ile giderilmeye çalışılmıştır. Kurul, tahsilatın belirli bir sıra izlenerek yapılmasının zorunlu olmadığına hükmetmiştir. Bu karar, vergi dairelerine tahsilat sırasında daha fazla esneklik tanımıştır.
Limited Şirketlerde Müdürün Vergi Borcundan Sorumluluğu
Limited şirket müdürleri ve üst düzey yöneticileri, şirketin kamu borçlarından sorumludur. Bu sorumluluk, görevde bulundukları döneme ait borçlar için geçerlidir. Müdürlerin ve yöneticilerin görev süresi sona erse bile, görevde bulundukları dönemde ortaya çıkan kamu borçlarından sorumlulukları devam eder.
1) Müdürlerin ve Ortakların Vergi Borcundan Sorumluluğu
6183 Sayılı Kanun’un 35. Maddesi:
- Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarından sermaye hisseleri oranında sorumlu tutulur.
- Ortakların ve müdürün vergi borcunda sorumlu tutulması için tek şart, borcun şirketten tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmasıdır.
- 5766 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler sonucunda, bu tahsil edilememe durumu kanıtlandıktan sonra ortakların kişisel malvarlıklarına başvurulabilir. Yani, kamu borcunun şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşıldığında, şirket ortaklarına ve müdürlerine yönelme imkanı doğar.
2) Şirketlerde Vergi Borcu Sorumluluğunda Kusursuz ve Sınırsız Sorumluluk
Şirket ortakları ve pay sahibi müdürün vergi borcundan sorumluluğu Ticaret Hukuku kapsamında sermaye hisseleri oranında sorumlu tutulur. Ancak bu sorumluluk, limited şirketin kuruluş mantığı ile çelişmektedir. Normal şartlarda limited şirket ortakları, şirket borçlarından sorumlu değildir. Ancak, kanun koyucu kamu alacaklarının tahsilini güvence altına almak amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 35. Maddesi ile bu sorumluluğu getirmiştir.
Bu düzenleme kapsamında, limited şirket ortakları ve müdürün vergi borcundan sorumluluğu “kusursuz sorumluluk” olarak değerlendirilir. Çünkü ortada herhangi bir kusur veya kişisel hataları bulunmaksızın, yalnızca sermaye hisseleri oranında borçtan sorumlu tutulurlar. Ancak, borcun tutarına bağlı olarak bu sorumluluk sermaye oranını aşabilir ve fiilen sınırsız bir sorumluluk haline gelebilir.
3) Müdürlerin Görev Süresi Sonrası Vergi Borcundan Sorumluluğu
Müdürler ve üst düzey yöneticiler, görevde bulundukları döneme ait kamu borçlarından sorumlu olmaya devam ederler. Görevden ayrılmaları, müdürün vergi borcundan sorumluluğunu o döneme ait ortadan kaldırmaz. Yani, müdürlük görevi sona ermiş olsa dahi, bu kişiler geçmişte ortaya çıkan kamu borçlarından ve şirketlerde vergi borcu sorumluluğundan dolayı çalıştıkları döneme ilişkin sorumluluk taşır.
4) Kamu Borçlarının Tahsilatında Öncelik
Danıştay’ın da vurguladığı üzere, kamu borçlarının tahsili sırasında tüzel kişilikten tahsilat yapılamadığı takdirde, müdürlerin ve ortakların malvarlıklarına başvurulabilir. Bu süreçte tahsilatın sırasına dair net bir kural olmasa da, kanun koyucu kamu alacaklarının tahsilatında etkinliği artırmayı amaçlamaktadır.
Limited şirketlerde vergi borcu sorumluluğu gereği ortaklar ve müdür, kamu borçları açısından ciddi bir sorumluluk taşımaktadır. Müdürler, görevde bulundukları döneme ait borçlardan sorumlu olup, ortaklar da sermaye hisseleri oranında sorumlu tutulur. Ancak bu sorumluluk, borcun miktarına bağlı olarak sınırsız bir hale gelebilir ve ortakların kişisel malvarlıklarına başvurulabilir.
Limited şirketlerde vergi borcunun tahsilatı sırasında, öncelikle tüzel kişiliğe başvurulması gerekmektedir. Ancak tüzel kişiliğin malvarlığından tahsil edilemeyen borçlar, ortaklara ve kanuni temsilcilere de yöneltilebilmektedir. Kanuni temsilcilerin sorumluluğu ise AATUHK mükerrer m. 35 ve VUK m. 10 hükümleri doğrultusunda belirsizlikler içermektedir ve bu durum, uygulamada çeşitli hukuki tartışmalara yol açmaktadır.
PAY DEVRİNİN VERGİ BORCUNDAN SORUMLULUĞA ETKİSİ
Limited şirketlerde ortaklık payının devri, vergi borçlarından sorumluluğu doğrudan etkileyen bir hukuki işlem olarak düzenlenmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) m. 35/2 ve Vergi Usul Kanunu (VUK) m. 10 kapsamında, hem devreden hem de devralan ortaklar, şirketin geçmiş dönemlere ait kamu borçlarından sorumlu tutulmaktadır.
1) Devir Öncesi Vergi Borçları İçin Sorumluluk
AATUHK m.35/2‘ye göre, payını devreden ve devralan kişiler, devir öncesine ait kamu alacaklarından sermaye hisseleri oranında doğrudan ve müteselsilen sorumludur. Yani, devreden kişi hisse devrini gerçekleştirmiş olsa dahi, devir tarihinden önce oluşmuş vergi borçlarından sorumlu tutulmaya devam eder. Bu düzenleme, pay devrinin geçmiş dönem vergi borçlarından sorumluluğu ortadan kaldırmadığını açıkça göstermektedir.
2) Şirket Müdürünün Vergi Borcundan Sorumluluğu
Vergi borçlarından sorumlu olan sadece pay devreden ortaklar değil, aynı zamanda şirket müdürleridir. Pay sahibi şirket müdürü, AATUHK m. 35/2 ve VUK m.10 hükümleri uyarınca, hem kusursuz sorumluluk hem de kusur sorumluluğu taşır.
- AATUHK m.35/2: Pay devrini gerçekleştiren müdür, devrettiği paya ilişkin borçlardan sermaye hissesi oranında kusursuz sorumlu tutulur.
- VUK m.10: Aynı zamanda şirket müdürü olarak, görevi sırasında yerine getirilmemiş vergi borçları açısından kusur sorumluluğu taşır. Yani, müdürlerin kusuruna dayalı sorumlulukları da bulunmaktadır.
Bu durum, pay devreden bir müdürün, devir sonrası borçlara ek olarak, devir öncesi vergi borçlarından da sorumlu olduğunu ortaya koyar.
3) Devir Sonrası Vergi Borcundan Sorumluluk
Devir tarihinden itibaren oluşacak vergi borçları bakımından, hisseyi devralan yeni ortak ve müdür de sorumluluk altına girer. Bu sorumluluk hem AATUHK mükerrer m.35 hem de VUK m.10 kapsamında devam eder. Yani, yeni pay sahibi ve müdür, devraldığı hisseler üzerinden hem kusursuz sorumluluk hem de kusur sorumluluğu taşır.
ANONİM ŞİRKETLER VE LİMİTED ŞİRKETLERDE KAMU BORCUNDAN SORUMLULUK ÇERÇEVESİNDE FARKLAR NELERDİR?
Anonim veya limited şirketlerde, yöneticilerin kamu borçlarından sorumluluğu açısından bir fark bulunmamaktadır. Yöneticiler, şirketin kamu borçlarından şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Kriter | Limited Şirket | Anonim Şirket |
Temsil Organı | Şirket Müdürleri | Yönetim Kurulu |
Şirketin Sorumluluğu | Tüm malvarlığıyla | Tüm malvarlığıyla |
Ortakların Sorumluluğu | – Ortakların üçüncü kişilere karşı sorumluluğu taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. – Kamu borçları dışında, şirketin borçlarından ve alacaklılarına karşı sorumlu değildir. – En az bir ortak sınırsız yetkili müdür olmak zorundadır. | – Ortaklar taahhüt ettikleri sermaye payları ile sadece şirkete karşı sorumludur. – YK üyesi olan ortaklar sermaye payına bakılmaksızın tüm kamu borçlarından sorumludur. – YK üyesi olmayan ortaklar kamu borçlarından sorumlu değildir. |
YK Üyesi/Şirket Müdürü Sorumluluğu (TTK Çerçevesinde) | – Kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülükleri ihlal ettiklerinde, müdürler şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara verdikleri zarardan sorumludur. | – Kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülükleri ihlal ettiklerinde, üyeler şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara verdikleri zarardan sorumludur. |
Kamu Borçları Sorumluluğu | – Şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen vergi ve kamu alacakları, müdürlerin şahsi sorumluluğuna tabidir. – Kamu borçları tahsil edilemezse ortaklar sermaye payları oranında doğrudan sorumlu olur. | – Şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen kamu borçları kanuni temsilcilerin şahsi sorumluluğuna tabidir. – YK üyeleri ve üst düzey yöneticiler kamu borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumludur. |
YASAL UYARI: Web sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Orbay Çokgör’e aittir ve tüm makaleler elektronik imzalı zaman damgalı olarak hak sahipliğinin tescil edilmesi amacıyla yayınlanmaktadır. Sitemizdeki makalelerin, kaynak link vermeden kopyalanarak veya özetlenerek başka web sitelerinde yayınlanması durumunda, hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.